Kafeteryada Merete ile konuşan adam Uffe'yi yağmurluk giymiş bir adamla gördüğünü söylemiş. | Open Subtitles | الرجل اللذي تحدث لـ(ميريت) بالمقهى يقول: إنه رأى (أوفي) مع رجلٍ بمعطف للمطر. |
Nihaî rapor Merete ve Uffe'nin güneş güvertesine geri döndüğünü söylüyor. | Open Subtitles | يقول التقرير النهائي عن (ميريت) و(أوفي) أنهم عادوا لسطح السفينة. |
Uffe ortadan kaybolur ve Merete onu arar. | Open Subtitles | (أوفي) إختفى عندما كانت (ميريت) تبحث عنه |
Sen miydin, Ofe? | Open Subtitles | هل كان ذلك أنت, (أوفي)؟ |
Ve Bwana Ovie'nin kardeşi tarafından öldürüldüğüne inanıyoruz. | Open Subtitles | وفي إعتقادنا أن (بوانا أوفي) قد قتل من قبل أخيه |
Uffe, Merete olmadan koyu renk yağmurluk giymiş bir adamla etrafta dolaşıyor. | Open Subtitles | (أوفي) كان يتجول بالانحاء بدون (ميريت) مع رجلٍ بمعطف أسود للمطر. |
Araba kazası olduğunda Uffe sekiz yaşındaydı. | Open Subtitles | كان عمر (أوفي) ثمانية بذلك الوقت بسبب حادث سيارة. |
Uffe'yi ya da diğer hastaları üzerseniz buradan gidersiniz. | Open Subtitles | إذا أزعجت (أوفي) أو المرضى الآخرون ستخرج من هنا. |
Merhaba, Uffe. İsmim Carl ve bir polis memuruyum. | Open Subtitles | -مرحباً (أوفي) إسمي (كارل ) وأنا ضابط شرطة. |
Ama Uffe seslere karşı hassastır. Yeni seslerden hoşlanmaz. | Open Subtitles | لكن (أوفي) حساس للأصوات وهو لا يحب أن يسمع أصواتاً جديدة. |
Kardeşimin ismi Uffe. 10 Mayıs 1982'de doğdu. | Open Subtitles | أخي الصغير إسمه (أوفي) لقد ولد في مايو, عام 1982. |
Kardeşimin ismi Uffe. 10 Mayıs 1982'de doğdu. | Open Subtitles | أخي الصغير إسمه (أوفي) لقد ولد في مايو, عام 1982. |
Kardeşimin ismi Uffe. 10 Mayıs 1982'de doğdu. | Open Subtitles | أخي الصغير إسمه (أوفي) لقد ولد في مايو, عام 1982. |
Uffe sonunda sabırsızlandı. | Open Subtitles | جيّد (أوفي) أصبح غير صبوراً في مؤخراً. |
Uffe, uyan. Feribota biniyoruz. | Open Subtitles | (أوفي) إستيقظ نحن سنستقل السفينة. |
Uffe'yi görmeye tekrar gitmek istiyorum. | Open Subtitles | إلى اللقاء. أريد رؤية (أوفي) ثانية. |
Bir şey buldun mu, Ofe? | Open Subtitles | هل وجدت شيئاً, (أوفي)؟ |
Bu Ofe. | Open Subtitles | هذا (أوفي) |
Hiçbir şey Ovie. Aynen teslim edildiği gibi sana getirdik. | Open Subtitles | لا شيء يا (أوفي) إنه بالضبط كيف سلم لنا |
Yani adamın yarım kilo C-4 yuttuğunu ve Ovie'nin kapısına dayandığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | فقد إبتلع إذن رطلاً من متفجرات (سي4)... ثم قصد (أوفي)؟ |
Ve bugün, söylemeye söz verdiğim gün. | Open Subtitles | و اليوم هو الوقت المناسب لكي أوفي بالوعد |