"أتضح" - Translation from Arabic to Turkish

    • Anlaşılan
        
    • çıktı
        
    • Görünüşe
        
    • aslında
        
    • Meğerse
        
    • Görünen
        
    • meğer
        
    • anlaşıldı
        
    • o ki
        
    Anlaşılan, bir hayaliniz gerçekleşince öbür hayallerinizi daha da ciddiye almaya başlıyorsunuz. Open Subtitles لقد تزوجته و أتضح أنها واحدة من أحلامك أصبحت حقيقة بدأت تتعامل مع الأخرين بأكثر جدية
    Ama Anlaşılan iki tane "Doğru Yolu Gösterme" çadırı varmış. Open Subtitles لكن كما أتضح, أن المعرض لديه خيمتان لنفس البرنامج
    Bunu söyleyeceğimi asla düşünmezdim ama Chuck Bass'ın masum olduğu ortaya çıktı. Open Subtitles لم أعتقد أني سأقول هذا يوم لكن أتضح ان تشاك باس بريء
    Görünüşe göre, her şeye rağmen işleri yoluna koyabiliyorum. Nasıl? Open Subtitles أتضح بأني أستطيع معالجة الأمر بعد كل هذا
    aslında beni salak olduğum için sevmiyorlarmış. Open Subtitles حسناً, أنت تعرف, لقد أتضح أنهم لا يريدوني بجوارهم لانني كنت غبي.
    Dostumuz moleküler biyolojistimizin tek sıra dışı yanı bu değilmiş Meğerse. Open Subtitles أتضح بأن ذلك ليس الشئ الوحيد الإستثنائي عن صديقتنا متخصصة الأحياء
    Görünen o ki... Open Subtitles ومنذ 3 أشهر عرفت شيئاً لذلك أعني أتضح أنها
    Her gün elmalı turta yenilen eve doktor giriyormuş meğer. Open Subtitles أتضح أن فطيرة تفاح يومياً لا تُبقيكَ بعيداً عن الطبيب.
    Dünyaca ünlü piyanist ve Amerikan hazinesi? Anlaşılan 200.000 platin puanına evinize gelip Vicky için yazdığım şarkıyı seranat yapabiliyormuş. Open Subtitles عازف البيانو المشهور عالميا و كنز أمريكا أتضح ، لـ 200 ألف من النقاط البلاتينية سيأتي الي منزلك و يعزف لك
    Ama Anlaşılan o ki, duvarı inşa etmeye zaten paramız yetmiyormuş. Open Subtitles لكن أتضح أننا لا نستطيع تحمل تكلفة بناء الجدار
    Anlaşılan babamın bana bıraktığı tek şey sorundan başka bir işe yaramıyor. Open Subtitles أعتقد بإن الشيء الوحيد الذي تركه أبي لي أتضح بإنه لا شيء سوى متاعب
    Anlaşılan o ki, dünyanın sonu olduğuna inandığımız şey bu değildi. Open Subtitles "أتضح ما كنا نظنه حيال نهاية العالم ـ لم يكن كذلك".
    ve cömert, gerçekten iç rahatlatıcıydı. Çünkü tamamen çok içtendi ve sonra ortaya çıktı ki içtenlik, tam da ihtiyacımız olanmış. TED و كريماً، ومريحاً جدا لأنه كان صادقا معي، وذلك الصدق أتضح أنه هو ما كنا نحتاجه.
    Hiç karşılaşmadığım ama bazı dekor anlaşmaları sayesinde arkadaş olduğum o siteden birinin, eskiden yerel bir dökümhane müdürü olduğu ortaya çıktı. TED وقد أتضح أن أحد الأشخاص هناك، صديق لي لم ألتقي به قط، لكنه أصبح صديقي عبر بعض صفقات الدعامات، كان مديراً لورشة محلية.
    "Dürüstlük abidesi" Phil Green'in... bir ortağı olduğu ortaya çıktı. Open Subtitles لقد أتيت إلي أتذكر؟ أتضح أن فليب جرين كان له شريك,و لا أحد
    Görünüşe göre şüpheliyi gören baş tanığımızın uyuşturucu bağlılığı geçmişi yüzünden güvenilirlik sorunu var. Open Subtitles أتضح أنّ شاهدنا ، الّذي رآى المُشتبه الأوّليّ. لديه سابقة للإفراط بالمُخدرات، ممّا يشكك بمصداقيته.
    Görünüşe göre bunu ödeyemem. Open Subtitles حسنا, كما أتضح لي اننيلنأكونقادراًعلىدفعهذا..
    Sonra da duş almamakta direndi. Görünüşe göre sıcak sudan korkuyor. Open Subtitles ورفضت أن تستحم، أتضح أنها تخشى المياه الساخنة
    O da komik bir hikaye aslında. Open Subtitles لكن بالواقع ويالها من قصة مضحكة أتضح أن الشخص لم يأخذ كل أموالنا
    aslında, bir keresinde onu masa altında sarhoş ettiğimi sanmıştım masa ters döndü ve ortaya bir kadınla çıktı. Open Subtitles في الحقيقة ، مرة واحدة اعتقدت اني جعلته يشرب تحت الطاولة أتضح أنه كان لديه إمرأة تحت هناك
    - Benim de yoktu. Meğerse adamlar bizden adeta haraç kesiyorlarmış. Open Subtitles ولا أنا أيضاً، ولكن أتضح أنها تقصم الظهر
    Biliyorum, yapacaktım da ama hamile kalamıyormuşum Meğerse. Open Subtitles أعرف, و أنا أردت لكن أتضح أنني لا استطيع الأنجاب
    İlişkimiz ve gidişat konusunda aynı sayfadayız sanıyordum ama Görünen o ki yanılmışım. Open Subtitles أعتقدتُ حقاً أنك علي نفس الصفحة حول علاقاتنا و أين تذهب العلاقة ، لكن أتضح أنِ كنتُ خاطئة
    Set ziyaretini her kim kazandıysa ben değilmişim meğer. Open Subtitles أتضح أنه مهما كان الشخص الذي فاز بزيارة موقع التصوير فلن يجدني هناك لقد تم تسريحي
    anlaşıldı ki, erkenden kalkıp akşamdan kalma başağrısı yüzünden ağrı kesici almış. Open Subtitles كما أتضح, أنها استيقت مبكراً وأخذت مسكناً بسبب صداع متعلق بشرب الكحوليات

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more