Onun alanı yıkım ve gizlilik, benimkiyse yaratma ve açıklık. | TED | تتمحور مؤامراته حول التدمير والتكتم، بينما تتمحور مؤامراتي حول الإبداع والوضوح. |
Aslında basitçe, tüm yıkım süreci şu an palmiye yağıyla olandan biraz daha yavaş ilerler oldu. | TED | لذا فكل عملية التدمير أساساً قد ذهبت أبطأ بقليل مما يحدث الآن بنخيل الزيت. |
yıkım ekibi asansörü zemine yollamadan evvel kontrolden geçiriyor mu? | Open Subtitles | هل طاقم الهدم تفقد المصعد قبل أن يرسلوه إلى القبو؟ |
Çevresel yıkım, kaynakların boşa harcanması, gereksiz rekâbet ve savaş. | Open Subtitles | دمار بيئي ، مصادر مهدرة ، منافسات بلا جدوى والحروب |
Yörüngeler bu sonu gelmeyen yaratma ve yıkım döngüsünde itici güçtürler. | Open Subtitles | المدارات هي القوّة الدافعة وراء تلك الدائرة الأبدية من الخلق والدمار |
yıkım ekipleri alana doluşurken ortaya şaşırtıcı bir manzara çıkıyor. | Open Subtitles | هناك مشهد مذهل هنا، هناك فريق تدمير يتدفقون فى المنطقة |
Her ne kadar yıkım bir süredir planlanıyorduysa da ekibin şefine göre müzik ve havaî fişekler "kesinlikle planda olmayan" bir durummuş. | Open Subtitles | لقد تم التخطيط للدمار في نفس الوقت مع الموسيقى و الألعاب النارية و وفقاً لرئيس الطاقم لم تكن أبداً على جدول الأعمال |
Ne yıkım olur, ne de inşa. Polisten başkası buraya adımını atamaz. | Open Subtitles | لن يكون هناك هدم او بناء ولن يسمح لاحد بدخولها سوي الشرطة |
yıkım ekibi burada! O teneke herif nerede? | Open Subtitles | طاقم التدمير هنا أين ذلك المعدني اللعين ؟ |
Hepinizin unutmayıp, yıkım aletlerinizi getirdiğine inancım tam. | Open Subtitles | آمل أن جميعكم تذكر أن يحضر أدوات التدمير |
Proje Mayhem'in yıkım komitesi bir düzine binanyı jelatine çevirecek. | Open Subtitles | حجزنا مقاعد الدرجه الأولي في مسرح الدمار الشامل لجنة التدمير لمشروع الفوضي أحيطت أساسات إثني عشر مبني بالمتفجرات |
Eski yıkım atıklarından yapılmış cam, moloz, beton içeren tuğlalar var. | TED | هذا في الحقيقة طوب مصنوع من نفايات الهدم القديمة، التي تشمل الزجاج والركام والإسمنت. |
Otodo Gbame'den ilk yıkım başladıktan sonra haberdar oldum. | TED | لقد سمعت أول مرة عن أوتودوغبامي بعد ما بدء الهدم. |
Evet, yıkım ekibim cumartesi sabahı moloz yığını haline getirmek için gün sayıyor. | Open Subtitles | فريق الهدم يتطلع لتحويلها إلى كومة من الانقاض صباح السبت. |
Fiziksel yıkım ve can kayıpları büyük bir zayifet algısı oluşturdu. | Open Subtitles | دمار ملموس, وخسارة في الأرواح ويخلق إحساساً عميقاً جديداً بضعف الإمكانيات |
Yine de nelerden kaçtıklarına bakın: Büyük bir yıkım, binalar, endüstri, okullar, yollar, evler. | TED | انظروا ما الذي فروا منه: دمار شامل، مبان ومصانع ومدارس وطرقات ومنازل، |
Otoriter rejimlerin istikrar ve güvenlik anlayışı terorizm, şiddet ve yıkım dışında hiç bir şey yaratamaz. | TED | إن أمن واستقرار الأنظمة المستبدة لا يوجد سوى الإرھاب والعنف والدمار. |
Ölüm ve yıkım ile yüzleştiğimizde dünyevi farklılıklarımız buharlaşır, ve bir kaç saat için bile olsa hepimiz Bir oluruz. | TED | في وجه الموت والدمار تتلاشى فروقاتنا الدنيوية ونصبح كلنا شخص واحد حتى ولو لبضع ساعات. |
İstediği buymuş, ...büyük ölçekli bir yıkım ile onun silahını yapmadıkları için, | Open Subtitles | هذا ما يريده تدمير على نطاق واسع لإثبات أن وزارة الدفاع الامريكية |
İnan bana, bu yeni maceranın sonu ancak yıkım ve acıyla biter. | Open Subtitles | صدقني لو قلت لك أن هذا الطريق لا يقود إلا للدمار والألم |
Görünüşe göre, yıkım eki Chengyi şehrine ulaştığında 30.000 kişilik Qi ordusu ilerleme fırsatını ele geçirecek ve dünyayı kaosa sürükleyecek. | Open Subtitles | على ما يبدو حملة هدم مرة واحدة تصل إلى مدينة شانجي جيش كي سيغتنم الفرصة للزحف في بجيش من ثلاثون الف |
O canavarın arkasında bıraktığı yıkım, yetkilileri kapımın önüne kadar getirecek. | Open Subtitles | أثر خراب هذا الوحش سيقود السلطات مباشرة إلي |
Onları çok sert yargılamadan önce, şunu bilin, kara delikler sadece yıkım aracı değiller. | TED | ولكن قبل أن نحكم عليهم بقسوة شديدة، فإن الثقوب السوداء ليست مجرد أداة للتدمير. |
Hükümet binasının yıkım görüntüleriyle birlikte bağımsızlığımızı bütün dünyaya ilan ettikten sonra o herif istemese de ortaya çıkmak zorunda kalacak. | Open Subtitles | كـل ماعلي فعلـه هو الاستفادة من انهيار الحكومة الحالية كحافز بإعلان استقلال اليابان للعالم لأنه من المؤكد أنه سيظهر |
Ona baktığımda, yıkım görmüyorum. | Open Subtitles | عندما أنظر إليها لا أرى دماراً |
Dexter'ın bir yıkım yaşadığını biliyorum. Kızlarını değiştirdiğini bile biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنه قارب علي الإنهيار أعرف حتي أنه بدل ابنتيه |
Lütfen. Bu amaçsız yıkım benim her zamanki tarzım değil. | Open Subtitles | ،رجاءً ، هذه أفعال تدميرية بلا معنى ليست مثل أفعالي ذات المعنى الدفين |
Bu senaryoyu 20. yüzyılın faşizminde yaşamıştık: Kanlı savaşlar, milyonlarca kişinin ölümü, ölçülemeyen bir yıkım. | TED | لقد شهدنا هذا مع فاشية القرن العشرين: حروب دامية وملايين الأموات ودمار هائل. |
Binamız başka bir katı kaldıramaz ve ne yazık ki Chicago'ya gizlice yıkım aracı sokamayız. | Open Subtitles | الأن مبنانا لا يستطيع أن يحتمل طابقاً آخر و للأسف لا نستطيع أن نهرب كرة هد إلى (شيكاغو) |