| Biraz daha ileri gidelim. Bu makaleyi okuyanlardan adamlardan biri Doug Engelbart’tı. Ve kendisi Birleşik Devlerler Hava Kuvvetleri memuruydu. | TED | و مرورا إلى الأمام، أحد الأشخاص الذين قرأوا هذا المقال كان يدعى دوغ إنغيلبارت، وكان ضابطا في سلاح الجو الأمريكي. |
| Mimarlığın en zorlu yanlarından biri bir şey inşa ederken yıkımı düşünmememiz. | TED | أحد تحديات الهندسة المعمارية تكون دائمًا أننا عندما نبني، لا نفكر بالإزالة. |
| Ve inanılmaz heyecanlı olduğumuz son teknoloji alanlardan biri kök hücre terapisi. | TED | أحد المجالات المعاصرة التي تثير اهتمامنا بشكل كبير هو علاج الخلايا الجذعية |
| Sen de iyi biliyorsun ki; sizin yerinizi kimseye söyleyemem. | Open Subtitles | إنكِ تعرفين جيداً إنني لا أفكر إطلاقاً بتعريفكِ بأي أحد |
| Bence kimseyi aramamalısınız. Hiç değilse o pabuç kadar cikletten kurtulana kadar | Open Subtitles | يجب أن لا تتصل بأي أحد ليس قبل إخراج العلكة من رأسك |
| Sanal gerçeklikte yakın çekim demek birine yakın çekim demek. | TED | الإقتراب في الواقع الإفتراضي يعني إقترابك الفعلي من أحد ما. |
| Şimdi daha da ilginç bir resimle karşılaşacaksınız, çünkü şimdi şempanzelarden biri beslendi. | TED | والآن سترون صورة أكثر إثارة للاهتمام، لأنه أحد هذين الشمبانزيين قد تم إطعامه. |
| Bu aslında bizim karikatürstlerden biri olan Matt Diffee tarafından oluşturuldu. | TED | لقد تم جمعها بفي الواقع من قبل مات ديفين، أحد رسامينا. |
| Sigaranın oksijen yoksunluğu ve nefes darlığına yol açmasının sebeplerinden biri budur. | TED | وهذا أحد الأسباب التي تجعل التدخين يؤدي إلى نقص الأكسجين وضيق التنفس. |
| Yani, belki kurtuluşunuz bana söyleyeceğiniz üç şeyden biri değildi. | TED | ربما الناجي لم يكن أحد الأشياء الثلاثة التي تقولها لي |
| Seyahatlerimde gördüğüm en inanılmaz şeylerden biri böyle yeni bir türün ortaya çıkışıydı. | TED | أحد الأشياء المدهشة التي أكتشفتها في رحلاتي هو وجود هذه الأنواع في النشوء. |
| En eski anılarımdan biri akrabalarımdan birini uyandırmaya çalışmak ve bunu başaramamaktı. | TED | إحدى ذكرياتي القديمة هي محاولتي إيقاظ أحد أقربائي ولكني لم أستطع ذلك. |
| Bazen binanın ilk katında bulunurken, size biri camı açıp çay ikram ediyor. | TED | أحيانًا تكون في الطابق الأول من البناية، فيفتح أحد النافذة ليقدم لك الشاي. |
| Eğer siz bir kurbansanız ya da tanıdığınız biri, şunu bilin: Güçlenmek için kendine bakmak ve kendini sevmek zorundasın. | TED | إذا كنت ضحية أو تعرف أحد الضحايا فاعلم هذا حتى تمتلك القوة لابد أن تعتني بنفسك لابد أن تحب نفسك |
| Hiç kimseye bir faydam dokunmadan, bir köşede uzanmaktan sıkıldım. | Open Subtitles | لقد تعبت من كوني ممدداً و بلا فائدة لأي أحد |
| Azıcık bir yağmura bu kadar tepki veren başka kimseyi görmedim. | Open Subtitles | لم أرَ أي أحد يثار بشدة بسبب أمطار قليلة ومياة قليلة |
| Başka kimsesi olmadığı ve birine mektup yazmak zorunda olduğu için bana yazmıştı. | Open Subtitles | كتب لي لأنه ليس لديه أحد آخر و كان عليه أن يكتب لأحد |
| kimsenin bizi dinlemediği hissinin teknolojiyle aramızdaki ilişkide çok önemli bir rolü var. | TED | ذلك الإحساس أن لا أحد يستمع لي مهم جدا في علاقاتنا مع التكنولوجيا. |
| Bu bir akrabanın ölümü gibidir, yada bir hortum, kasırga veya bir deprem. | TED | انها مثل وفاة أحد الأقارب ، أو دوّامة، أو إعصار ، أو زلزال. |
| Öyleyse, daha evvel gönderilen mesaj neydi birileri gerçekten maddenin içine mi giriyor? | TED | وبالتالي, ما هي الرسالة المرسلة قبل أن أن يغوص أحد في أعماق المادة؟ |
| Bizim bir grup olarak başka biriyle eşit hakları hak etmediğimizi nasıl söyleyebiliyorlardı? | TED | كيف يستطيعون أن يقولوا أننا كمجموعة لا نستحق حقوقا متساوية كأي أحد آخر؟ |
| bir ara, ateşli konuşmalarımızın birinde, babam, Stonewall isyanından bahsetmişti. | TED | يوماً ما وفي أحد حواراتنا الحادة، ذكر أبي اضطرابات ستونوول. |
| Bu da sizi değişik bir kariyer yapmaya zorlayabilir, ama aslında büyük de bir avantajı vardır: iş rekabeti yok. | TED | ربما هذا .. صادم قليلاً .. اقصد هذا التخصص ولكن في الحقيقة انه تخصص مميز اذ لا أحد ينافسك به |
| Kontrolü yeniden ele almak istediklerini söylediler, ki bu seçim çalışmalarında sloganlarından biriydi. | TED | قالو إنهم يريدون استعادة السيطرة مرة أخرى، وكان ذلك أحد الشعارات في الحملة. |
| Sizi oraya kaparlar, ve orada öylece karanlıkta kalırsınız. kimseyle konuşamazsınız. | Open Subtitles | .سيغلقون عليكِ وستظلّ هناك في السكون المطبق .لا أحد يكلمك أبداً |
| Hiç kimse işini kaybetmedi ve herkes çalıştığı işin karşılığını aldı. | TED | لم يفقد أحد وظيفته، وتمت مكافأة الجميع على العمل الذي أنجزوه. |
| empati veya bağlantı kurmaya kapasitesi olmayanlardır. kimse bu konuda konuşmak istemez, | TED | ليس لهم مقدرة للتعاطف الإنسانى أو التواصل. لا أحد يريد التحدث عنه، |
| Tarih boyunca 1950 yılı kimsenin pek de umrunda olmadı. | TED | للغالبية العظمى من التاريخ، لم يهتم أحد في حدود 1950. |