Şu andan itibaren, aileme yönelik tüm tehditler son bulacak. | Open Subtitles | من الآن وصاعداً . كل التهديدات لعائلتى ستتوقف ، أتفهم؟ |
Ama her şeyden daha çok tehditler savurmak hoşuna gidiyor. | Open Subtitles | ولكن أكثر من أي شيء ترغب فيه هو صنع التهديدات |
Tüm tehditler yok edildi ve tek ışın tekrar devrede efendim. | Open Subtitles | تم إسبعاد كل التهديدات, والاشعة الآحادية قد عادت للعمل, يا سيدي |
Bu tür tehditler genellikle iki şekilde olur. | Open Subtitles | ذلك النوع من التهديد له نوعان من التفسير عادةً |
İkimiz de o yasanın yakın tehditler için olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | كلانا يعرف أن ذلك القانون تم سنه لأجل التهديدات الفورية |
Bilgi sahibi olanlara 10 pound teklif ediyor, tehditler savuruyor. | Open Subtitles | إنهم يعرضون عشرة جنيهات لأي شخص لديه معلومات يوجهوا التهديدات |
Bir karınca, çevreyi bu yolla keşfederken tehditler veya düşmanlardan yeni yuva alanlarına kadar birçok şeyle karşılaşabilir. | TED | عندما تستكشف بيئتها بهذه الطريقة تمر النملة بأشياء مختلفة بدء من التهديدات أو الأعداء، إلى مواقع بديلة للتعشيش |
O olmadan bu tehditler çok daha tehlikeli bir hâle gelir. | TED | وبدونه فستتصاعد تلك التهديدات إلى شيء أخطر بكثير. |
Her gün, nükleer tehditler alanında gerçek öncülerle tanışıyorum. | TED | كل يوم، ألتقي بأناس أعتبرهم روادً حقيقيين في مجال التهديدات النووية. |
Taşınabilir sinema ekibimizin iki üyesi, köylerden gelen tehditler yüzünden istifa etti. | TED | اثنان من أعضاء السينما المتنقلة استقالوا بسبب التهديدات من بعض القرى |
Çok büyük tehditler savurdular herhalde. | Open Subtitles | هم لا بد أنهم وضعوا بعض التهديدات الكبيرة |
Başkanın söylediğine göre ordu böyle gizli veya açık tehditler savurmaktan hiç memnun değil. | Open Subtitles | يقول الرئيس أن الجيش مستاء جدًا حول التهديدات الخفية والعلنية. |
Bu tehditler ABD'nin Çeçenistan'a müdahalesine karşılık bir cevap, ...ve nafile olarak değerlendirilemezler. | Open Subtitles | التهديدات جائت رداً على تدخل ..الولايات المتحدة في منطقة الشيشان التي لم تعتبر مثالية |
Taht'a olan tehditler birçok değişik şekilde meydana gelebilir. | Open Subtitles | . التهديدات علي العرش , تجسدها مضاهرٍ عديدة |
Seyirciyi mutlu eden tehditler ve kasılarak yürümeler! | Open Subtitles | التهديدات التي ترضي الجميع الغرور الاعتيادي. |
Göz dağı veren tehditler yüzünden, bu şehrin terk edildiği zamanlar çok oldu. | Open Subtitles | أكثر من اللازم تُركتْ هذه المدينة في وقت التهديد الشديد |
Sadece orada durup boş tehditler savurabilirsin, çünkü ne olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | يمكنك فقط التواجد مكانك وان تتلفظ بالتهديدات لأنى أعلم ماذا تكون |
O bir Girit'li. Onlar boş tehditler savurmaz. | Open Subtitles | انه من كريت وهؤلاء الناس لا يقومون بتهديدات فارغه |
O satıcı seninkinden daha korkunç tehditler duymuştur Bane. | Open Subtitles | هذا التاجر سمع تهديدات اسوء من تهديداتك , باين |
Bilinçli oldukları sürece birer tehditler. | Open Subtitles | طالما أنهم واعيون فهم يُمثلون تهديداً .. |
Birleşik Devletlere karşı tehditler için 1 'e basın. | Open Subtitles | للتهديدات ضد الولايات المتحدة بأكملها اضغط 1 |
- Ve tehditler. - Ve o sabah ki telefon konuşması. | Open Subtitles | ـ والتهديدات ـ والمكالمة الهاتفية ذلك الصباحِ |
Hüküm duruşmasında, çıktığında avukatını öldüreceğine dair tehditler savurdu. | Open Subtitles | في جلسة النطق بالحكم ، هدد بقتل محاميه فور خروجه |
Muhmtemel tehditler için basını organlarını araştırıyordum. | Open Subtitles | كنت أرصد وسائل الاعلام لتهديدات محتملة . 76 00: 04: 55,209 |
Ayrıca birer tehditler. | Open Subtitles | إنها تمثّل تهديدًا أيضًا |
Sanırım dışarıdan gelecek tehditler ile ilgileniyorlar... dışarıya sıvışmaya çalışanlarla değil. | Open Subtitles | أظنّهم يبحثون عن تهديدات تحاول الدخول، لا أناس يحاولون الخروج خلسة. |
- Seni tehditler konusunda uyarmıştım. | Open Subtitles | لقد حذرتكِ بشأن التهدبد الداخلي |
Ve sonra telefonlar, mektuplar, tehditler almaya başladım eşimi tehdit ettiler eşimi tehdit ettiler... | Open Subtitles | و من ثم لقد بدأت تبعث لي بعض المكالمات الهاتفية .. وخطابات, وتهديدات يهدد زوجتي و أشياء من هذا النوع |
Biz ortak tehditler ararız Çünkü ortak tehditler ortak paydalar oluşturur. | TED | لا، سنبدأ بالبحث عن خطر مشترك لأن الخطر المشترك يصنع الارضية المشتركة. |