"أصل" - Translation from Arabic to Turkish

    • gelene
        
    • ben
        
    • Oraya
        
    • kadar
        
    • kökenli
        
    • ulaşabilirim
        
    • ulaşmam
        
    • ulaşmak
        
    • kökenini
        
    • vardığımda
        
    • geldim
        
    • ulaşmaya
        
    • varınca
        
    • orada
        
    • kaynağı
        
    Kim bulursa, ben gelene kadar tutsun, onu ben parçalamak istiyorum. Open Subtitles إن وجده أحدكم .. إمسكوا به حتى أصل .لكي أقتله بنفسي
    Hayır, sana söyledim. Sorun para değil. ben önemli biri olmak istiyorum. Open Subtitles كلّا، لقد أخبرتك، الأمر لا يتعلق بالمال أريد أن أصل لشيء ما.
    Ya yarina kadar Oraya gidecektim ya da 25 milyon dolari kaybedecektim. Open Subtitles كان يجب أن أصل في اليوم التالي أو أخسر 20 مليون دولار
    Rus kökenli bir kadın olarak, neredeyse hayatı boyunca orada yaşamış olmasına rağmen, her zaman biraz yabancı hissetti. TED كانت دائمًا تشعر بأنها دخيلة على المجتمع، بالرغم من أنها قد عاشت هناك معظم حياتها، امرأة من أصل روسي.
    Lütfen söyler misiniz bir telefona nasıl ulaşabilirim? Open Subtitles أتسمح من فضلك أن تخبرنى كيف أصل إلى هاتف؟
    Hayır aşkı ilgilendiren mesele. Kız arkadaşıma ulaşmam lazım. Open Subtitles لا، إنه أمر يتعلق بالحب أنا أحتاج أن أصل لصديقتى في أسرع وقت
    Zirveye ulaşmak için oturmadan durmadan... Yurtsever bir polis gibi kendimi tamamiyle bu işe adadım. TED لا جلوس أو توقف، حتى أصل الى القمة أنا مكرس نفسي بشدة مثل الشرطي الوطني.
    Ahlak kökenini anlamak, onu bir köşeye atmak anlamına gelmez. Open Subtitles كي نفهم أصل المبادئ الأخلاقيّة لا يعني بالضرورة وضعها جانباً.
    Hey, eve vardığımda bizimkilere bu yolculuktan bahsedeceğim. Open Subtitles إرتقبوا حتى أصل لمنزلى و أخبرهم عن هذه الرحلة
    Evime geldim! Eve bu kadar çabuk gelmeme hep çok şaşırıyorum. Open Subtitles لقد وصلت البيت ، دائماً ما أندهش عندما أصل البيت سريعاً
    Size ulaşmaya çalıştım, ama telefonu açan olmadı. Open Subtitles حاولت أن أصل إليك ولكننى لم أتلق رداً منك
    Seni görmeye geliyorum. ben gelene kadar hiçbir şey yapma. Open Subtitles أنا في طريقي إليك الآن لا تفعل شيئا حتى أصل
    Adamım sana söyledim ben gelene kadar parayı ortaya koymayacaksın. Open Subtitles اسمع يا رجل أخبرتك، لا تضع مالك حتى أصل إليك
    Ya yarina kadar Oraya gidecektim ya da 25 milyon dolari kaybedecektim. Open Subtitles كان يجب أن أصل في اليوم التالي أو أخسر 20 مليون دولار
    Slovenya asilli o kadar yerin içinde isviçre'de dogmus bir striptizci. Open Subtitles متعرية من أصل سلوفيني ولدت في سويسرا من كل بلدان العالم
    DNA profiline bakarsak; aradığımız kişi beyaz tenli, Kuzey Avrupa kökenli bir erkek. Open Subtitles يدلّ تحليل الحمض النوويّ أنّ مشتبهنا ذكر أبيض يتحدّر من أصل شمال أوروبيّ
    Bu çocuklara, onların rüyaları yoluyla ulaşabilirim. Open Subtitles أنا يمكن أن أصل لهؤلاء الأطفال من خلال أحلامهم
    Gençken, umutsuzdum kesinlik isteğim vardı, yol bitmiş gibiydi ama Oraya ulaşmam gerekiyordu. Open Subtitles عندما كنت أصغر سنا, كان هناك يأس, رغبة باليقين كأنما كان هناك نهاية للمسار, و كان علي أن أصل هناك
    Ve Tom'a ulaşmak bazen... öyle güç ki. Open Subtitles وتوم يبدو أنه صعب أصل أفهمه في اوقات كثيره
    Çok iyi gidiyor. Köleliğin kökenini işliyoruz. İlk makalemi yarın teslim edeceğim. Open Subtitles جيدة حقاً، كنا نتحدث عن أصل العبودية سوف أسلم أول أبحاثي غداً
    Uykusu bölünür ve ben vardığımda bir daha uyandırmış olurum. Open Subtitles ستوقظها البرقية، و عندما أصل سأوقظها مرة ثانية.
    Yarın gelecektim ama bir gün erken geldim çünkü.. Open Subtitles كان يفترض أن أصل غدا، ولكني أتيت أبكر بيوم..
    İki gün önce ona ulaşmaya çalışıyordum. Open Subtitles كنت أحاول أن أصل اليه منذ يومين كان ذلك عيد ميلاده
    - Ona,Dallas'a varınca arayacağımı söyle. - Dallas mı? Open Subtitles أخبريه أنني سأتصل به عندما أصل إلى دالاس دالاس؟
    Yaklaşık 13 milyar yıl önce bir "Büyük Patlama" oldu, hakkında az çok birşeyler duymuşsunuzdur, bilirsiniz, evrenin kaynağı. TED بطريقة ما، منذ 13 بليون سنة حصل الإنفجار الكبير، و أعتقد أنكم سمعت القليل عنه، و بأنه أصل الكون

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more