| çocukların okula gitmez, sen de Bentley marka arabanı kaybedersin. | Open Subtitles | تكون قد حرمت أولادك من دخول الجامعة وتخسر سيارة البنتلي |
| ve sen, kurbağa dilerim çocukların doğmadan önce çürürler. | Open Subtitles | أما أنت أيها الضفدع فليتعفن أولادك قبل أن يولدون |
| Çocuklarını koruyan bir anne olduğunuzda, tek umursadığımız şey bu oluyor. | Open Subtitles | , عندما تكون أم , وتحمى أولادك فذلك كل ما يهم |
| Sen, annem, durmadan çocuklarının hayallerinden bahseden kişi? | Open Subtitles | أنت أمي التي تتكلم دائما عن أحلام أولادك |
| Teselli olur mu bilmiyorum ama, bence gerçekten çocuklarına yardım ettin. | Open Subtitles | إذا كان هناك عزاء ، أنا أعتقد أنّك ساعدت أولادك بالفعل |
| İster bilin ister bilmeyin, sizin çocuklarınız ve torunlarınızın da geleceği buna bağlı. | TED | وإذا كنت تعرف أو لا، ومستقبل أولادك وأولاد أولادك يعتمد عليه أيضًا. |
| çocukların hayatlarını kurman gerekir. | Open Subtitles | حتى تمكن أولادك من الاستمرار إلى الأمام ، وعندما يرحلون |
| - İşte aşkı bu kadar güçlüydü. - çocukların şimdi nerede? | Open Subtitles | ذاك كيف كان حبها قوياً أين أولادك الآن ؟ |
| çocukların tehlikede olmadıklarını biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعرفين أن أولادك ليسوا في أي خطر حقيقي |
| çocukların televizyon komasına girmek üzere, domuza benzeyen, frijit bir karın var... | Open Subtitles | أولادك كانوا على وشك أن يصبحوا مشلولين اليوم وزوجتك أيضا كانت |
| Çocuklarını huzur içinde büyütmek istiyorsan insan doğasını değiştirmenin bir yolunu ara. | Open Subtitles | تريد أن تربي أولادك بــ سلام؟ جد لنا طريقة لنغير الطبيعة البشرية |
| Kahrolası karını ve tüm Çocuklarını, küçük kafalarının arkasından vururum, anladın mı? | Open Subtitles | و قتلت زوجتك اللعينة و كل أولادك وسأقتلهم جميعاً برصاصة إلى مؤخرة عنقهم ، أتفهم ؟ |
| İnsanın Çocuklarını ormana atması oldukça yorucu. | Open Subtitles | التخلص من أولادك في الغابة تجعل أيديك مليئة بالتراب |
| Filumè, ben bu akşam arabayı alıp, çocuklarının yanına gideceğim ve doğruyu anlatacağım. | Open Subtitles | الليلة سوف آخذ السيارة ، وأذهب لأحكي لكل أولادك الحقيقة |
| çocuklarının kral olmasını umut etmiyor musun? | Open Subtitles | ألا تأمل أن يكون أولادك ملوكاً؟ تنبئن لك بلقب أمير كودور |
| Tam olarak dediklerimi yaptığın sürece karına ve çocuklarına hiçbir şey olmayacak. | Open Subtitles | لا شيء سيحصل لزوجتك و أولادك طالما تقوم بما أطلبه منك بالضبط |
| Eminim çocuklarınız ve siz burada çok mutlu olacaksınız. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنك و أولادك ستكونوا سعداء هنا |
| Tilki gibi dağlarda gezinmek yerine karın ve çocuklarınla evde yaşamak için! | Open Subtitles | أن تبقى في البيت مع زوجتك و أولادك بدلاً من الولوج إلى التلال كالثعلب. |
| Bu da, tatilde çocuklarınızı götürmek için çok kötü yerler olduğunu belirtiyor, çünkü orada hiçbir şey yapamıyorsunuz. | TED | مما يعني أنها أسوأ الأماكن على الإطلاق لتأخذ أولادك إليها في العطلة، لأنه لن يمكنك القيام بشيء هناك. |
| Belki bunlarla kuşlar yuva yapmak ister ya da belki siz çocuklar okul projeleri için kullanabilirsiniz. | Open Subtitles | ربـما الطيور تودُّ، جـعل هذا أعشاش لها أو ربـما أولادك يستطيعون إستخدامها للمشاريـع المدرسية، |
| Şimdi çıkarsan çocukları okula yetiştirirsin. | Open Subtitles | ان غادرت الآن يمكنك أن توصل أولادك للمدرسة |
| Onların beşi senin çocuğun, Gloria. Onlardan biri de senin kocan. | Open Subtitles | حوالي خمسة منهم أولادك يا غلوريا وأحدهم زوجك |
| Fakat çocuklarından bazılarını yine Hubbard'ın orada bulduk. | Open Subtitles | ولكننا وجدنا إثنين من أولادك عند هابارد ثانيةً |
| Bayan Eriksson, şu yaramaz çocuklarınıza geçerken kapıma vurmamalarını söyleyin. | Open Subtitles | لتخبر أولادك المزعجون ألا يطرقون بابي عند مرورهم من هنا |
| Bu tüfekle oğulların bir sürü çakal öldürecek. | Open Subtitles | بهذه البنادق أولادك سيقتلون الكثير من ابن آوى |
| Eve dönünce güçlü ol. oğullarının da senin gibi iradesiz olmasına izin verme. | Open Subtitles | يكونوا أقوياء حينما تعود إلى المنزل لا تدع أولادك يكونوا ضعفاء مثلك |
| - Evet. Çocuklarla olduğunuz süre içinde, bir mahkeme yetkilisi yanınızda olacak. | Open Subtitles | سيرافقك مبعوث من المحكمة وأنت تقضى وقتك مع أولادك |