Bazılarımız burada yaşamıyor ya da yataktan mükkemel görünerek kalkmıyor. | Open Subtitles | بعضنا لا يعيش هنا أو ينهض من السرير بشكلٍ رائع. |
Canım, bu evde gölgeler, gıcırtılar, iniltilerden başka hiçbir şey yaşamıyor. | Open Subtitles | كل ما يعيش في هذا البيت هو الظلال والصراصيف و الهمهمات |
Asıl nokta, hiç bir insanın ölü bölge yakınların yaşamıyor olması gerektiği. | TED | وبالتالي في هذة النقطة لا ينبغي أن يعيش اي كائن بشري في أي مكان قرب تلك المنطقة الميتة. |
Burada domuzlar bile yaşamıyor. Her taraf akrep dolu. | Open Subtitles | الماعز و الطيور تعيش هنا إنه مكان ملئ بالعقارب |
Bir süredir Lawson ve ben burada yaşıyoruz annen ise yıllardır burada yaşamıyor. | Open Subtitles | لوسن وأنا نعيش هنا_BAR_ لبعض الوقت و امك لم تعيش هنا لسنين كثيرة |
Kimse istediği yerde yaşamıyor. Hayalimdeki yerde yaşamak istiyorum ben, tamam mı? | Open Subtitles | .لا أحد يود العيش حيث يسكن فإنهم يريدون العيش في الخيال، إتفقنا؟ |
- Bu, bataklıkta yaşamıyor. - Bunun boynu 7-8 metre gibi. | Open Subtitles | ـ إنه لا يعيش فى مستنقع ـ عنقه طويل يمتد ل7 أو 8 أمتار' أليس كذلك |
Ve sanırım Burma'da* telefonların olmadığı bir kulübede yaşamıyor? | Open Subtitles | و أعتقد أنه لا يعيش في كوخ في بورما حيث لا يوجد هواتف هناك |
Baban orada yaşamıyor muydu? | Open Subtitles | اخر ما سمعته ان والدك لا يزال يعيش في الارياف |
İşin güzel yanı da bu. Orada kimse yaşamıyor. Daire boş. | Open Subtitles | هذا أجمل ما في الأمر, لا أحد يعيش هناك إنها شاغرة, بإمكانك أن تمشي فيها |
Yani burada N. McCormick diye biri yaşamıyor mu? | Open Subtitles | أتعنين أنه لايوجد شخص بأسم ن.ماكورميك يعيش هنا ؟ |
Korktuğun şey, bu dolabın içinde yaşamıyor, Laura. | Open Subtitles | ما تخافين منه لا يعيش داخل هذه الحجرة يا لورا |
Burada kimse yaşamıyor ve kıçına tekmeyi basmadan hemen defol git. | Open Subtitles | لا أحد يعيش هنا أخرج وإلا سأقوم بركل مؤخرتك |
Dale Saiaihe burda yaşadığını söylemiş, ama burda ev falan yok, yani Dale burda yaşamıyor. | Open Subtitles | ماذا عنه كقاتل؟ قال ديل أنه يسكن هنا لكن لا بيت يوجد هنا ,إذن لا يمكن أن يعيش ديل هنا |
Fakat nasıl yürüyecek, New York da yaşamıyor muydu? | Open Subtitles | ولكن كيف ستنجح علاقتكما؟ وهي تعيش في نيويورك |
Zaten, kız arkadaşınla aynı evde yaşamıyor musun, domuzcuk? | Open Subtitles | وبالإضافة لذلك، ألا تعيش مع صديقتك الآن، أيها الخنزير الصغير؟ |
Yani, bunu nasıl göremezsin? Çünkü bu evde sadece o yaşamıyor. | Open Subtitles | لأنّها ليست الوحيدة التي تعيش في هذا المنزل |
Ama ne yazık ki, gezegendeki insanların çoğu bizimle aynı şehirlerde yaşamıyor. | TED | لكن لسوء الحظ، معظم الناس على الكوكب لا يعيشون في المدن التي نعيش فيها. |
Ne zamandır bu birimde kimse yaşamıyor? | Open Subtitles | منذ متى و كان أحدهم يقطن في تلك الوحدات؟ |
Yani orada yaşamıyor bile ama adamın dolabının yarısından fazlası ona ait. | Open Subtitles | أقصد، هي لا تسكن هناك حتى ولديها أكثر من نصف مساحة خزانته؟ |
Ya gerçekten burada yaşamıyor ya da ortalığı temizlemeyi iyi biliyor. | Open Subtitles | إما أنه لم يعش هنا أو يعرف كيف ينظف جيداً |
- Yedi kalktı gibi oldu. - Bunun için yaşamıyor musun? | Open Subtitles | أسفة لأننى أكلت وسأرحل هذا ما تعيشين من أجله |
Ve bu annem orda yaşamıyor olsaydı bile olurdu. | Open Subtitles | وهذا حتى لو كانت أمي لاتعيش هناك. |
Burda yaşamıyor. Nerede yaşadığını bilmiyorum. | Open Subtitles | هو لايعيش هنا لا اعلم اين يعيش |
Ailesinde kimse burada yaşamıyor ve arkadaşlarının hepsi garip tipler ve geri zekalılar. | Open Subtitles | لا أحد من عائلتهُ يعيشُ هنـا وجميع أصدقائه متحيزين لبعضهم وحقيرين |
George Tucker ile evlenip gittiğinde, burada bile yaşamıyor olacaksın. | Open Subtitles | عندما تَتزوّجُين من جورج توكر وتنتقلُين أنت حتى تعيشي هنا |
Annenle baban artık birlikte yaşamıyor. | Open Subtitles | والداكِ لا يعيشان مع بعضهما في الوقت الحالي |
eve gel, evlendikten sonra, kızların aileleri ile yaşamıyor. | Open Subtitles | في الموطن الأصلي بعد الزواج بنات لا يعشن على الأباء |