Bunun için biraz geç olabilir ama olanlar için özür dilerim. | Open Subtitles | . ربما يكون هذا متأخراً ولكن أنا آسفٌ لما حدث حينها |
Gerçekten özür dilerim ama senin aşklarını takip etmek çok zor. | Open Subtitles | أنا آسفٌ جداً، ولكنه من الصعب مُجاراتك فى رومانسيتك. |
Rahip Mukada, gördükleriniz için özür dilerim. | Open Subtitles | انظُر، أيها الأب موكادا أنا آسفٌ بشأنِ ما رأَيتْ |
Kusura bakmayın ama hayatlarını düşünmem gereken 120 kişi daha var. | Open Subtitles | أنا آسفٌ و لكن لدي حيوات 120 آخرين لأخذها بنظر الإعتبار |
Yine de siz ve CNRI'daki meslektaşlarınız, kapılarınızı tekrar açmayacak olduğunuzu duyduğuma üzüldüm. | Open Subtitles | مع ذلك، أنا آسفٌ لأنّكِ وزملائك في البحوث الوطنية لن تفتحوا أبوابكم مجدّدًا. |
Pardon çocuklar. Şehir dışından geliyoruz. | Open Subtitles | آسفٌ لمضايقتكم يا رفاق, ولكنَّنا من خارجَ البلدة |
Affedersin ama ne yapabileceğini sandığını anlamadım. | Open Subtitles | أنا آسفٌ.. أنا لستُ متأكداً مما تظنينني قادرٌ على فعله |
Parktaki ortağına, onun üstüne gittiğim için üzgün olduğumu söyle. | Open Subtitles | أخبِر صديقك في الحديقة أنّي آسفٌ على مُضايقتي له هكذا. |
özür dilerim Riki, ben izlemeye gelemeyeceğim. | Open Subtitles | أنا آسفٌ لأنني لا أستطيع المجيء لتشجيعك يا ريكي إنها رحلة عمل. |
Teşekkür ederim, tatlım. Rahatsız ettiğim için özür dilerim. | Open Subtitles | تعلمين, إنّه يؤثّر فيكِ.. آسفٌ لمقاطعتكما. |
Haber vermeden ortadan kaybolduğum için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا آسفٌ لاختفائي عنكِ بالطّريقة الّتي قمتُ بها |
özür dilemene gerek yok. | Open Subtitles | آسفٌ فعلاً على ما بدر مني خلال هذا الصباح |
Seni de bu işe bulaştırdığım için özür dilerim. - Bunu kendi başıma halletmeliyim. | Open Subtitles | آسفٌ لجركِ إلى هذا الأمر كان عليَّ فعله وحيداً |
özür dilerim, kim bilir hakkımda ne düşünüyorsundur ama onunla evlenemezsin. | Open Subtitles | أنا آسفٌ جداً و أنا أتصور ما الذي تفكرينهُ عني، لكنكِ لن تتزوجي هذا الرجل |
Baba, Kusura bakma. Arkanı döneceğini hiç düşünemedim. Yani ne de olsa, "Dikkat" dedim. | Open Subtitles | آسفٌ يا أبي، لم أعتقد أنّك ستلتفت فلقد قلت لك انتبه |
Adanın okyanusun dibini boylamış olacağı kısmını atladığım için Kusura bakma. | Open Subtitles | آسفٌ لإغفالي ذكر الجزء أنّي سأترك الجزيرة في قعر المحيط |
- Kusura bakma, geri dönemedim. | Open Subtitles | آسفٌ لعدم ردّي عليك لقد . كنتُ حقيقتاً مشغول |
İster inan ister inanma ama olanlara gerçekten üzüldüm. | Open Subtitles | صدّقي أو لا تصدّقي أنا آسفٌ حقاً لما قد وقع |
Al bakalım. Adam suratına tükürdüğü için senin adına çok üzüldüm. | Open Subtitles | إليكِ، آسفٌ بشأن الرجل الذي بصق على وجهك |
Pardon bir gümbürtü duydum sanki. | Open Subtitles | آسفٌ يا رجل ظننت أنني سمعت صوتاً |
Saygısızlık etmek istememiştim. Affedersin, anne. | Open Subtitles | لم أقصد تقليلَ احترامك آسفٌ يا أمّي |
Evet. Eğer görürsen kaybı için üzgün olduğumu söyle. | Open Subtitles | لو رأيتَها أخبرها أني آسفٌ على خسارتِها زوجَها |
Lütfen ona söyleme. Lütfen. Ne yaptığımı bilmiyorum ama çok üzgünüm. | Open Subtitles | أرجوكَ لا تُخبرها، أرجوك لا أعرف مالذي اقترفته، لكنني آسفٌ جداً |
Araban için üzgünüm. Ama bana bir işe yaramaz deme. | Open Subtitles | . أنا آسفٌ بخصوص سيارتك . لكن لا تنعتني بعديم القيمة |