| Kapat çeneni, koca götlü. Benim evimde yaşıyorsun ve babam değilsin. | Open Subtitles | اغلق فمك مقاس 12 انت تعيش في منزلي وانت لست ابي |
| Oturma ya da çalışma izniniz olmadan tam üç yıldır Fransa'da yaşıyorsun. | Open Subtitles | أنت تسكن في فرنسا منذ ثلاث سنوات بدون فيزا أو إقامة أو اذن بالعمل |
| Seninle bir şey söylemeyen o konuşan papağan ile yaşıyorsun. | Open Subtitles | أنت تعيش مع ببغاء متكلم الذي حتى لم يتكلم معك؟ |
| Koridorun karşısında yaşıyorsun, elbette sana şüpheli bir ses duydun mu diye soracaklar. | Open Subtitles | أنتِ تسكنين عبر الرواق لهذا بالتأكيد سوف يستفسِرون إذا سمعتِ أيُّ شيءٍ مريب |
| Sen yaşıyorsun ve yaşam çok değerli. | Open Subtitles | أنت حي . وذلك ثمين فقط ارم تلك التفاهات بعيداً |
| Hayatında ilk kez, trenden ayrılma olasılığının sıfır olduğu, ve yolculuğun nerede, nasıl bitebileceği konusunda en ufak bir fikrin bile olmadığı bir tren yolculuğu yapmanın korkusunu ve deneyimini yaşıyorsun. | Open Subtitles | لأول مرة عشت تجربة خوف كونك في قطار .. مع عدم احتمالية خروجك منه وليس لديك فكرة عن مكان نهاية الرحلة |
| Eğer kalbinde bir sıkıntı varsa o zaman sen yaşıyorsun. | Open Subtitles | 'إن كنتَم تحملون توقًا في قلبوكم' 'فأنتم على قيد الحياة' |
| Atı gitsin. Koca bir dolap bu. New York'ta yaşıyorsun. | Open Subtitles | هذه خزانة كبيرة , وانت تعيشين في نيويورك تحتاجين للفضاءة |
| Belki sen benim dünyamda yaşıyorsun, ama ben seninkinde yaşamıyorum. | Open Subtitles | ربما انت تعيش في عالمي انا لا أعيش في عالمك. |
| - Her halükarda bu acılı dairede her gece sarhoş olup yaşıyorsun. | Open Subtitles | وفي جميع الاحوال، انت تعيش في تلك الشقة حزينة تثمل كل ليلة |
| Artık burada mı yaşıyorsun? Biraz zor oluyor. Hastings mâlikanesi gibi olmasa da kendime ait bir kanepem var. | Open Subtitles | اذن انت تسكن هنا الان لكني املك كنبة كاملة لي |
| Bildim bileli bekarsın, müzisyensin, Marais'de yaşıyorsun, turuncu giyiyorsun. | Open Subtitles | أنت موسيقي، تسكن في حي مليء بالشواذ، تلبس اللون البرتقالي. |
| Sahil kenarında yaşıyorsun, güzel bir karın var, ve hiçbiri sana yetmiyor. | Open Subtitles | أنت تعيش بجوار الشاطىء و لديك زوجة جميلة وهذا ليس بكفاية لك |
| Ne kadar da yalnız yaşıyorsun. | Open Subtitles | ما هذا العالم الوحداني اذي تسكنين فيه في رأسك |
| Hey, iyisin ve yaşıyorsun. Buradaki işimiz neredeyse bitti. | Open Subtitles | أنت بخير ، أنت حي ، ونحن تقريبا أنهينا الأمر هنا |
| Bir süredir bu bölgede yaşıyorsun. Hiç UFO gördün mü ? | Open Subtitles | عشت طويلاً في هذه المنطقة أسبق و رأيتَ طبقاً طائراً؟ |
| Sana bakıyorum. Şanslısın çünkü hala yaşıyorsun. | Open Subtitles | أنظر إلى نفسك ، أنت محظوظ أنك لازلت على قيد الحياة |
| Yani Aşağı Doğu Yakası'nda yaşıyorsun ve hiç Çinli tesisatçı duymadın. | Open Subtitles | اذا تعيشين في الجانب الشرقي الادني ولم تسمعي ب سباك صيني |
| Tanrı aşkına, Blackadder, mağarada mı yaşıyorsun sen? | Open Subtitles | حباً في الآلهة, بلاكادر، هل كنت تعيش في كهف؟ |
| İblis öldü, sen yaşıyorsun. | Open Subtitles | الشيطان ميت و أنت حى, إنه وقت ممتع و سعيد |
| Kızgınsın ve mutsuzsun çünkü bir otelde yaşıyorsun çünkü karın, başka bir kadınla ilişkin olduğunu öğrendi. | Open Subtitles | بسبب إكتشاف زوجتك بشأن المرأة التي تقيم علاقة غرامية معها والتي لا تكترث لأمرها |
| Burada bir süredir yaşıyorsun. Ama hâlâ kutuları açmamışsın. | Open Subtitles | تقيمين هنا منذ فترة، وما زالت أغراضك في الصناديق. |
| 30 yaşındasın ve annenle yaşıyorsun. Pek iyi gitmedi herhalde. | Open Subtitles | إنك في الثلاثين من العمر وما زلتَ تقطن مع أمك |
| Chicagolusun. Kaliforniya, Venice'de yaşıyorsun. | Open Subtitles | أنت مِنْ شيكاغو.تعيشي في فينيسيا، كاليفورنيا. |
| Baba evinde yaşıyorsun. | Open Subtitles | أنت حيّ في البيت. أنت ما أصبحتَ أي شغلِ. |