Sarhoş olduğunu ve Onu görmek istediğini söylüyor. | Open Subtitles | قائلة أنّها ثملة، ووحيدة، وتودّ أن تراه. |
Bir süreliğine, bu çok karmaşık ve büyük önem arz eden karar verme sürecine ara verebilirsen, Sana göstermek istediğim bir şey var. | Open Subtitles | إذا أمكنك الامتناع لوهلة عن اتخاذ كل هذه القرارات المصيرية، فثمة ما أريدك أن تراه. |
Bunu biliyor muydun? Gitmeden önce Lucius'a gösteriyordu. Onu görmeliydin. | Open Subtitles | لقد أرى لوشيوس قبل أن يغادر كن يجب أن تراه |
Keşke Görmen gereken adamın adını hatırlayabilseydin. | Open Subtitles | فاذا فقط تذكرت أسم الرجل المفترض أن تراه |
Bu arada, Sana göstermem gereken bir şey var. Hadi gel. | Open Subtitles | في هذه الأثناء هناك ما أريدك أن تراه.. |
Ben de içeri girmek istiyorum. Onu görmeyi en az senin kadar istiyorum. | Open Subtitles | أنا أريد الدخول ايضا أريد انا أراه مثل ما تريد أنت أن تراه |
Bugün yeni evimizde kalacağız. Bittiğinde sen de görebilirsin, Otto. | Open Subtitles | سننام في بيتنا الجديد اليوم يمكن أن تراه لو أردت |
Sizden bir parça ilgi görmek istiyor ama siz sadece Gina'yla ilgileniyorsunuz. | Open Subtitles | - انظر .. انها تستلفت إنتباهك و لكن كل يمكنك أن تراه هو جينا |
Onu görebiliyor musun, müfettiş? | Open Subtitles | هل تستطيع أن تراه ، حضرة المفتش؟ |
Kardeşim, Onu görmek istemeyene kadar onu asla göremezsiniz. Gel hadi. The docu-mation M-200. | Open Subtitles | أخي الرجل، أنت لم تراه حتى أنت لا تريد أن تراه. تعال. هذا هو الحاسوب. |
Onu görmek istediğini söylemiştin. | Open Subtitles | أنت قلت أنك تريد أن تراه ها هو |
2 yıl önceki Lisa. Onu görmek istiyor. | Open Subtitles | ,الغائبة منذ عامين تريد أن تراه |
İşini bitir, Sana göstermek istediğim bir şeyler var. | Open Subtitles | نعم أعتقد ذلك عندما تنتهي عرج علي لدي شيء اريدك أن تراه |
Bu sabah tuhaf bir şey buldum, aslında onu köpeğim buldu. Sana göstermek istiyorum. | Open Subtitles | وجدت شيئاً غريباً هذا الصباح وجدت كلبيّ, أريدكَ أن تراه |
Sen de kardeşine katılmadan önce Sana göstermek istediğim son bir şey var. | Open Subtitles | قبل أن تنضم لأخيك هنالك شيئاً أخير أريدك أن تراه |
En büyük tel gösterisi. O ve kardeşi. Onları görmeliydin. | Open Subtitles | أعظم ماشي على الحبل هو وأخيك عليك أن تراه |
Bunu görmeliydin. Bu ikisi çok cesurdular. | Open Subtitles | كان يجب أن تراه لقد كانا في غاية الشجاعة |
Üç hamlede şah mat? Geldiğini görmeliydin. | Open Subtitles | كش ملك في ثلاثة حالات كان يجب عليك أن تراه |
Eğer onu sevmezsen bir daha Görmen de gerekmeyecek. | Open Subtitles | و اذا لم تحبه ، ليس عليك أن تراه مره أخري |
Diğer kanalları dene. Görmen gereken başka bir şey daha var. | Open Subtitles | ،أجرب قنوات إتصال أخري هناك شيء آخر يجب أن تراه |
Sana göstermem gereken bir şey var. | Open Subtitles | إنه شيء يجب أن تراه |
Burada bir bisikletli ile uğraşıyoruz, ki böyle bir şeyi Mountain View haricinde görmeyi asla ummazsınız. | TED | هنا نتعامل مع سائق دراجة والذين لن تتوقع أن تراه في منظر الجبل. |
Onu görebilir miyim diye sordum, görebilirsin dedi ama babası olarak değil. | Open Subtitles | فسألتها ،هل يُمكن أن أراه؟ فقالت يُمكنك أن تراه. ولكنك لستَ والدهُ. |
Sizden bir parça ilgi görmek istiyor ama siz sadece Gina'yla ilgileniyorsunuz. | Open Subtitles | - انظر .. انها تستلفت إنتباهك و لكن كل يمكنك أن تراه هو جينا |
Sinekkuşu Onu görebiliyor. Silahı var. | Open Subtitles | -عُلم، بوسع المقاتلة أن تراه" " |
Işıkları yaktıklarında bunu görmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تراه عندما تنعكس الأضواء عليه |