ويكيبيديا

    "yaşayacak" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • سيعيش
        
    • ستعيش
        
    • للعيش
        
    • تعيش
        
    • سينجو
        
    • لأعيش
        
    • لتعيش
        
    • لنعيش
        
    • يعيشون
        
    • سيحيا
        
    • ليعيش
        
    • سيعيشون
        
    • ستنجو
        
    • سأعيش
        
    • بالعيش
        
    Bir dakika. Sizinle 2 hafta yaşayacak insan bir erkek yani? Open Subtitles إنتظري لحظة ، هل الشخص الذي سيعيش معك لإسبوعين رجل ؟
    Yarından itibaren, babanız başka bir evde yaşayacak, kendi evinde. Open Subtitles ابتداءا من الغد سيعيش والدكم في منزل آخر في منزله
    Maddie büyükannesiyle yaşayacak, kimse ondan daha fazla mutlu olamaz. Open Subtitles مادي ستعيش مع جدتها التي لا يمكن أن تكون أسعد
    Sadece, yaşayacak çok şeyim ve bunları yapacak çok az zamanım var. Open Subtitles الأمر فقط ان هناك وقت قليل تبقى لي للعيش و الكثير لأفعله
    Annesi dünyayı gezerken bu evde tek başına yaşayacak yaşa geldi. Open Subtitles لكي تعيش في هذا المنزل بإرادتها بينما تسافر امها حول العالم
    En kötüsü bile olsa birimiz bile kurtulsa, ikimiz için yaşayacak. Open Subtitles إن حدث أسوأ شيء إن نجا أحدٌ منا فقط شيئاً ما من الآخر سينجو أيضاً
    Ve şimdi baltanın,kafasını hain vücudundan ayırışını hissedecek kadar uzun yaşayacak. Open Subtitles والان سيعيش كفايه ليشعر بالفأس يفصل رأسه الكاذب عن جسمه الخائن
    O, burada senin rafında yaşayacak ve asla gözlerini kapatmayacak. Open Subtitles هو سيعيش هنا على رفك وهو لن يغلق عينيه ابداً
    Sizin çocuğunuz, etrafına besinlerden ördüğünüz bu manzara nedeniyle sizden 10 yıl daha az yaşayacak. Bu odadakilerin üçte ikisi, TED طفلك سيعيش حياة أقصر بعشر سنوات من حياتكم. بفعل طبيعة المواد الغذائية التي ننشأها حولهم. ثلثي هذه القاعة،
    Ruh, söyle bana, Küçük Tim yaşayacak mı? Open Subtitles أيها الروح، قل لي إذا كان تيم الصغير سيعيش
    Bilmiyorum. yaşayacak. Ona sıcak bir kahve ile çorba yap. Open Subtitles لا أعلم ، سيعيش أحضرى له بعض القهوة والحساء
    Tüm bildiğim mektubun dediği, kız üçe kadar yaşayacak. Open Subtitles :كل ما أعلمه أن الرسالة تقول أنها ستعيش حتى الـ 3 صباحاً
    Büyükanne de bu evde yaşayacak ve beraber sizin ihtiyaçlarınızı karşılamaya çalışacağız. Open Subtitles والجدة ستعيش أيضاً معنا في المنزل وسنقوم معاً ببذل ما نستطيع لتلبية كل ما تحتاجونه.
    Sonra Çocuk Koruma Hizmetleri'ni arayacaklar ve kimseyi tanımadığı bir evde yaşayacak. Open Subtitles ،حسناً وبعدها سيتصلون على خدمات حماية الطفل وسيذهب للعيش في منزل جماعي
    Kiminin fakirlik içerisinde yaşadığını, yemek paralarının veya yaşayacak güvenli bir yerleri olmadığını biliyoruz. TED ونعلم أن البعض منهم يعيشون في فقر، وليس لديهم ما يكفي من الطعام أو مكانٍ آمن للعيش.
    Gidecek hiçbir yeri olmayan genç bir bayan gördüm, eğitimi yok, eğlencesi yok, yaşayacak bir yeri bile yok. TED رأيت امرأة شابة ليس لديها طريقة أو وسيلة لتذهب إلى أي مكان، بلا تعليم ولا تسلية ولا حتى مكان تعيش فيه.
    Sokakta hayatta kalmak için fuhuş yapmaktan tutuklanmış kaçak bir kadının, yaşayacak güvenli bir yere ihtiyacı vardı -- bu, bizim ona yardım edebileceğimiz bir şeydi. TED فتاة هاربه الذي ألقي القبض عليها تمارس الزنا لأجل أن تعيش تحتاج لمكان أمن لتسكن وتكبر فيه شيء يمكننا مساعدتها به.
    Biraz su yutmuş ve yayınbalığı gibi kokuyor ama yaşayacak. Open Subtitles مشبع بالماء و تفوح منه رائحة السلّور، لكنّه سينجو
    Anlayacağın, canım Nükleer santralim olmadan uğruna yaşayacak bir şeyim yok. Open Subtitles إذاً بدون مصنعي الحبيب لم يكن لدي شيئ لأعيش من أجله.
    Hedefi, iş bulmak, yaşayacak bir yer kiralamak ve çocuklarını yanına almak. TED هدفها هو أن تجد وظيفة وأن تستأجر بيتًا لتعيش فيه ولتحتضن أبنائها معها مرة أخرى
    - Bize yaşayacak kadar bırakıyor. - Bu da bir şeydir. Open Subtitles أنه يترك لنا ما يكفى لنعيش هذا شئ سيتحق الذكر
    Uğruna yaşayacak bir şeyi olanların daha uzun yaşadığını duymuş. Open Subtitles أحدهم أخبرها المتزوّجون يعيشون أطول لأن لديهم شيء يعيشون لأجله.
    Artık değil Peder. Şu anda vereceğin karara göre yaşayacak ya da ölecek. Open Subtitles ليس بعد الان أنت من سيقرر إن كان سيحيا أو يموت
    Çünkü, bebeğimiz bir tam gün yaşayacak kadar şanslı olacak. Open Subtitles لأن طفلنا سيكون محظوظ ليعيش يوم كامل في هذه الحياة
    İlk defa Amerika'da doğan yeni nesil önceki nesilden daha az yaşayacak. TED لدينا الجيل الأول من الأطفال في أمريكا الذين يتوقع أنهم سيعيشون حياة أقصر من آبائهم.
    Yaşayacaksın. Daha da önemlisi, havayolları şirketin de yaşayacak. Open Subtitles والأهم من ذلك هو أن خطوط طيرانك ستنجو ايضاً
    Bildiğiniz gibi ergenlik yıllarımda kontrolden çıkmıştım. Her günümü bir sonraki gün yaşayacak mıyım diye düşünerek geçiriyordum. TED لذا كما استنتجتم في سنوات مراهقتي كنت قد ضعت في الواقع أذهب كل يوم أتساءل إذا كنت سأعيش في اليوم التالي
    Uzun yaşayacak kadar şanslıysak, Alzheimer beynimizin kaderi olacak gibi gözüküyor. TED لذلك إن كنا محظوظين بالعيش لعمرٍ مديد، فيبدو أن مرض ألزهايمر سيكون مصير عقلنا.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد