Hayır, yaptığımı telafi etmek için bir şey yapmam lazım gibi hissediyorum. | Open Subtitles | يجب ان افعل شئ للتعويض عن هذا اسمع , انت شرطى جيد |
Küçük boyutun bazı dezavantajları var ve bu dezavantajları telafi etmek için doğa bir sürü yol bulmuş. | TED | الحجم الصغير له بعض العيوب، والطبيعة قد إكتشفت عدد من الطرق لتعويض هذه العيوب. |
Bugün, ömrümün son demlerinde tüm istediğim hayatımın geri kalan birkaç yılında komşularıma yardımcı olmak, hatalarımı telafi etmek ve vicdanımı müsterih kılmaktır. | Open Subtitles | اليوم , وبالقرب من نهاية حياتي كل ما أريده هو السنين التي بقت من عمري وأجد الوقت الكافي للتكفير عن أخطائي |
Olanı değiştirmek için bir şey yapamam ama telafi etmek için elimden geleni yapacağım. | Open Subtitles | لا يمكنني فعل أيّ شئ لإصلاح ماحدث ولكن سأبذل ما بوسعي، للتكفير عن ذلك |
Sana vurduğum için özür dilerim dostum. Hatamı telafi etmek için sana bunu veriyorum. | Open Subtitles | آسف لأنني ضربتك يا صديقي أريد أن أعوضك بإعطاك هذا |
O gün bu gündür her anımı bunu telafi etmek için geçirdim. | Open Subtitles | ولقد قضيت كل لحظة منذ ذلك, محاولاً التكفير عن ذلك. |
Her yıl sen bunları yaparken oturup seni izledi. Yüzündeki acıyı gördü. Bunu telafi etmek istiyor. | Open Subtitles | راقبتك وأنت تقوم بهذا كلّ عام، رأت الألم الذي تحمله، وتريد تعويضك |
Ama bunu telafi etmek için elimde vücudumun gerçekten çok gizli köşelerinin fotokopisi var. | Open Subtitles | ولكن لدي بعض الصور المثيرة حقا لبعض أجزاء جسدي المثيرة لأعوضك. |
Olanları telafi etmek için elimden ne gelirse yapacağım ama benim hatam yüzünden onları cezalandırmayın. | Open Subtitles | سأفعل كل ما يجب لتصحيح ما حدث لكن لا تعاقبهم على أخطائي |
4 yıl süren savaş sonrası umutsuzca yıkımı telafi etmek için Rusya topraklarında gerekli yatırımı yaptı. | Open Subtitles | الاقتصاد السوفياتي أيضا كان في حاجة ماسة للإستثمار للتعويض عن ويلات أربع سنوات من الحرب على الاراضي الروسية |
Hatalarımı telafi etmek için teslim olduğuma inanmakta güçlük çektiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف بأنّك تجد من الصّعوبة إلى إعتقد أنا أدور نفسي في للتعويض عن أخطائي. |
Verdiğim izin sadece bu korkunç olayı telafi etmek içindi. | Open Subtitles | إن التصريح الذى منحته لتعويض بسيط عن هذه الجريمة |
Kocan seni ihmal ettiğini fark etmiyorsa ki sen de, bakıma ihtiyaç duyan bir hanımsın bunu telafi etmek için başka yollar araman çok doğal ve adil. | Open Subtitles | إذا لم يدرك زوجك أنه يُهملك وأنّك تحتاجين إلي رعاية فإن لك الحق أن تجدي طرقا أخري لتعويض ذلك |
Bence bu günahını telafi etmek için ne yapman gerektiğini biliyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أنكِ تعرفين ما عليكِ فعله للتكفير عن تلك الخطيئة |
Günahlarını, başından geçen hatayı telafi etmek için umutsuzca uğraşıyor. | Open Subtitles | ما زال يحاول فعل ما يستطيع لإصلاح خطيئته، لأجل الغلطة التي يطارده |
Bunu telafi etmek isterim, yarın akşam müsait misin ? | Open Subtitles | أتعلم؟ أود أن أعوضك عما حدث هل أنت متفرغ ليلة الغد؟ |
Bu sözlerin çok uzun bir süre kulaklarında yer edeceğini ve sırf düşününce bile bunu telafi etmek isteyeceğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أن تلك الجملة ستؤلم أذنيك لفترة طويلة وأنّك ستودّين التكفير عن مجرّد التفكير في ذلك. |
Seni ihmal ettiğim zamanı telafi etmek istedim. | Open Subtitles | -رأيتك تقرئيها في المدرسة فكرت أن أبدأ في تعويضك عن الوقت الضائع |
telafi etmek için kahvaltı ya da başka bir şey için dışarı çıkalım mı? | Open Subtitles | أن أصحبك لتناول الفطور أو أي شيء لأعوضك عن الأمر؟ |
Alınma ama yıllar süren kızgınlığı kaçırılan doğum günlerini, işlev bozukluğu saçmalığını telafi etmek için ölmenden fazlası gerekecek. | Open Subtitles | دون إهانه، لكن سيتطلب الأمر اكثر من موتك لتصحيح سنوات من التجاهل وتفويت اعياد الميلاد وكل هرائه ذاك، لكنها كانت فكرة جميلة |
Bunu telâfi etmek için ne yapabilirim? | Open Subtitles | ما الذي تعتبره تعويضاً جيداً؟ |
Nispeten küçük boyutlarını telafi etmek için bu kurtlar takım çalışmasına aşırı derecede bel bağlamışlardır. | Open Subtitles | ليقومو بتعويض حجمهم الصغير نسبياً فتعتمد هذه الذئاب بشكل رئيسي على العمل الجماعي. |
Ben bebeğiniz ile telafi etmek için çalışıyordu bu yüzden sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا هو السبب لمحاولتي التعويض عن الأمر بهذا الطفل |
Tam bir pislik gibi davrandım. Bunu telafi etmek istiyorum. | Open Subtitles | كنتُ مغفلاً جداً , و أريد أن أعوض عليكِ هذا |
Earl de buraya eskiden yaktığı ahırı telafi etmek için gelmiş. | Open Subtitles | وكذلك أيرل هيكي هنا الأن يفكر بأن يعوض عن الحريق الذي تسبب فيه سابقا |
telafi etmek için herşeyi verirdim ama yapamam. | Open Subtitles | أريد أن أفعل أى شىء كتعويض. لكنى لا أستطيع. |