Renkli tartışmalar gibi şeylerden söz etmiyorum ki demokrasimiz için sağlıklı olan budur. | TED | أنا لا أتحدث عن المناقشات متعددة الألوان التي أعتقد أنها صحية لديموقراطيتنا. |
Olmadı çünkü o tartışmalar açığı olan ülkerin yararına fazlalık sahibi bölgelerden tutumlarında değişim talep ediyor. | TED | لم يحدث تغيير لأن هذه المناقشات تطلب من المناطق المصدرة تغيير عاداتهم الغذائية بدلا من مناطق العجز. |
Son olarak, bu gerçekten en kötüsü, tartışmalar, bizi bir yere götürüyormuş gibi görünmüyor. | TED | و أخيراً، و هذا حقاً أسوأ شيء، يبدو أن الجدل لا يوصلنا إلى أي مكان. |
Yani, bence mühim olan İnternetin iyi adamlara kötü adamlardan daha fazla yardım edip etmeyeceğine dair tartışmalar değil. | TED | ولذا، السؤال المهم، في رأيي، ليس النقاش عما إذا كان الإنترنت سيساعد الأخيار للتغلب على الأشرار. |
Üçüncüsü, sanal tartışmalar çok çabuk haydutluk seviyesine düşebiliyor. | TED | ثالثا، تنحدر النقاشات على الإنترنت بسرعة إلى الجماهير الغاضبة. |
Anıtla ilgili tartışmalar devam ederken rüyalarımda tekrar tekrar gördüğüm bir şey vardı: Bir kuş. | TED | في زمن الجدال حول التمثال، كنت احلم أحلاماً مكررة عن طائر. |
İncil hakkında uzun tartışmalar yaptık. | Open Subtitles | كنا ندخل مناقشات طويلة حول الكتاب المقدس. |
Ve bu toplantıda... bunlar haftalarca basında yeraldı... iki hafta boyunca hararetli tartışmalar olmuş.. | TED | وفي هذا الإجتماع، الذي استمر أسابيع في الإعلام، أسبوعين حيث دار نقاش ضخم. |
Tesisimizde biz Afrikalıların, tüketicilik, etnik yapı ve yozlaşma gibi şeylere karşı geçmişimiz, ne olduğumuz ve ne olmak istediğimiz konularında çok fazla tartışmalar oluyor. | TED | لدينا الكثير من المناقشات في المكان حول ما نكون كأفارقة، من نحن الآن، وماذا نريد أن نكون بالنسبة لأشياء مثل الاستهلاكية والأصل العرقي والفساد وهكذا. |
Bu tartışmalar sırasında kendimi çok yalnız hissederim. | TED | أشعر بأننى معزول جداً خلال هذة المناقشات. |
"Bir sonraki adımın ne olacağına dair henüz bilgi ulaşmış değil, ama ordunun duruma müdahalesi ile ilgili tartışmalar olduğu bildirildi." | Open Subtitles | لم يتم اتخاذ أية قرار عن الخطوة القادمه التي ستتبع ولكن هناك بعض المناقشات حول تدخل الجيش |
Rex'in analık içgüdüsü hakkındaki tartışmalar artık sona erdi. | Open Subtitles | الجدل عن الغريزية الأبوية لدى الـ تى ريكس لم يعد له أية أهمية الآن |
6 sayıyla kaybedeceği tahmin edilen, Shark'la ilgili tartışmalar var. | Open Subtitles | الجدل الدائر حول الست نقاط للقروش المستضعفون |
6 sayıyla kaybedeceği tahmin edilen, Shark'la ilgili tartışmalar var. | Open Subtitles | الجدل الدائر حول الست نقاط للقروش المستضعفون |
Bugünlerde ise viziteler daha çok hastadan uzakta bir odada gerçekleştirilen tartışmalar haline geldi. | TED | كثيراً هذه الأيام تكون الجولات الطبية كهذه، حيث يتم النقاش في غرفة بعيدة عن المريض. |
Sosyal medyanın ve sosyal değişimin rolüne dair tartışmalar duruldu. | TED | لقد استقر النقاش حول دور وسائل الإعلام الإجتماعية و التغيير الإجتماعي. |
Fakat, etik karar verme veya karakter inşa etme, veya yanlıştan doğruyu ayırt etme üzerine tartışmalar nerede? | TED | ولكن أين هي النقاشات حول اتخاذ القرارات الأخلاقية الصائبة، أو بناء الشخصية، أو كيفية التفريق بين الصح والخطأ؟ |
Bazı tartışmalar ve görüş ayrılıkları oluyordu elbet ama bunlar hiçbir zaman yıkıcı değildi. | Open Subtitles | يحصل بينهم بعض الجدال والمصالحات ويكون ذلك بسبب سوء فهم أو بسبب مزاج سيء ولكن جدالاتهم لم تكن جارحة ابداً |
Eminim başkentin her köşesinde insan haklarıyla alakalı adaletin kapsamıyla alakalı havalı tartışmalar dönüyordur. | Open Subtitles | أنا متأكدٌ أن هناك مناقشات رفيعة في العاصمة في كلّ زاوية حول حقوق الانسان وقوس العدالة |
Kökeni hakkında tartışmalar hala sürerken,... ..pekçoğu tanrıları şereflendirmek ve ona ibadet etmek için yaratıldığını söylerler. | Open Subtitles | في حين أن الأصل لا يزال موضع نقاش يعتقد كثير من صنعها هم القدماء ليتعبدوا بها نحو آلهتهم |
19. yüzyıl sonlarında, Dünya'nın kaç yaşında olduğuyla alakalı tartışmalar yaptığınız bir jeoloji ders kitabı yazabilirdiniz. | TED | بنهاية القرن التاسع عشر. أمكنك تأليف كتاب في الجيولوجيا و تقديم الحجج عن قدم الأرض |
Sert tartışmalar isteriz, hani şöyle bol yumruklu olanlardan, tam hedefini vuranlardan, | TED | نحن نريد جدل قوي، ضارب، جدل موجه مباشرة على الهدف. |
Günümüz Orta Doğusunda bildiğiniz üzere tartışmalar oldukça yüksek sesli. | TED | في عالم الشرق الأوسط حاليا، المناظرة هي كما تعرفون شديدة. |
Birisiyle birlikte olmaktan korkuyorsun çünkü son ilişkin tartışmalar sırasında gizli öfken nedeniyle sona erdi. | Open Subtitles | انت تخافين المواعدة بسبب ان علاقة سابقة انتهت بسبب حدّك للتحمل جعلك متوحشة في الجدالات |
Ev ödevlerinden kaçıp, oturma odasına inmeye, annem ve babam arkadaşlarıyla sıcak tartışmalar yaparken dinlemeye çalışırdım. | TED | كنت دائماً أحاول تجنب واجباتي المدرسية و التسلل وصولاً الى غرفة المعيشة والإستماع إلى نقاشات والديّ مع اصدقائهم |