"أعيش مع" - Translation from Arabic to Turkish

    • yaşıyorum
        
    • yaşamak
        
    • yaşayabilirim
        
    • yaşamayı
        
    • yaşadım
        
    • yaşadığımı
        
    • yaşıyordum
        
    • yaşamam
        
    • yaşamaya
        
    • kalıyorum
        
    • yaşayamam
        
    • yaşadığım
        
    Adım Mort ve annemle yaşıyorum ve de standartlarım çok düşüktür. Open Subtitles اسمي مورت و أنا أعيش مع أمي ولدي معايير منخفضة جداً
    İçimde kontrolü elimde tutmamı sağlayan, yakıcı bir açlık ile yaşıyorum. Open Subtitles أعيش مع هذا الشره الملّح بداخلي بما يسمح لي بالسيطرة عليه.
    "Sevgili annem, Mike'dan sevgi ve şükran duyguları içinde ayrıldım ve şu an Benny ve Joon Pearl adlı iki sadık arkadaşla yaşıyorum." Open Subtitles أمي العزيزة . لقد تركت مايك مع حبي وأمتناني وأنا الان أعيش مع بيني وجوون بيرل , وهما صديقين جديدين رائعين ومخلصين
    - Diş ipi kullanışını izlemem gerekmeyecek. - İğrenç biriyle yaşamak zorunda kalmayacağım. Open Subtitles لن يجب على مشاهدة خيطك و أنا لا يجب أن أعيش مع ساذجة
    Henüz evliliğe hazır değilim... ama bir göçmenle birlikte yaşayabilirim. Open Subtitles انا لست مستعدة للزواج بعد ولكني سأحب أن أعيش مع مهاجر
    Her zaman kocamla böyle bir evde yaşamayı hayal etmişimdir ama sanırım hepsi geçmişte kaldı. Open Subtitles لقد حلمت دائما أن أعيش مع زوجى فى منزل كهذا ..ولكنى أعتقد ان كل هذا كان فى الماضى
    - Onların üçüyle halen yaşıyorum. - Oh, evet? - Evet. Open Subtitles أنا أعيش مع ثلاثة منهم فى الوقت الحالى - حقاً ؟
    Bununla yaşıyorum nasıl olsa. Open Subtitles أن لا نعرف كل شيء سيدي، أنا أعيش مع ذلك على أي حال
    Erkeklerle yaşıyorum. Kayıp Çocuklar'la. Güzel isimleri var. Open Subtitles أعيش مع الأولاد الأولاد المفقودون هم مسمون بشكل جيد
    Ben oğlanlarla yaşıyorum... Kayıp Oğlanlar. Adımız iyi. Open Subtitles أعيش مع الأولاد الأولاد المفقودون هم مسمون بشكل جيد
    Ben de bir yıldır aynı sorularla yaşıyorum. Open Subtitles كنت أعيش مع تلك الأسئلة نفسها لأكثر من سنة
    Bunlar bitmiş olabilir, ama ben hala yaşıyorum ve burada kalabilirim Open Subtitles . ربما لهم ، لكنى مازلت يجب أن أعيش مع هذا . أنا فقط ليس من الضرورى أن أعيش هناك
    Belki öyle ama sözümü tutmazsam Troy'la gitmek zorunda kalacak ve ben de bu vicdan azabıyla yaşamak zorunda kalırım. Open Subtitles لربما. لكن لن أكسر كلمتي، حتى لو عاشت مع تروي، يجب أن أعيش مع هذا الوعد.
    Pek çok kadın benimle yaşamak için can attı ama ben kimseyle yaşamıyorum. Open Subtitles كثير من النساء تريد أن يعشن معي، لكنى لا أريد أن أعيش مع أحد
    Arkadaşlarından birisi yaralanır ya da öldürülürse bununla yaşayabilirim. Open Subtitles اذا اصيب أو قتل احد أصدقاءك يمكنني أن أعيش مع هذا
    Bu olayı açığa çıkaramazsam da bununla yaşamayı tercih ederim. Open Subtitles في حالة ,إن لم أكن واضحا أفضل أن أعيش مع هذا
    Birçok insanla beraber yaşadım. Geldiler ve memnun döndüler. Open Subtitles أعيش مع بشر كثير يذهبون ويجيئون وقتما يشاءون
    Başka biriyle yaşadığımı sana söylemem gerekirdi. Open Subtitles كان يجب أن أخبركِ أني كنت أعيش مع امرأة أخرى
    Kendi yerim var. Ve ondan önce, bir kadınla yaşıyordum. Open Subtitles كلاّ، لديّ منزلي الخاص وقبل ذلك، كنتُ أعيش مع امرأة
    Tekrar bir araya gelirlerse, ikisinden biriyle birlikte yaşamam mümkün değil. Open Subtitles محال أن أعيش مع أي منهما لو انهم معا مرة أخرى
    Beni aldatan bir kadınla ve benden olmayan iki korkunç veletle yaşamaya nasıl devam ettiğimi soranlar oluyor. Open Subtitles تسألنى الناس لماذا أعيش مع زوجة خادعة و طفلين فظيعين ليسوا منى أعتقد أننى أؤمن بقدسية الزواج
    Tamam, gerçi başka bir sorun daha var. Onun 2 tane ev arkadaşı var, ben de annemle kalıyorum. Open Subtitles . اننا اثنين في غرفهم،وأنا أعيش مع والدتي.
    Bak, senin için çok üzgünüm fakat böyle bir problemle yaşayamam. Open Subtitles اسمع، أشعر بالأسى لحالك لكني لا أستطيع أن أعيش مع ذلك النوع من المشاكل
    Yatakta berbat olan bir boynuzluyla yaşadığım için kendimi kötü hissediyorum. Open Subtitles أشفق على نفسي لأنّي أعيش مع وغد أناني مقرف في السرير.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more