Kim bulursa, ben gelene kadar tutsun, onu ben parçalamak istiyorum. | Open Subtitles | إن وجده أحدكم .. إمسكوا به حتى أصل .لكي أقتله بنفسي |
Hayır, sana söyledim. Sorun para değil. ben önemli biri olmak istiyorum. | Open Subtitles | كلّا، لقد أخبرتك، الأمر لا يتعلق بالمال أريد أن أصل لشيء ما. |
Ya yarina kadar Oraya gidecektim ya da 25 milyon dolari kaybedecektim. | Open Subtitles | كان يجب أن أصل في اليوم التالي أو أخسر 20 مليون دولار |
Rus kökenli bir kadın olarak, neredeyse hayatı boyunca orada yaşamış olmasına rağmen, her zaman biraz yabancı hissetti. | TED | كانت دائمًا تشعر بأنها دخيلة على المجتمع، بالرغم من أنها قد عاشت هناك معظم حياتها، امرأة من أصل روسي. |
Lütfen söyler misiniz bir telefona nasıl ulaşabilirim? | Open Subtitles | أتسمح من فضلك أن تخبرنى كيف أصل إلى هاتف؟ |
Hayır aşkı ilgilendiren mesele. Kız arkadaşıma ulaşmam lazım. | Open Subtitles | لا، إنه أمر يتعلق بالحب أنا أحتاج أن أصل لصديقتى في أسرع وقت |
Zirveye ulaşmak için oturmadan durmadan... Yurtsever bir polis gibi kendimi tamamiyle bu işe adadım. | TED | لا جلوس أو توقف، حتى أصل الى القمة أنا مكرس نفسي بشدة مثل الشرطي الوطني. |
Ahlak kökenini anlamak, onu bir köşeye atmak anlamına gelmez. | Open Subtitles | كي نفهم أصل المبادئ الأخلاقيّة لا يعني بالضرورة وضعها جانباً. |
Hey, eve vardığımda bizimkilere bu yolculuktan bahsedeceğim. | Open Subtitles | إرتقبوا حتى أصل لمنزلى و أخبرهم عن هذه الرحلة |
Evime geldim! Eve bu kadar çabuk gelmeme hep çok şaşırıyorum. | Open Subtitles | لقد وصلت البيت ، دائماً ما أندهش عندما أصل البيت سريعاً |
Size ulaşmaya çalıştım, ama telefonu açan olmadı. | Open Subtitles | حاولت أن أصل إليك ولكننى لم أتلق رداً منك |
Seni görmeye geliyorum. ben gelene kadar hiçbir şey yapma. | Open Subtitles | أنا في طريقي إليك الآن لا تفعل شيئا حتى أصل |
Adamım sana söyledim ben gelene kadar parayı ortaya koymayacaksın. | Open Subtitles | اسمع يا رجل أخبرتك، لا تضع مالك حتى أصل إليك |
Ya yarina kadar Oraya gidecektim ya da 25 milyon dolari kaybedecektim. | Open Subtitles | كان يجب أن أصل في اليوم التالي أو أخسر 20 مليون دولار |
Slovenya asilli o kadar yerin içinde isviçre'de dogmus bir striptizci. | Open Subtitles | متعرية من أصل سلوفيني ولدت في سويسرا من كل بلدان العالم |
DNA profiline bakarsak; aradığımız kişi beyaz tenli, Kuzey Avrupa kökenli bir erkek. | Open Subtitles | يدلّ تحليل الحمض النوويّ أنّ مشتبهنا ذكر أبيض يتحدّر من أصل شمال أوروبيّ |
Bu çocuklara, onların rüyaları yoluyla ulaşabilirim. | Open Subtitles | أنا يمكن أن أصل لهؤلاء الأطفال من خلال أحلامهم |
Gençken, umutsuzdum kesinlik isteğim vardı, yol bitmiş gibiydi ama Oraya ulaşmam gerekiyordu. | Open Subtitles | عندما كنت أصغر سنا, كان هناك يأس, رغبة باليقين كأنما كان هناك نهاية للمسار, و كان علي أن أصل هناك |
Ve Tom'a ulaşmak bazen... öyle güç ki. | Open Subtitles | وتوم يبدو أنه صعب أصل أفهمه في اوقات كثيره |
Çok iyi gidiyor. Köleliğin kökenini işliyoruz. İlk makalemi yarın teslim edeceğim. | Open Subtitles | جيدة حقاً، كنا نتحدث عن أصل العبودية سوف أسلم أول أبحاثي غداً |
Uykusu bölünür ve ben vardığımda bir daha uyandırmış olurum. | Open Subtitles | ستوقظها البرقية، و عندما أصل سأوقظها مرة ثانية. |
Yarın gelecektim ama bir gün erken geldim çünkü.. | Open Subtitles | كان يفترض أن أصل غدا، ولكني أتيت أبكر بيوم.. |
İki gün önce ona ulaşmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | كنت أحاول أن أصل اليه منذ يومين كان ذلك عيد ميلاده |
- Ona,Dallas'a varınca arayacağımı söyle. - Dallas mı? | Open Subtitles | أخبريه أنني سأتصل به عندما أصل إلى دالاس دالاس؟ |
Yaklaşık 13 milyar yıl önce bir "Büyük Patlama" oldu, hakkında az çok birşeyler duymuşsunuzdur, bilirsiniz, evrenin kaynağı. | TED | بطريقة ما، منذ 13 بليون سنة حصل الإنفجار الكبير، و أعتقد أنكم سمعت القليل عنه، و بأنه أصل الكون |