Bu yüzden içinde giysileri olan bu bavulu yolladı böylece taşımak zorunda kalmayacakmış. | Open Subtitles | لهذا السبب أرسلت معي حقيبة ملابسها، حتى لا تضطر الى حملها وهيّ قادمة. |
İki kere, gelecekteki ben, onları durdurması için birini yolladı. | Open Subtitles | وفي كلتا المرتين أرسلت من المستقبل أحدهم ليمنعهم من قتلي |
Patronum beni senin peşine yolladı çünkü tanıdık yüzün işleri hızlandıracağını düşünüyor. | Open Subtitles | رئيسي أرسلني خلفك لأنّه يظن أنّ وجها مألوفا سيساعد على تسريع الأشياء. |
2010'un sonbaharında, Guatemala'dan bir arkadaş Octavio'ya TEDTalk'a giden bir link yolladı. | TED | في خريف 2010 , صديق من جواتيمالا ارسل الى اوكتافيو رابط تيدتوك. |
Evet, şu kahrolasıca bilgisayar yolladı... ..boşuna zaman kaybı. | Open Subtitles | إذا سألتني فأنّ ذلك الحاسوب اللعين قد أرسلك في مهمة كاذبة أخرى |
Babam, size sağlık dileklerini yolladı ve bir hafta sonra düğünümüz için geleceğini söyledi. | Open Subtitles | والدى السلطان يرسل أمنياته بدوام صحتك ويريدنى أن أخبرك أنه سيصل خلال أسبوع لحضور الزفاف |
Aslında beni bir iş görüşmesine yolladı, gittim ve işe girdim. | Open Subtitles | في الحقيقة، هي أرسلتني إلى مكانٍ عمل، وحصلت على وظيفتي هناك |
Diğer kent devletiler bir kaç veya tek gemi yolladı. | Open Subtitles | بقيّة الولايات أرسلت ما بين بضعة سفن إلى سفينة واحدة. |
Daha sonra Joanna bana bir parça sinir bozucu bir e-posta yolladı. | TED | وبعد ذلك، أرسلت لي جُوانا رسالة إلكترونية مُزعجة إلى حدٍ ما. |
Ama İtalyan yetkililer beni buraya yolladı. | Open Subtitles | ولكنني حينها أرسلت إلى هنا من قبل السلطات الإيطالية |
Ev sahibiniz duvardaki kaçağa bakmam için beni yolladı. | Open Subtitles | المالك أرسلني للتحقق من وجود تسريب مياه في الجدران |
Selam, babam gelemedi, ve yerine beni yolladı. | Open Subtitles | مرحبا . والدي لم يستطع الحضور, لذلك أرسلني بدلا عنه. |
Niki sana bir ton kadar çay yolladı. Şaka tabii, ama bir kaç kilo gelir. | Open Subtitles | ونيكى ارسل اليك ما يقرب من طن من الشاى حسنا , حوالى رطلين |
Tanrı, yanına ip cambazı yolladı, oynayın diye, ha? | Open Subtitles | لقد ارسل لك الله بهلواني السيرك لتلعبي معه , هاه؟ |
Ford seni New Mexico'ya yolladı sanıyordum. | Open Subtitles | ماذا تفعل هنا ؟ خلت الجنرال فورد أرسلك إلى نيو مكسيكو |
Saygılarını yolladı ve tekrar görüşüp satranç oynamayı umduğunu söyledi. | Open Subtitles | إنه يرسل اليك تحياته ويأمل في لعب الشطرنج معك مرة أخرى |
- Hemşire buraya yolladı, efendim. İngilizce dersindeydim ve başım ağrıdı. | Open Subtitles | لقد أرسلتني الممرضة يا سيدي أصبت بصداع أثناء حصة اللغة الانجليزية |
Sana onca hediye yolladı ve sen onu aramadın mı? | Open Subtitles | هي ارسلت لك كل هذه الهدايا وانت لم تتصل ؟ |
Belediye başkanına hitap edilmiş. Laboratuvar içindeki bu mektupla beraber bize yolladı. | Open Subtitles | كان معنون إلى العمدة وقد أرسله المعمل إلينا، ومرفق معه خطاباً بالداخل |
Ona bu akşam götürmem gerekiyordu. Bana bir adres yolladı. | Open Subtitles | يفترض أن أخذها له الليلة، لقد بعث لي رسالة بالعنوان |
Sue Ellen Hindistan'daki düğününün davetiyesini sadece 1 hafta önce yolladı. | Open Subtitles | سو إلين ترسل إليّ دعوة قبل أسبوع من زفافها في الهند. |
Yanlarında bir dolu cam olan on adam yolladı ama onlar değerli camları göle atacak kadar aptaldılar. | Open Subtitles | لقد أرسل عشرة رجال بالزجاج. لكنهم ليسوا أغبياء ليقذفوا شيئاً ثميناً كهذا في البحيرة. |
Bunu biliyorum çünkü balıkçılık araştırması yapan bir arkadaşım var orada o bana okyanustaki gemilerden raporlar yolladı. | TED | أعرف ذلك عن طريق أصدقائي الذين يعملون في مسامك سفن الأبحاث والذين أرسلوا لي تقارير من السفن في وسط المحيط. |
Yargıç onu akıl hastanesine yolladı 2 yıl boyunca hiç konuşmadı | Open Subtitles | القاضي أرسلها إلى طبيب نفساني انها لم تتكلم لمدة سنوات |
Senin kabul etmeni bekliyor. Bu yüzden de adamlarını yolladı. | Open Subtitles | إنه في إنتظار موافقتكِ و لهذا قام بإرسال رجاله إليكِ |
Bu yüzden Allah, aşkını gösterebilsin diye ablanız Sana'yı bana yolladı. | Open Subtitles | لِهذا ، أرسلَ الله أختكَ سنا لي لكي تمطرْ حبَّها عليّ |