"أخشى" - Translation from Arabic to Turkish

• Maalesef
• yazık
• korktum
• Üzgünüm
• korkmuyorum
• Sanırım
• korkmam
• - Korkarım
• endişeleniyorum
• korkmuştum
• korktuğum
• endişe
• korkuyordum
• Korkarım o
• korkuyorum

Ama Maalesef seninle orada buluşacak Sanırım. Şu an toplantıda.
لكنني أخشى أنهُ سيقابلكَ هناك لأنه في وسط إجتماع الآن

Dün geceki davranışımdan ötürü özür dilerim. Maalesef içkiyi fazla kaçırdım.
آسِف بشأن تصرّفي ليلة أمس أخشى بأن كان لديّ الكثير لأشربه

- Ne yazık ki hanımefendi size bu konuda yardım edemem.
سيدتي , في هذا الأمر , أخشى أنني لا أستطيع مساعدتكِ

Hep, tiyatrodan, açlıktan ağzı kokan bir aktörü falan bulmasından korktum.
أنا كنت دائماً أخشى أن تختار أحد الممثلين الفقراء في المسرح

Önümüzdeki birkaç haftayı sağ atlatabileceği konusunda size ümit veremediğim için Üzgünüm.
أخشى ألا أستطيع منحكم الكثير من الأمل بأن تعيش خلال الأسابيع القادمة

Ölüler vadisine doğru yürürken kötülükten korkmuyorum onun iradesi benimle.
وبحقّه سأجتاز الموت ولا أخشى الشّر، من أجل من معي.

Maalesef polis araştırması bu binada oldukça sık rastlanılan bir şey.
أخشى أن وجود الشرطة هنا هو أمرٌ لافت في هذه البناية

Maalesef hastanede bu yarım damacana ısırgan şarabından başka hiç bir şey kalmadı.
أخشى أنّه لم يعد هناك شئ تُرك بالمستشفى عدا نبيذ القراص المُضر ذاك

Maalesef öğle yemeğini kaçırdınız ancak yukarıya yardım için tam vaktinde geldiniz.
أخشى أنك فوتت الغداء ولكنك عدت في الوقت المناسب للمساعدة في الأعلى

Maalesef o sahte iyilik ışığı burada bu duvarların içinde.
أخشى أن ذلك الضياء الزائف جاثم هنا داخل هذه الجدران.

Maalesef bugünkü uçuşta yer kalmamış, o yüzden bir sonrakine yer ayırttım.
أخشى أنه لا يوجد مقاعد في رحلة الليلة ولهذا حجزت الأسبوع المقبل

Ama yıl sonu olduğu için ne yazık ki oda arkadaşın olmayacak.
ولكن أخشى بما أننا في نهاية العام، فليس لدينا زميلة سكن لكِ

Çok naziksin fakat ne yazık ki başka planlarım var.
هذا لطف بليغ منك، لكنّي أخشى أنّ لديّ خططًا أخرى.

Ama ben, hayatımın büyük bir kısmında, ben kendimden korktum.
ولكن بالنسبة لي، في جزء كبير من حياتي، كنت أخشى نفسي.

Kendi doğruluğumdan, dürüstlüğümden, kendi kırılganlığımdan korktum ve bu korku kendimi köşeye sıkışmış hissetmeme neden oldu. Öyle bir köşe ki, benim her bir gün düşündüğüm sadece tek bir çıkış yoluna sahip.
أخشى حقيقتي، أخشى صراحتي، أخشى ضعفي. وهدا الخوف جعلني أحس كأنني وضعت نفسي في عزلة، كأنني وضعت نفسي زاوية وكانت هناك فقط طريقة واحدة للخروج منها، وفكرت في ذلك بتلك الطريقة كل يوم.

Shining taklidinden korkmuyorum. Ama özellikle de geceleri duymasam iyi olur.
أنا لا أخشى إنطباعك الحاد ولكن لا أريد سماعه خصوصاً بالليل

Hızlı öğrenirim ve hiçbir şeyden korkmam. Ölümden bile korkmam.
أنا أتعلم بسرعة و لا أخشى شيئاً لا أخشى الموت

- Korkarım bunu yapacak, personel ve işlemimiz yok, Doktor.
أخشى أنه ليس لدينا الأشخاص القادرين على تنفيذ عملية كهذه

Joaquin dağa gittiğinde, diğer gözü için endişeleniyorum.
عندما يذهب خواكين إلى الجبال أخشى على عينه الأخرى

Yağmura yakalanacağız diye korkmuştum, fakat hava iyi olacak gibi.
كنت أخشى أنه لربما لدينا مطر لكن, يبدو أن كل شيء على ما يرام

korktuğum şey, arkadaşın olmaktan korkuyorum, çünkü hep daha fazlasını isteyeceğim.
الحقيقة أنني أخشى أن أكون صديقك لأنني سأريد منكِ المزيد دائماً

Yapılması gerekeni yapacak kadar soğukkanlı olmadığı için endişe ediyorum.
أخشى ألا يملك رباطة الجأش لفعل ما يجب القيام بفعله

Bir türlü anlam veremiyordum ve açıkçası, incelemekten de korkuyordum.
لم أكن أفهمهما، وبصراحة، كنت أخشى النظر في أمرهما للغاية.

Korkarım o parayı geri istiyoruz. - Ama bende değil ki.
أخشى أننا نريد إستعادتها ولكنها ليست لدى

Bu değişikliklerin uzun sürmeyeceğinden korkuyorum Amerikan askerleri çekildikten sonra.
أخشى أن هذه التغييرات لن تستمر بعد انسحاب القوات الأمريكية