Bir yerlerde bir elektron yörüngesinden çıkıyor. | TED | في مكان ما، يتحرر إلكترون من مجال طاقته. |
Biraz daha içeri girecek ve tek elektron dönüşüne gideceğiz. | TED | سنقوم بالمغادرة الى أسفل أكثر، ونذهب لدوران إلكترون واحد. |
Atomun içindeki bir elektron yörüngeler arasında var olamaz. | Open Subtitles | في الذرة الواحدة, إلكترون واحد لا يتواجد بين المدارات |
Sadece bir elektronu ve sadece bir protonu vardır. | Open Subtitles | لديها إلكترون واحد فقط و بروتون واحد فقط |
Bu da ortaya çıkan desenin, her bir elektronun aynı anda her iki delikten geçtiğini gösterir. | TED | وهذا يوضح أن النمط ينتج عن مرور كل إلكترون من خلال الشقين الاثنين في نفس الوقت. |
Bir anda enerjiyi camınıza yapıştırabileceğiniz plastik bir yüzey üzerinde elektrona çevirdiniz. | TED | فجأة نكون حولنا الطاقة إلى إلكترون على سطح بلاستيكي يمكنكم لصقه على نافذتكم. |
Örneğin, hidrojen atomunun elektronunu ele alalım. | Open Subtitles | خٌذ إلكترون ذرة الهيدروجين على سبيل المثال |
İki ince yarık bulunan bir hedefe elektronları teker teker ateşlersek, her bir anda her elektron belli bir yerde gözlenir; parçacıklarda olduğu gibi. | TED | إذا أطلقنا الإلكترونات واحدًا بعد الآخر نحو شقين ضيقين في برميل يتم رصد كل إلكترون عند الجانب البعيد في مكان واحد عند لحظة محددة، مثل الجسيم. |
Eğer çekirdek futbol topu büyüklüğünde ise en yakın elektron yarım mil ötedeki yörüngede olacaktı. | Open Subtitles | فإذا كانت النواة بحجم كرة قدم فسيكون أقرب إلكترون في مدار على بعد نصف ميل |
elektron üst kattan alt bir kata atladığında ışık salıyordu. | Open Subtitles | عندما يقفز إلكترون من طابق أعلى إلى طابق أدنى فإنه يطلق الضوء |
Yani bir elektron üçüncü kattan ikinci kata atladığında kırmızı ışık, ve onuncu kattan ikinci kata atlayan elektronun mavi ışık vermesi gerekir. | Open Subtitles | لذلك فإن إلكترون يقفز من الطابق الثالث إلى الطابق الثاني ربما يطلق ضوء أحمر و إلكترون يقفز من الطابق العاشر إلى الطابق الثاني |
Öyleyse küçücük bir elektron bütün bu farkı nasıl sağlar? | Open Subtitles | فكيف يصنع إذن إلكترون واحد بالغ الصغر كل هذه الاختلافات ؟ |
Buradaki her elektron grafitin üzerindeki her atom gibi davranıyor üstelik hedef ondan büyük olsa bile. | Open Subtitles | كل إلكترون يبدو و كأنه يشعر بمكان كل ذرة في الجرافيت رغم أن الهدف أكبر منه |
İIk başta, her elektron ekrana rastgele düştüğü gözlendi. | Open Subtitles | في البداية، يبدو ان كل إلكترون ينزل عشوائياً على الشاشة. |
Buradaysa her bir elektron her bir parçacık ekrana çarpmadan önce tek tek yarıklardan geçiyor. | Open Subtitles | ولكن هنا، كل إلكترون على حدة، كل جسيم يمر وحده من خلال الشقوق |
Yine de her her bir elektron girişim dalga deseninin oluşmasına katkıda bulunuyor. | Open Subtitles | وحتى الآن، كل إلكترون ما زال يساهم الى نمط توقيع الموجة. |
Quantum Hesaplamaları ve ElektronDönüşü Merkezindeki arkadaşlarımız aslında lazerleriyle tek bir elektron dönüşündeki bütünsellği bozan farklılıkları ölçüyorlar. | TED | زملاؤنا في مركز حسابات الكمّ والإلكترونيات المحورية، يعملون بقياس الليزر في الواقع عدم التماسك على مستوى محور إلكترون واحد. |
Tipik bir elementin valens elektronu gruplarına eşittir. | Open Subtitles | إلكترون التكافؤ للعنصر النمطي مساويّ لمجموعاته |
- Bu doğru, ama iyonlaşma radyasyonu çok tehlikeli olabilir çünkü bir elektronu atomdan ayıracak enerjiye sahiptir. | Open Subtitles | . ولكنّ الإشعاع المؤين ضرره بالغ لأنه حرفياً لديه الطاقة لطرد إلكترون . من مداره في الذرة |
26 elektrona sahip olan tek bir demir atomu da bir Broadway müzikalindeki dev bir sahne gösterisi gibidir. | Open Subtitles | و ذرة الحديد الواحدة بِ 26 إلكترون تشبه رقم إنتاج كبير في موسيقى برودواي |
Örneğin, hidrojen atomunun elektronunu ele alalım. | Open Subtitles | فلتأخذ إلكترون ذرة الهيدروجين على سبيل المثال |
Yakın zamanda bu deney dünyanın farklı yerlerindeki laboratuvarlarda elektronları ekranın üzerindeki yarıklara ateşleyerek tekrarlandı. | Open Subtitles | لشعاعِ الألكتروناتِ بالكامل في الآونة الأخيرة هذه التجربة تم تكرارها في مختبرات حول العالم عن طريق اطلاق إلكترون واحد في كل مرة |