En azından küçük postacı ve erik kurusu gibi kokan adamla tanışmamızı sağladın. | Open Subtitles | أقله أنك قدتنا إلى ساعي البريد الصغير، والرجل الذي يفوح برائحة الخوخ الجاف |
Yani, En azından kilise için biraz para bırakabilirlerdi. Lanet olsun. | Open Subtitles | أقله ترك بعض المال للكنيسة لكنّ المبنى الجديد أصبح خاضع لهم |
Törende o aptallardan biri bendim. Yada En azından olacaktım. | Open Subtitles | كنت أحد المغفلين في الموكب، أقله تعين أن أكون أحدهما. |
Eğer başaramazsan, En azından sınıftaki diğer çocuklardan büyük olacaksın. | Open Subtitles | وإن لم تفعل، أقله ستكون أكبر من سائر الأطفال |
Gerçek şu ki, söylemediğim veya yapmadığım şeyler de aynı kaderle karşılaştı. | TED | في الواقع، كل شيء لم أقله أو أفعله أيضاً لاقى نفس المصير. |
Dün akşam bir şeyi söylemedim. Anlamanı istediğim bir şeyi. | Open Subtitles | ثمّة شيء لم أقله ليلة البارحة، شيء أودّك أن تفهميه. |
Ben de üşüdüm. En azından senin montun var. | Open Subtitles | إني أشعر بالبرد أيضاً، أقله أنك تلبس معطفاً |
O zaman daha çok para koy. En azından iki katı. İki yüz dolar koymalısın. | Open Subtitles | يجب أن تعطينا إحتمالات، أقله الضِعف، راهني بـ200 دولار. |
Kocam büyük ihtimalle banyoda sızmıştır, ya da En azından öyle olmayı umuyordur. | Open Subtitles | على الأرجح أن زوجي فقد الوعي في الحمّام أو أقله يتمنى ذلك |
Biz fiziksel manada isyanlar görmek istemediğimiz konusunda mutabık kaldık ve En azından politikamız da "Uydu Ülkeler" bağlamında bizim müdahale edeceğimiz ümidini oluşturmadı. | Open Subtitles | لم نرد في رؤية ثورات حقيقية أقله هكذا كانت سياستنا إضافة إلى القضاء على أيّ آمال لدى الدول التابعة التي سنتدخل فيها |
Bu ülkeyi karnavalcılar kurdu. En azından karnaval kısmını. | Open Subtitles | عمال الكرنفال بنوا هذه البلاد، أقله جزء الكرنفال منها |
- Senin yüzünden Ron'la okuldan kovuluyorduk. - En azından buradan uzakta olurdunuz! | Open Subtitles | ـ كدت أن تتسبب فى طردي أنا ورون ـ أقله كنت ستكون بعيدا عن هنا |
Eğer yarın fikrini değiştirirsen En azından basına verecek malzememiz olur. | Open Subtitles | إن غيرت رأيك غداً ... أقله ستجد الصحف ما تكتب عنه |
Eğer yarın fikrini değiştirirsen En azından basına verecek malzememiz olur. | Open Subtitles | إن غيرت رأيك غداً ... أقله ستجد الصحف ما تكتب عنه |
En azından, para kazanmak konusunda iyi olduğum tek şey. | Open Subtitles | أقله الشيء الوحيد الذي أبرع فيه وأجني منه المال |
Hapisten çıktığımda Stringtown'a beni karşılamaya gelmediğine kızmadım ama En azından buraya geri geleceğim için hazırlıklı olabilirdin. | Open Subtitles | لست غاضباً أنكِ لم تأتي لإستقبالي عندما خرجت، لكن أقله كان عليكِ الإستعداد لإستقبالي هنا |
Torchwood'daki herkes, En azından temel düzeyde psişik eğitim alır. Bu kağıt boş. | Open Subtitles | فكل من يعمل في تورشوود يجتاز أقله المستوى الأساسي من التدريب النفسي |
Bunu yapan o olmalıydı, ben değil. En azından babam daha mutlu olurdu. | Open Subtitles | كان يجب أن يكون هو بمكاني، أقله كان أبي ليكون سعيداً |
En azından yavrulardan birinin doğru bir düşüncesi var gibi görünüyor. | Open Subtitles | أقله يبدو وأنه يجول ببال أحدهما الفكرة الصحيحة |
Benim kendime zaten söylemediğim ve senin bana söyleyebileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لكنّي أجزم لك، ليس هنالك ما بوسعك قوله لي ولم أقله لنفسي. |
O zaman David'e söylemediğim şey, kendimin bile bunun çalışacağına ikna olmamış olmamdı. | TED | مالم أقله لديفيد في ذلك الوقت كان أني أنا نفسي لم أكن مقتنعاً أن ذلك سيعمل. |
Bunu sana hiç söylemedim, çünkü seni tamamen kaybetmekten korktum. | Open Subtitles | و هذا الشيء الوحيد الذي لم أقله لكِ لأنني كنت خائفاً أن أفقدك الى الأبد |
Bizden fazla koymalısın. en az 2'ye 1. 200 dolar koymalısın ortaya. | Open Subtitles | يجب أن تعطينا إحتمالات، أقله الضِعف، راهني بـ200 دولار |