Öylesi kalmadı artık. Şimdiki tüccarlar dolandırıcı ve işe yaramaz insanlar. | Open Subtitles | واحد من المتبّقين، معظم التجار في هذه الأيّام هم لصوص وحقيرون |
Kimin baskısı burada daha fazlaysa... yabancı tüccarlar onunla iş yapacaklardır. | Open Subtitles | كل من لديه نفوذ هنا، التجار الأجانب تقوم بأعمال تجارية معه |
Bi tanesi, tüm profesyoneller, tüccarlar, taşeronlar, müfettişler, mühendisler ve mimarların aynı şekilde düşünmesi. | TED | الأولى ان كل المحترفين، كل التجار والبائعين، المفتشين، المهندسين ، المعماريين كلهم يفكرون بنفس الطريقة. |
Sargon. Ruhların tüccarlar, ahirette üzerinde avlayan. | Open Subtitles | . سارجان ، تجار النفوس ، يبادل بحياة الآخرة |
tüccarlar ve elçiler, hikayedeki boşlukları destansı şiirler ve İncil'den alıntılarla doldurdu. | TED | ملأ التجّار والمبعوثون ثغرات القصة بأشعارٍ ملحميّة ومقاطع من الكتاب المقدّس. |
Eskiden eski şehirde dükkânı olan tüccarlar şimdi içeride değil, sokaklarda ticaret yapıyorlar. | TED | التجار الذين كانوا يملكون محالا في سوق المدينة القديم أصبحوا الآن يتاجرون في أكواخ في الشوارع. |
Yüzyıllardır, tüccarlar Hindistan, Çin ve Orta Doğu gibi uzak yerlerden sahilin o parçasına çekilmiştir. | TED | لعدة قرون، تم جذب التجار إلى ذلك الجزء من الساحل من أماكن بعيدة كالهند والصين والشرق الأوسط. |
Berberi tüccarlar tuz ve tekstil ürünleri ve çölden Batı Afrika'ya yeni, değerli eşyalar ve bilgi taşıyorlardı. | TED | وكان التجار البربر يحملون الملح والمنسوجات والسلع الجديدة إلى غرب أفريقيا عبر الصحراء. |
tüccarlar, gümrük vergisi yüzünden İngiliz malları ithal etmiyorlar. | Open Subtitles | لن يستورد التجار المنتجات البريطانية إحتجاجا على الضرائب |
Onun yerine, açgözlü tüccarlar ve onları her fırsatta yağmalamaya hevesli yozlaşmış memurlarla karşılaşmışlar. | Open Subtitles | لكن بدلاً من ذلك وجدوا التجار الجشعين.. والمسؤولين الفاسدون. |
Saldırdığımız an, tüccarlar şehre geri çekilecekler. | Open Subtitles | لحظه الهجوم , التجار سيتراجعون إلى المدينة. |
Piyasada iş yapan tüccarlar öyle insanlar değildir ahlaki değerleri çevre koşulları sözkonusu olunca [Carlton Brown] çok sesleri çıkmaz [Emtia Komisyoncusu] | Open Subtitles | إن هؤلاء التجار المشاركين في السوق ليسوا بالرجال الذين لديهم النسيج الأخلاقي |
Bu yeni vergi aileler, tüccarlar ya da fakirlerden alınmayacak. | Open Subtitles | هذه الضريبة الجديدة لن تدفع من قبل العائلات أو التجار أو الفقراء |
Madenlerden önce, tüccarlar buraya su için gelirdi. | Open Subtitles | ،قبل إكتشاف المناجم كان التجار يأتون هنا للماء |
Tüm tüccarlar gibi ölümün kapımı bulamayacağına ve vasiyetnamenin Azrail'e davetiye olduğuna inandığımdan iyiliğine sığınmak durumunda kaldım. | Open Subtitles | أنني مثل كل التجار مقتنع بأن الموت لن يطرق لي باباً و كنت أؤمن دائما |
İnsanlarımdan bazıları sizlerin iyi ve adil tüccarlar olduğunuzu söyledi. | Open Subtitles | كثيرون من قومي، أخبروني بأنكم تجار جيدون ومنصفون |
Fransız büyük elçisi olduğu söyleniyor ama ben İngiliz tüccarlar olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | البعض يعتقد أنها بتفويض من سفير فرنسي. لكني أعتقد أنها من تجار بريطانيين. |
Hepsi tüccarlar tarafından ihtal edilen tavukların depolanması için kullanılıyor. | Open Subtitles | يستخدمه التجّار المحليون لتخزين الدجاج المستورد |
General. Pusuya düşmüş tüccarlar olduklarını iddia ediyorlar. | Open Subtitles | أيها الجنرال، يزعمون بأنهم تجّار تعرضوا لكمين. |
Bizi görürlerse ve silahsız olursak Batı Pazarı'na giden tüccarlar olduğumuzu söyleriz. | Open Subtitles | إذا رآنا أحد، فنحن لانملك سلاحاً سنقول أننا تُجّار متجهون للسوق الغربي |
Görünüşe göre tarafları Orta Doğulu tüccarlar. | Open Subtitles | انه بين اشخاص امريكيين من الشرق الاوسط, لنرى... |
tüccarlar bunun için ufak bir servet istiyorlar. | Open Subtitles | يطلبُ التُجّار ثروةً صغيرة مُقابل إيّاه. |
Dünyanın her köşesinden prensler ve tüccarlar gelecek. | Open Subtitles | سيأتي الأمراء والتجار من كل أرجاء العالم |