Bana 55.000 dolar borcun var ve alana kadar da bir yere gitmiyorum. | Open Subtitles | ،أنت تدين لي بـ55 ألف وأنا لن أغادر من هنا حتى أحصل عليها |
Şu an ofisinizi bundan daha az şeyi söyleme niyetiyle terk edebilirim. | Open Subtitles | أغادر مكتبك الآن عازما على قول ما هو أقل من ذلك بكثير |
Bunun berbat bir zaman olduğunu biliyorum, fakat Başkan aradı ve gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | أعرف أن هذا وقت غير مناسب، ولكن الرئيس اتصل بي ولابد أن أغادر |
Herifin teki geldi. Ondan kurtulmasına yardım ettim. gidiyorum. | Open Subtitles | أحمقاً ظهر فجأه وساعدت أمك للتخلص منه لا تقلق سوف أغادر |
Gitmeden önce burada bıraktığın adam böyle bir şey yapmazdı. | Open Subtitles | الرجل الذي عرفته قبل أن أغادر لا يفعل شيئاً كهذا. |
Benim Gitmemi isteyen toplumun aynısı şimdi geri dönmemi ve onlara eşcinsellik hakkında konuşmamı istiyor, çünkü bu bir ikilem. | Open Subtitles | المجتمع ذاته الذى طلب منى أن أغادر يطلب منى الأن أن أعود و التحدث معهم عن المثلية الجنسية لأنها مُعضلة |
Ama bütün vitamin ve minerallerinizi alana kadar buradan bir yere gitmiyorum. | Open Subtitles | ولكنّي لن أغادر إلى أنْ تحصلان على كافة الفيتامينات والمعادن اللازمة لجسديكما |
Bir mumya eli alana kadar gitmiyorum. | Open Subtitles | أنا لن أغادر قبل أن أحصل علي يد المومياء |
gitmiyorum. Ya sen kaldır ya da ben kaldırırım. | Open Subtitles | أنا لن أغادر أنزع الصورة و إلا سأنزعها أنا |
Arkanı kollasan iyi edersin, çünkü hak ettiğimi alana kadar şehri terk etmeyeceğim. | Open Subtitles | يستحسن أن تراقبي ظهركِ لأني لن أغادر المدينة حتى احصل على ما استحقه |
O yüzden buradan sensiz gitmeyeceğim. Seni burada terk edip gitmeyeceğim. | Open Subtitles | أنت كل ما لدي، لن أغادر بدونكِ، لن أهجرك، لن أخذلك |
Ama az önce annemle ilgili bir şey öğrendim ve, gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | و لكنني عرفت للتو شيئاً ما عن أمّي و عليّ أن أغادر |
Bir yıllığına gitmem gerek ve senden, beni beklemeni bekleyemem. | Open Subtitles | . أني سوف أغادر لسنة . لا أستطيع أن اقيدك بي أثناء غيابي |
Artık yeter. gidiyorum. Son kez söylüyorum, parayı almayacağım. | Open Subtitles | هذا يكفى, سوف أغادر للمرة الأخيرة, لن أستعيد النقود |
Yorganın altına koş. Bak ne diyeceğim Gitmeden sana öpücük vereceğim. | Open Subtitles | إقفزي تحت تلك الأغطية، لأخبركِ بشيء، سأعطيكِ قبلة قبل أن أغادر. |
Gitmemi istiyor. Aşağıda beni bekleyen bir araba varmış. | Open Subtitles | طلبت منى أن أغادر هناك سيارة تنتظرنى فى الخارج |
Bir sonraki grupla ayrılıyorum, efendim. İsminiz listede yok, efendim. | Open Subtitles | أغادر في المجموعة القادمة سيدي أسمك ليس على المجموعة, سيدي |
Bu yerden asla ayrılmayacağım çünkü oğlumun tam da yanına gömüleceğim... | Open Subtitles | وأبدًا لن أغادر هذا المكان، لأني سأُدفن هناك تمامًا بجوار إبني، |
Gitmek zorundayım. Bu hafta sonu çocuklar bende. Biraz işlerim var. | Open Subtitles | لا يجب أن أغادر لدي الأطفال بنهاية الأسبوع علي وضع خطط |
Bana çok iyi bakmak, seninle gideceğim ve yatağına gireceğim demek. | Open Subtitles | أن تتولى رعايتي يعني أن أغادر معك و أنام في سريرك |
Kafaları incelemek. Onunla New York'tan ayrılmadan önce tanışmam gerekirmiş. | Open Subtitles | يفحص الرؤوس كان يجب أن أقابله قبل أن أغادر نيويورك |
Söylemek istediğim Ben her zaman klüpten ayrılmadım. Bazı zamanlar... | Open Subtitles | كلا ما أقصده أني لا أغادر النادي دائماَ أحيانا .. |
- Bu öğleden sonra yola çıkıyorum. - Annem hemen yola çıkmanı istiyor. | Open Subtitles | ــ لكنني سوف أغادر عصر اليوم ــ لا، ماما تريدك أن تغادر حالاً |
Ve şehirden ayrılmam gerekti çünkü her şey bana seni hatırlatıyordu. | Open Subtitles | وكان علي أن أغادر المدينة لأن كل شيء كان يذكرني بك |