Yarım saattir sana yardım etmeye çalışıyorum. Sen de gayret etmelisin. | Open Subtitles | أنا أحاول مساعدتك منذ ساعة ز نصف عليك أن تساهم أيضا |
Sana yardım etmeye çalıştım, Coop ama seni oradan çıkaramadım. | Open Subtitles | حاولت مساعدتك يا كوب لكني لم استطع اخراجك من هناك |
Morgan'ı Kaliforniya'ya annemle babamın yanına götürmenize yardım etmeye geldim. | Open Subtitles | أتيت للمساعدة بجلب مورجان للمنزل الى أبي وأمي في كاليفورنيا |
Daha sonra Amerika'ya yardım etmeye karar verdik, ne de olsa Amerika diğerlerine isteseler de istemeseler de sürekli yardım ediyor. | TED | ومن ثم قلنا لانفسنا .. ربما يتوجب علينا مساعدة امريكا لان امريكا كانت تساعد الجميع سواء كانوا يريدون المساعدة او لا |
Günümüzde birleşen teknolojiler gerçek dünyayı görmem için bana yardım etmeye hazır. | TED | لذلك الآن فإن دمج التكنولوجيا قادر على مساعدتي في رؤية العالم الحقيقي. |
Terbiyeliydin ve hayvanları severdin. Her zaman insanlara yardım etmeye çalışırdın. | Open Subtitles | كنت طفلاً و كنت تحب الحيوانات كنت دائماً تسعى لمساعدة الآخرين |
Hayır, burada sana yardım etmeye daha uygun kişiler var. | Open Subtitles | كلا ثمة كثيرون هنا من هم اكثر كفاءة مني لمساعدتك |
Beni gıcık eden şey gerçekten ona yardım etmeye çalışmamdı. | Open Subtitles | أتعلم، الشئ الذي يثير حنقي أنني كنت أحاول مساعدتها فعلاً |
Ailelerimizin yakınlığı yüzünden ona yardım etmeye çalışmanı anlıyorum bu güzel, anlayabiliyorum ama kendine dikkat et, her şeyi mahvetme. | Open Subtitles | أنا أتفهم أنك تحاول مساعدته بسبب عائلتنا و عائلته هذا لطيف و اتفهمه و لكن راقب نفسك لا تفسد أى شيء |
Sana yardım etmeye çalışyorum,ama önce neler hatırladığını bilmem lazım | Open Subtitles | انا احاول مساعدتك لكنى فى حاجة لان اعرف ما تتذكرينه |
- Sana yardım etmeye çalışıyordum B. Senin için halktan bir kurşun yedim. | Open Subtitles | ليس لديك الحق لفعل هذا كنت احاول مساعدتك بي وتحملت اشاعة جماعية علي |
Sana yardım etmeye çalışıyorum ama eğer gerçeği bilmezsem bunu yapamam. | Open Subtitles | أنا أحاول مساعدتك لكن لا يمكنني ذلك إن لم أعرف الحقيقة |
Biraz araba sürüp kolayca para kazanacaksın. Ben sadece dostuma yardım etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | انه مال يسير مقابل القليل من القيادة أنا فقط أحاول مساعدتك يا صاح |
Brooke'a söz verdiğim için dekorasyona yardım etmeye ona gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | الذي يجب أن أذهب للمساعدة بروك, بتزيين الحفلة لأني وعدتها بذلك. |
Bana Uyku Perisi demeni yardım etmeye geldiğimde adamların söyledi. | Open Subtitles | شعبك اخبروك ان تدعوني بالرجل المنوم عندما قدمت لهم للمساعدة |
Bunu bilemezdim, değil mi? yardım etmeye çalışıyorum salak karı. | Open Subtitles | لَمْ أَعْرفْ ذلك، كنت أحاول المساعدة فقط، أيتها البقرة الغبية. |
Bana yardım etmeye çalıştığını biliyorum ama beni burada tutamazsınız. | Open Subtitles | أعرف أنك تحاول مساعدتي لكن لا يجوز لك ابقائي هنا |
Sana yapmamanı söylediğim halde o çiftçilere yardım etmeye gittin, değil mi? | Open Subtitles | أنتَ عُدتَ لمساعدة أولـَئكَ الفلاّحين رغم أنـّي نهيتكَ عن ذلك، أليس كذلك؟ |
Bay Montague daha iyi bir yer için size yardım etmeye geldim. | Open Subtitles | أيها اللورد مونتيجو أنا هنا لمساعدتك ، كي تذهب إلى مكان أفضل |
Ona ihtiyacım var ama o yardım etmeye bile çalışmıyor. | Open Subtitles | وقد احتجت إلى مساعدتها. وهي لم تحاول حتى تقديم المساعدة |
Aaron uyum sağlamakta zorlanıyor. Yani, ona yardım etmeye çalıştım. | Open Subtitles | لديه صعوبه في التكيف أعني كنت أحاول مساعدته |
Fakat nereye kadar? Allah bize Kuran ile yardım etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | لكن المفارقة كبيرة ذلك أن الله يحاول مساعدتنا من خلال القرأن |
Sana yardım etmeye çalışıyoruz; ama bize karşı dürüst olmalısın. | Open Subtitles | نحن نحاول مساعدتكِ, ولكن نحتاجكِ أن تكوني صادقه تماما معنا |
Ama sonunda yerimde kalıp yardım etmeye karar verdim | TED | وعندما حدث هذا أخيراً بقيت و قررت أن أساعد. |
Japonlar bana yardım etmeye hazır tek milletti. | Open Subtitles | اليابان كان الشعب الوحيد المستعد لمساعدتي |
Prenses hazretleri! yardım etmeye çalışıyordum. | Open Subtitles | لماذا هذه العدوانية أنا فقط أحاول أن أساعدك |
Suyumuz üstünde kesinlikle yasal bir hakları yok ama onlara yardım etmeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | ليس لهم أي حق قانوني في مياهنا، لكنّنا نحاول مساعدتهم. |
Bakalım, bize yardım etmeye istekli olan orada birileri vardır belki. | Open Subtitles | دعنا نرى, لربما يوجد اشخاص هناك في الاعلى لديهم الاستعداد لمساعدتنا |