ويكيبيديا

    "umut" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • أمل
        
    • الأمل
        
    • أتمنى
        
    • امل
        
    • نأمل
        
    • الامل
        
    • أملاً
        
    • بالأمل
        
    • سو ون
        
    • للأمل
        
    • تأمل
        
    • أملٌ
        
    • اتمنى
        
    • أملًا
        
    • الآمل
        
    Ama bu umut pek gerçekçi değil. O yüzden ikinci bir umudum var. TED إلا أن هذا الأمل غير واقعي بعض الشئ، ولذا لدي أمل ثانٍ احتياطي.
    Bir çocuğun umut edecek birşeylere ihtiyacı vardır. Şimdi umut edecek nesi var? Open Subtitles كان الولد يتمنى أن يحظى بشيء في هذا العالم، فأي أمل له الآن؟
    umut kalmadığından emin değilken ona umudun kalmadığını nasıl söyleriz? Open Subtitles كيف نخبره أنه لا أمل إذا كنا لا نعلم لماذا؟
    Sadece umut ve yine bana geri geleceğiz dua ediyorum. Open Subtitles . أنا فقط أتمنى و آمل أنها ستعود إلي مجدداً
    Ama bugün, sizlere bir umut olduğunu söylemek için karşınızdayım. Open Subtitles لكن انا اقف هنا اليوم لاقول لكم ان هنالك امل
    İçkiler tükenipte onu yeniden mahzene göndermesin diye umut edelim. Open Subtitles دعنا نأمل ألا ينفذ الشراب وينزل للقبو من أجل المزيد.
    umut kalmadığından emin değilken ona umudun kalmadığını nasıl söyleriz? Open Subtitles كيف نخبره أنه لا أمل إذا كنا لا نعلم لماذا؟
    Caldwell ve Kamionkowski'ye göre Evren'in Büyük Parçalanmadan sağ çıkmasına hiç umut yok. Open Subtitles وفقا لكلام كالدويل و كاميونكوسكي لا يوجد للكون أمل للبقاء وقت التمزق الكبير
    Eğer bunu başaramazsanız o zaman aileniz için hiçbir umut kalmaz. Open Subtitles إن لم تتعلّم كيف تدرك ذلك، فإنّه لا يوجد أمل لعائلتنا.
    Sonra onu hava kilidinden atarak hepsinden kurtulmayı umut ediyoruz. Open Subtitles ونقوم بإلقائه عبر العادم الهوائي على أمل التخلص منه كله
    Birini körü körüne takip edip seni aradığın şeye götürmesini umut etmekten. Open Subtitles وأن تتبع أحدهم جزافاً على أمل أن يقودكَ إلى المكان الذي تنشده
    umut ederim o zamana kadar, benimle çıkmanı istemek için, tüm cesaretimi toplayacağım. Open Subtitles على أمل ان استجمع الشجاعة حينها لأطلب منك مجددا الخروج في موعد معي
    ve senin için umut yoksa benim için nasıl olabilir? Open Subtitles واذا لم يكن هناك امل لك فهنالك لا أمل لي
    O zaman umut var. Ameliyathaneye röntgen görüntü netleştiricisi istiyorum. Open Subtitles إذا هناك أمل. أحتاج جهاز أشعة متنقل في غرفة العمليات.
    Afrika'nın karşı karşıya bulunduğu mücadeleyi, yoksulluğun azaltılması denen bir çaresizlik mücadelesinden bir umut mücadelesi çerçevesine oturtmamız gerekiyor. TED نُريد إعادة تأطير التحديات التي تواجه أفريقيا من تحديات البؤس، البؤس الذي يُدعى الحد من الفقر، إلى تحديات الأمل.
    Fakat bir hafta sonu için gelirsin diye umut ediyordum. Open Subtitles ولكنني كنت أتمنى أن تأتين، ولو لعطلة نهاية الأسبوع فحسب.
    Ona kalplerimizde umut, topluklarımızda kanat olduğunu söyle. Sonra da artık arama yok. Open Subtitles اخبرها بأن لدينا امل ينبعث من قلوبنا وأجنحه وبعد ذلك لامكالمة هاتفيه مجددًا
    umut edelim de bir anlaşmaya varsınlar ve bizi bir süre serbest bıraksınlar. Open Subtitles دعنا نأمل أنهم يمكنهم التوصل إلى اتفاق وان يتركونا لحالنا لفترة من الوقت.
    Hayatlarına inen bir ışık olduğunu söylüyordu. Bize umut getirdi. TED حيث قال لقد انارت هذه المسيرة نفسي جلبت لي الامل
    O yüzden bu resimdeki herkesin ismini öğrenip onlardan biriyle konuşabilmeyi umut edeceğim. Open Subtitles لهذا سأجد اسماء جميع من كانوا بالصورة أملاً أننى سأتمكن من الكلام لأحدهم
    Hayallerin öldüğünde, umut etmeye devam etmek. Umutlarımız söndüğünde dua etmek. Kaybetmek, düşmekten korkmamak, eğer cesurca elimizden geleni yapmışsak. TED بالأمل عندما تموت أحلامنا. بالصلاة عندما نفقد آمالنا. ومع ذلك، لا أخشى الخسارة، إذا كنت قد قدمت كل شئ بشجاعة.
    umut ciddi şekilde yaralı. Changwon Hastanesi'ne götürüyoruz. Open Subtitles (سو ون)، متأذية حقّـاً لقد أخذناها الى مستشفى (تشانغون)
    Pek çok kadın vardı. Anlaşılan umut arayanlar genelde kadınlardı. Open Subtitles كان معظم الحضور من النساء، فالنساء هن السوق الرئيسية للأمل
    - Ağabeyinin kılıcının kaleminden daha keskin olmasını umut etmelisin! Open Subtitles عليك أن تأمل أن سيف أخيك أكثر حدة من قلمه
    Eğer avlanmaya devam etmezlerse yakında onlar da zayıf düşmeye başlayacak ve artık hiçbiri için umut kalmayacak. Open Subtitles فسيتملّكهنّ الضعف أيضاً وحينها لن يتواجد أملٌ لأيّ منهم
    Ama kaza ve hafızamla ilgili sana söylediğim her şey doğru, lütfen... yalnızca bir umut, belki bana yardım edebilirsin... Open Subtitles ولكن أعني، كل ما قلته لك عن الحادث وذاكرتي، رجاء، كل هذا صحيح و كنت اتمنى ربما أنتِ تستطيعى مساعدتي
    Eğer tüm şarkılar şiddete teşvik ederse onlara nasıl umut vereceğiz? Open Subtitles وكيف هذا يُعطيهم أملًا إذا كانت جميع الأغاني تحثّ على العنف؟
    Bir kişi eğer bir başkasına umut verebiliyorsa,bu bir lütuftur. Open Subtitles عندما يعطي شخص ما الآمل لشخص آخر, هذه تعتبر هبة.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد