"أعرفُ" - Translation from Arabic to Turkish

• tanıyorum
• bilirim
• tanımıyorum
• biliyordum
• anlıyorum
• biliyorum
• tanırım
• tanıdığım
• eminim
• farkındayım
• bileceğim
• bilemiyorum
• bilmiyordum
• bilmiyorum

Orta Asya ve Afrika'ya sık sık yalnız giden Amerikalı bir araştırmacı tanıyorum.
أعرفُ باحثة أمريكية تسافرُ كثيرًا وحدها في آسيا الوسطى وأفريقيا.

Vern'i ikimiz de Lardner'da yattığımız zamandan beri tanıyorum.
أعرفُ فيرن منذُ أن أمضينا عُقوبةً معاً في سجنِ لاردنَر

Bir odada bulunan tek siyah adam olmanın nasıl bir şey olduğunu bilirim.
أعرفُ ما هوَ الشُعور عِندما تَدخُلُ في غُرفَة و تَكونَ الأسوَد الوَحيد فيها

Eniştemin nasıl göründüğünü bilirim ve kendisini metrelerce öteden tanıyabilirim.
إنيّ أعرفُ شكل زوجَ أختي، وإني لعرفته من بعدِ أميال.

Eşinizi tanımıyorum, ama kimi kadınlar var, kocalarının iş yerlerine çok şahsi yaklaşırlar, anlatabildiysem.
أعني، أنا لا أعرفُ المرأَة، لكني أعرف أن هُناك بعض الزوجات تأخُذ مكتب زوجها على نحوٍ شخصيٍ جِداً، إذا فهمتَ قصدي

Mağazaların ruhunu ememeyeceğini biliyordum.
كنت أعرفُ أنّ المراكز التجاريّة لم تمتصّ روحكِ

Gideli uzun süre olsada eski bir sevgiliye tutkulu olmanı anlıyorum.
أعرفُ كيف أنّ الأحبّاء السابقين يبقى تأثيرهم طويلاً بعد أنْ يرحلوا

Miguel gibi yüzlerce varoşlu çocuk tanıyorum.
أعرفُ مِئات الأولاد من الأحياء الإسبانية الفَقيرَة مِثلَ ميغيل

Hemen yarana bakmalıyız -Yardım edecek birini tanıyorum
علينا التخلص من السيارة و نُحضر لكِ ركبة جديدة أعرفُ من يستطيع مساعدتنا

Bak, şehir merkezinde harika bir terzi tanıyorum.
حسناً، أنظر أعرفُ خياط رائـع أسفل المدينة

Yani annesini tanıyorum. Hemen yanındaki eve taşındık.
أعني، أنّي أعرفُ أُمّهُ لقد إنتقلنا إالى المنزل المجاور لهم

En dipte olmanın nasıl bir şey olduğunu bilirim.
أعرفُ كيفَ هوَ الشعور كونُكَ في السَرير السُفلي

Senin gibileri bilirim, senin de benim gibileri bildiğin gibi.
أعرفُ رجال مثلكَ، بنفس طريقة معرِفتكِ رجال مثلي

Ben bu suları annenim suratındaki siğillerden bile iyi bilirim.
أنا أعرفُ تلك المياة أكثر مما أعرف البثور الموجوده فى وجه أمّي.

Belki seni tanımıyorum ama ilk tanıştığımızda böyle biri olmadığını biliyorum.
لعلّي لا أعرفكِ، لكنّي أعرفُ أنّنا عندما التقينا لمرّة الأولى، لم تكوني كذلك

Aradaki fark ise, benim dünyamda o şiddet dolu arzuların asla gerçekleşmeyeceğini biliyordum.
الفرق هو بعالمي أعرفُ بأن هذه الرغباتِ العنيفة لن تحدثُ مطلقاً بالحقيقة.

Korkmak hakkında söylediklerini anlıyorum, buraya ilk başladığım zamanlarda çok huzursuzdum.
تعلمين، أعرفُ ما تعنينَ كونكِ خائفة لأني في الأسابيع الأُولى لي هُنا كُنتُ مُنهارَة

Ben yapmam gerekeni yaptığımı biliyorum çünkü seni vurdu, seni öldürmek istedi.
أعرفُ أني فعلتُ ما فعلتُه لأنهُ أطلقَ عليكَ النار أرادَ أن يقتلَك

Herkesi tanırım! Hesaplar Profesörü'nün karısı.
أعرفُ كُل شخص هي زوجة أستاذ الحِسابات

Lokantadan çıkmadan hemen önce de FBI'da tanıdığım olup olmadığını sordu.
،قبل أن تُغادر المطعم سألتي إن كنت أعرفُ شخصًا في مكتب التحقيقات الفيدرالي

Ne yapacaklarını da biliyorum. eminim ki yeni engeller için enerji topluyor ve plan yapıyorlardır.
أعرفُ ما الذي سيقومون به، وأنا واثقة إلى حدٍ ما أنهم يُحدثون ويسعون إلى عقبات جديدة الآن.

Tamamen ikna olmadığının farkındayım ama nereden kanıt bulabileceğimi biliyorum.
أعرفُ أنّكَ لستَ مقتنعاً، لكن أعرف من أين آتي بالاثبات.

Sana güvenebileceğimi nereden bileceğim.
كيف أعرفُ بأن بوسعي الثقة بك ؟

Kadınların düşüncelerini nasıl okuyacağımı bilemiyorum.
أنا لستُ ماهراً في قراءة النِساء. لا أعرفُ كيفَ أفعلُ ذلك

bilmiyordum.
اسفُ، أعرفُ بأنه من الصعب الأستماعُ لهذا

Hoyt domuzun teki. Neden Fransız öldükten sonra beni buraya taşıdıklarını bile bilmiyorum.
لا أعرفُ حتى لِماذا نَقَلوني إلى هُنا بعدَ أن ماتَ ذلكَ الشَخص الفرَنسي