Ölü adamın ayaklarının altında ortadaki -- küçük istiridye kabuğu yığını "Büyük Ayı" olmalı. | TED | وهذه الكومة الصغيرة من أصداف المحار تحت قدمي الجثة التي في الوسط من المفترض أنها كوكبة الدب الاكبر. |
Şimdi bu yığını alevler içinde bırakacağız, ama bunlar çocuk oyuncağı olduğu için, ateş çabuk dağılacaktır. | Open Subtitles | الآن سنحرق هذه الكومة من الشر، لكن لأن هذه لعب أطفال، ستنتشر النيران بسرعة |
...çamur yığını içinde ölmeye gelmedim ve artık başka kurban vermek istemiyorsun. | Open Subtitles | لأكون في كومة من الطين في مكانٍ مجهول لأنكِ لستِ مستعدة للتضحيه |
Ama elbette, bu veri yığını insan vücudundaki her nokta tarafından soğrulan X-ışını miktarı kadar veri içeriyor. | TED | ولكن طبعاً كتلة المعلومات تلك تحوي كماً من اشعة اكس .. متناسبة مع الكم الذي تم امتصاصه من جسم الانسان |
Şimdi bu büyük, çok büyük bir saçmalık yığını. | Open Subtitles | هذا كلام عميق إنه حفنة كبيرة جداً من الهراء |
Hamaklı bir bahçe ya da kuru bir yaprak yığını görürsen haber ver. | Open Subtitles | انتبه للأرجوحة الشبكية في الفناء الأمامي أو لكومة من الأوراق الجافة |
- Bu hurda yığını senin botun mu? - Daha iyisi var mı? | Open Subtitles | تلك الكومة من الزبالة هى قاربك هل لديكى واحد افضل؟ |
Çarmıha gerilme bittiğinde, Vücutları kaslarının kontrolünü kaybeder... bağırsakları ve mesaneleri boşalır, bunun sonucu yürüyen bir bok yığını olur. | Open Subtitles | حينما انتهى الصلب فقدت اجسامهم عضلاتهم سكب الامعاء والمثانة فى العملية النتيجة التى منها تلك الكومة المتنفلة من الفضلات |
Peki, şimdi, biri, katil dışında biri, yığını tekrar düzenlemiş. | Open Subtitles | حسناً، أحد ما، ليس الضحية أعاد ترتيب تلك الكومة |
Hiçbir yere gitmeyen çok pahalı bir çöp yığını. | TED | مكلفة جداً كومة من القمامة التي لا يذهب في أي مكان. |
Çöpçülerin döküntü yığını oluştururken ne yaptıklarını görebilirsiniz. | TED | لذلك ما تراه هو أن عمال القمامة يقومون بعمل كومة من النفايات. |
Orada, vadesi geçmiş bir kredi kartı ekstre yığını ve öldüğü gün gönderilen bir ipotek haciz ihbarnemesi buldum. | TED | هناك، وجدت كومة من فواتير بطاقة الائتمان متأخرة الدفع وإنذار بحبس الرهن كان قد توصل به في اليوم الذي توفي فيه. |
Şimdi, eğer bu hücrelerin .0001'i mutasyon geçirirse ve .00001'i kanserli hale gelirse, bir kanser yığını olurdunuz. | TED | إذا تحور ٠.٠٠١ من هذه الخلايا وإذا أصيبت ٠.٠٠٠٠١ بالسرطان، ستصبح أنت كتلة سرطانية. |
Şimdi, değerli bir ulaşım ağında duran, kullanışsız bir metal yığını. | TED | والآن، هي مجرد كتلة معدنية بلا فائدة تشغل حيزا مهماً في شبكة النقل. |
Bayanlar ve baylar... ..mesdames et messieurs,... ..Damen und Herren, önceden aciz bir cansız doku yığını olan şey şimdi karşınızda kültürlü, bilinçli bir salon adamı. | Open Subtitles | أيها السيدات والسادة من الذي كان بوضوج كتلة من الأنسجة بلا حياة هل لي أن أقدّم الآن أكثر رجل مثقّف ومتطوّر |
Adli tıp göğsünden .40 kalibrelik metal yığını çıkarmış. | Open Subtitles | حفنة من رسوم الحيازة. |
Erkek arkadaşının bir kıyafet yığını yangına nasıl maruz kaldı? | Open Subtitles | كيف لكومة من ملابس حبيبك ينتهي بها الأمر مشتعلة بالنار ؟ |
ve tüm bilgi yığını orada, ortada duruyordu, tüm bilgi ve daha da içine daldıkça çok daha fazlasını buldum. | Open Subtitles | و هنالك كانت، تماماً في المنتصف هذه الكتلة من المعرفة. هذه الكتلة الكاملة من المعرفة كلّما تفحّصتُ أكثر وجدتُ المزيد. |
Sana da... Et yığını. Ve sizi karı koca ilan ediyorum. | Open Subtitles | وأنت أيضا أيها "اللين". والأن أعلنكما زوجا وزوجة |
Senin bir çöp yığını olduğunu ve seni bir daha görmek istediğini sana söylememi istedi. | Open Subtitles | و أوصتني بأن أقول لك بأنّك كومةٌ من القمامة الكاذبة و بأنّها لا تريد أن تراك مجدّداً |
Los Angeles'a ilk geldiğimde... gözüme sadece ışıklı noktalar yığını gibi görünmüştü. | Open Subtitles | عندما أتيت الى لوس انجلوس, بدت وكأنها كتله من البقع |
Madem yolu teptin, şuradaki yığını alabilirsin. | Open Subtitles | بما أنكِ قمتِ بهذه الرحلة.. يمكنكِ أن تأخذي رزمة من هناك! |
Bulunduğu durumu özetliyor. Biliyorsun, tam bir cips yığını. | Open Subtitles | إنه يقول ما الذي تفعله تعلمين , الرقائق المتراصة |
Benim gibi 30 yılı aşkın süre, gübre yığını içinde yaşarsan her şeyin riskli olduğunu öğrenirsin. | Open Subtitles | عندما تعيش في أكوام السماد هذه لأكثر من ثلاثون عام كما كنت فستعرف أن كل شيء محفوف بالخطر |
Bir çöp yığını üzerinde bile teklif etsem sen zaten evet diyecekmişsin. | Open Subtitles | بسبب اننى كنت اطلب الزواج من مكب نفايات لا وانتى كان عليكى ان تقولى نعم |
Sonunda, kalan tüm savaşçılar kaybeder, ta ki sadece tek bir kraliçe ve yavru yığını kalana dek. | TED | في النهاية، تنهار بقية المتنافسات، إلى أن تبقى ملكة واحدة وكومة واحدة، |
Ne büyük bir bulaşık yığını. | Open Subtitles | يالها من كومة أطباق قذرة |