İş ortaklarımla yapabileceklerim ve yapabildiğim zaman çerçeveleri hakkında makul beklentiler belirledim. | TED | كنت قادرة على تحديد توقعات معقولة مع شركائي في العمل عن ما أستطيع فعله والإطار الزمني لفعله. |
Bazı zamanlar donup kaldım, yapabildiğim tek şey ellerini tutup, onlarla birlikte sessizce ağlayıp dua etmekti. | TED | وفي بعض الأحيان كان كل ذلك الأمر يتوقف، وكل ما أستطيع فعله أن أمسك أياديهم ومشاركتهم بصمت في البكاء والدعاء. |
Benim tek yapabildiğim ise insanlık aynı hatayı tekrarlarken çaresiz bir şekilde izlemek. | Open Subtitles | وكل ما يمكنني فعله المشاهدة عاجزة، كما تكرر البشّرية اخطاءها نفسها مراراً وتكراراً |
Sonunda, yapabildiğim tek şey herkese yük olmaktı. | Open Subtitles | في النهاية، كل ما يمكنني فعله إعاقة طريق كل شخص |
yapabildiğim tek şey Bayan Morstan'a belli aralıklarla birkaç parça inci göndermek için onu ikna etmekti böylece kendisi de muhtaç hissetmeyecekti.. | Open Subtitles | ان اخى كان يعانى قليلا من نقطه ضعف والدى و كل ما كنت استطيع فعله هو ان احثه على ان يسمح لى بان ارسل الى الانسه مورستان |
yapabildiğim en iyi şey, insanları kızdırmak ama bunu yapmama bile izin vermiyor. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أجيده هو إغضاب الناس و لا يسمحون لي فعل هذا |
Yeni bir ev aldım, biriyle nişanlandım, ama tek yapabildiğim seni düşünmek. | Open Subtitles | أعني،منزلي الجديد، مع خطيبي الجديد، وكلّ ما أستطيع التفكير فيه هو أنتَ |
Tek yapabildiğim üzerinde çalışmak. Onlardan önce, gerçek doğasını anlamaya çalışıyorum. | Open Subtitles | كل ما أستطيع فعله هو دراستها وأحاول فهمها قبلهم |
Beni yaparken asla görmediğin, yapabildiğim yaklaşık 15 şey var. | Open Subtitles | هناك حوالي 15 شيئا أستطيع فعله وأنت لم تريني أفعل أي شيء منهم |
Tüm yapabildiğim bu yataktan dünyayı gizlice seyretmekti. | Open Subtitles | كلّ ما أستطيع فعله هو أن أتجسس على العالم من هذا السرير. |
Ne yaptığımızı biliyoruz. yapabildiğim her şeyi yapacağım. | Open Subtitles | نحن نعرف ما نفعله يجب أن تفعل كل ما أستطيع فعله |
yapabildiğim tek şey düşünmek, bunu her yerde yapabiliyorum. | Open Subtitles | ليس بيدي سوى التفكير يمكنني فعله بأي مكان |
yapabildiğim bir şey yüzünden saklanıyorum ama tam olarak ne olduğunu bile bilmiyorum. | Open Subtitles | , أنا اختبئ بسبب شئ يمكنني فعله و أنا لا أعرف حقيقته |
yapabildiğim tek şey, hatırlayabildiklerimi... modern bulgularla birleştirmek. | Open Subtitles | كل ما يمكنني فعله هو دمج ذكرياتي بالإكتشافات الحديثة |
ve sonra ona anlattım... yapabildiğim şeyi ve bana inanmadı | Open Subtitles | و بعدها اخبرته عن قدرتي و مالذي استطيع فعله ، و لم يصدق هذا |
Bırakmıyorum. Tek yapabildiğim şey bu. Ama acil para kazanmak zorundayım. | Open Subtitles | لا لن أتركه ، إنه الشىء الوحيد الذى أجيده ولكن على أن أكسب الكثير من المال سريعاً |
Tek yapabildiğim onun mücevherlerini takıp her gece karısıyla birlikte olmak. | Open Subtitles | أن كل ما أستطعت فعله هو أن ألبس مجوهراته وأضاجع زوجته كلّ ليلة |
Üzgünüm. Tek yapabildiğim seni soğukta bırakmak. | Open Subtitles | آسف، كل ما بوسعي فعله هو جعلكِ تشعرين بالبرودة |
Tek yapabildiğim bu. | Open Subtitles | ولكن هذا كل ما لديّ |
Tek yapabildiğim ise ona bakıp "Özür dilerim küçük bebek." diyebilmekti. | Open Subtitles | وكل ما أمكنني فعله هوالنظرإليهوقول... أنا آسفة للغاية، أيها الصغير |
En azından yapabildiğim bu. Ne kadar istiyorsunuz? | Open Subtitles | هذا أقل ما يمكننى فعله كم تريدين مقابله؟ |
Hayatım korku filmine dönmüş durumda ve tek yapabildiğim uzaktan izlemek. | Open Subtitles | تحولت حياتي الى عرض مرعب وكل مايمكنني فعله هو الوقوف جانباً ومشاهدت ماسيحدث |
Tamam, bu benim araç gereçsiz yapabildiğim en iyi iş. | Open Subtitles | حسنا، إذاً هذا أفضل ما إستطعت فعله بدون أدواتي المعتادة. |