Neden oraya gitmenin bile hayatımızı riske atmak olduğu o yerleri korumalıyız? | TED | لِمَ نحتاج لإنقاذ أماكن يجب عليك أن تخاطر فيها بحياتك لوجودك هناك؟ |
Genelde hazır yemek satan yerleri pek seçmem. Oralardaki insanlar yağlı oluyorlar. | Open Subtitles | عادة لا أهجم على أماكن الطعام السريع عادة ما يكون الناس مشحمين |
- Süpürge sapi ve yerleri silmekle ilgili saka dahi istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أي نكت اليوم بخصوص عصا المكنسة و كنس الأرضية |
İnsanların bu yerleri korumakta katılabileceği bir sürü yeni ve ilginç yöntemler var. | TED | هناك كل أنواع الطرق الجديدة المثيرة لاهتمام الناس للمشاركة في حماية هذه الأماكن. |
Jack, kırmızı bölüm savaş başlıklarının yerleri ve aktivasyon kodlarını içeriyor. | Open Subtitles | إنه الجزء الأحمر الذي يحتوي على مواقع الرؤوس النووية وشفرات تشغيلها |
Duracağı yerleri bilirsem, soygunun ne zaman olacağını tahmin edebilirim. | Open Subtitles | إن علمتُ أماكن الاِلتقاط، بإمكاني تضييق اِحتملات مكان حدوث السّرقة. |
Diğer dört sözleşmeden görebileceğiniz gibi karşılaştırmalı iş yerleri ile karşılaştırmalı maaşlar... | Open Subtitles | كما ترين من العقود الأربعة الأخرى من أماكن عمل وأجور شبيهة بشركتكم |
Kutsal yerleri kirletip, saygısızlık eden vicdansızca öldüren bu adamlara nasıl güveneceğiz? | Open Subtitles | كيف نثق برجال مثلهم يقتلون بلا ضمير، مَن يدنسون ويلوثون أماكن مقدسة؟ |
Ticari ve karma kullanım alanlarını entegre etmeye başladık, böylece insanların merkezleri ve olmaları gereken yerleri olacaktı. | TED | ثم نبدأ بدمج المباني التجارية وذات الإستخدام المختلط بحيث يتوفر لجميع الناس مراكز و أماكن عامة. |
Fakat doğa için bu yerleri korumaya alma fikri işe yarıyor. | TED | لكن فكرة إنشاء أماكن بحرية من أجل الطبيعة فكرة فعالة. |
Wayward Dog Barı'nın üstündeki dairelerden birine taşınırım bedava içebilmek için yerleri süpürürüm. | Open Subtitles | سأنتقل لشقة فوق ملهى الكلب الشرس سأساعدهم بكنس الأرضية للحصول على الشراب مجاناً |
Yerinizde olsam çarşafları silkip, yerleri süpürürdüm. Akrep falan olabilir. | Open Subtitles | أنصحكما بتفريش المكان وكنس الأرضية تحسبًا للعقارب أو ما شابه. |
Hayatının geri kalanını seni dizlerinin üstünde yerleri silerken izlemek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أراكى طوال حياتك على ركبتيك تنظفين الأرضية |
Ve 6 penilik turda gezmiş olduğum yerleri tekrar gezmek beni eğlendirdi. | Open Subtitles | و كان مُسلياً ليّ زيارة نفس الأماكن التي زرتها في المرة السابقة |
Dengesiz trityumu güvenle saklayabilecekleri tüm yerleri talimatlara uyarak kontrol etmek için sirk suçluları adına bir arama bülteni çıkaracağım. | Open Subtitles | سأعلم الجميع بشأن هذه المستجدات حول مجرمي السيرك مع تعليمات للتحقق من كل الأماكن الممكنة أن يحفظوا فيها التريتيوم بأمان |
Jack, kırmızı bölüm savaş başlıklarının yerleri ve aktivasyon kodlarını içeriyor. | Open Subtitles | إنها القسم الأحمر، الذي يحتوي على مواقع الرؤس النووية وشفرات تفعيلها |
BJ: Araştırmamız yüzünden Afrika'daki... ...en vahşi yerleri araştırmak zorundaydık. | TED | بيفرلي : وعبر ابحاثنا كان يجب ان نتجول في اكثر الاماكن خطراً في افريقيا |
Maalesef mülkiyeti elinizde tutmanız için yerleri temizlemekten fazlasını yapmanız gerekiyor. | Open Subtitles | سيستغرق الأمر أكثر من مجرد تنظيف الأرضيات للاحتفاظ به، أخشى ذلك |
Bizi aldılar, çok güzel bir otele yerleştirdiler Deniz manzaralı. Tekne turuna çıkardılar ... güzel yerleri gösterdiler. | TED | واستقبلونا.. في فندق فخم وكنا ننظر إلى الخليج عندها أخذونا إلى المياه في قارب وأرونا كل تلك المناظر في الميناء |
Dış ve iç mekân konsepti alınarak, yoğun şehir yaşamıyla gezinti yerleri ve parklar entegre edildi. | TED | باعتبار مبدا الداخل والخارج تم ادراج اماكن التجوال و الحدائق مع العمران الكثيف. |
Yardım ettiğimiz bu insanların... ..gidecek başka hiçbir yerleri yok. | Open Subtitles | هؤلاء الناس الذين نساعدهم لم يكونوا ليجدوا مكاناً يؤيهم |
Artık burada değer yaratmak için yemeğin kalitesini arttırmanız gerekmez, kokudan kurtulup yerleri temizlemeniz gerekir. | TED | ان افضل شيئ يمكنك فعله لخلق قيمة هو عدم تحسين الطعام اكثر انه التخلص من الرائحة وتنظيف الارضية |
Ancak malesef şu an için Dünya Mirası kongresi ulusal yargı alanının dışında kalan yerleri koruma ihtiyacı duymuyor. | TED | ولكن لسوء الحظ لم تدرك هيئة التراث العالمي الحاجة لحماية مناطق وراء السيطرة القومية في الوقت الحاضر |
- Yine de olay yerleri, cesetler, kolay bir iş değil. | Open Subtitles | لا أعرف لو كان يجب أن تري مسارح الجرائم والجثث الميّتة. |
Çocukların akrabası ve gidecek bir yerleri olmadığı için komşuları Maddy onlara sahip çıktı. | Open Subtitles | فتى بلا مأوى أو قارب، جارته " مادي" قامت بتربيته. |
Ve yerleri temizleyip ailenin karnını doyurmaya devam edebilmen için teftiş sırasında her yerin pırıl pırıl göründüğünden emin olmanı tavsiye ederim. | Open Subtitles | وإذا أردت مواصلة تنظيف الأرضيه و تطعم عائلتك أقترح عليك بأن تفعل كل مالديك لكي تتأكد من أن هذا المكان يبدو رائع |
Turla büyükelçiliklerin etrafındaki kontrollü yerleri gezerken iletişimin gücünü ve önemini tartıştık. | TED | زارت الجولات الموجهة المناطق المحظورة المحيطة بالسفارات، وناقشنا إمكانيات الاتصال والنقاط الرئيسية. |