"إيمانك" - Translation from Arabic to Turkish

• inancını
• inancın
• inanç
• inancınızı
• İnancının
• inancınız
• inandığın
• inancına
• inancından
• iman
• imanın
• güvenin
• inanıyorsun
• inançsızlığın
• İnancı

Sen onlara inancını verdin ve onlara hayatın pahasına güvenmelisin.
لقد منحتهم إيمانك ومن المفروض عليك أن تأتمنهم على حياتك.

Ve inancını ilan ettiğin zaman seni vaftiz ediyorum, kız kardeşim Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına.
على إعلان إيمانك أنا أعمدك، أختي، بإسم الآب و الإبن.

Aşka olan inancın reddedilme korkunu alt edecek kadar güçlü değilmiş.
لمْ يكن إيمانك بالحبّ قويّاً كفاية للتغلّب على الخوف مِن الرفض

Ama şunu bil ki: ne inancın ne şüphen inandırıcı değil.
ولكن إجعلنى أخبِرك بشىء, إيمانك وشكوكك غير مقنعة على الإطلاق.

Tüm inanç sisteminiz buna sahip olan birine dayanmıyor mu?
ألا يعتمد إيمانك بأكمله على شخص واحد يمكنه فعل ذلك؟

Denizde üç ay ya inancınızı alıp götürür, ya da onu demir gibi sağlam yapar.
، ثلاث شهور في البحر أما أن يسلب إيمانك أو يقويه كالحديد

Ne de olsa insan inancının kuvvetini test etmeden bilemez.
و على أية حال، لا يمكنك معرفة مدى قوة إيمانك مالم تختبره

Benim yüzümden dostluğa inancını kaybetmiş olmandan korkuyorum.
خشيت أن تكون قد فقدت إيمانك بالصداقة بسببي

Bu iş için bana destek olacak mısın yoksa bana olan inancını tamamıyla yitirdin mi?
هل سأستمر في أخذ بركاتك في هذا أو فقدت إيمانك بي بالكامل ؟

Senin ona olan körü körüne inancını anlayamıyorum.
أنا لا أستطيع فهم إيمانك القوي في هذا الرجل

İnancını uyuşturucular yüzünden değil, adam yüzünden kaybettin.
فقدتِ إيمانك بسبب ذلك الرجل؟ وليس بسبب المخدرات

ve Clark, senin en muhteşem gücün insanlara olan sarsılmaz inancın.
وأنت ياكلارك إحدى قواك الكبرى إيمانك الشديد بالناس

İnsanlara olan inancın, senin tek güç kaynağın değil.
إيمانك في البشر ليس الشيء الوحيد الذي يمنحك القوّة

Tanrı'ya olan inancın konusunda değil, insanlara olan inancın konusunda endişe ediyorum.
إيمانك بالرّب ليس ما أخشاه، لكن أخشى على ثقتك في رجل

Ve bir kez o döner, yine bize yol gösterecek ve sarsılmaz inanç için ödüllendirecektir.
و عندما يعود سيقودنا مجدداً و سنكافئك على إيمانك العميق

Kardeşiniz böyle diyeceğinizi söylemişti. Ben de inancınızı tazelemek için buradayım.
قال أخيك بأنّك ستقل ذلك هذا سبب وجودي، لإستعادة إيمانك.

Yeteneğime samimi inancının anlamı oldukça önemli.
إيمانك الشديد بهبتي يُعني لي الكثير المرأة التي تحبها، التي تعمل معها المخيفة ذو الشعر الأسود

Eğer tek inancınız bilimse Doktor, huzura kavuşacak olan siz olabilirsiniz.
لو أن إيمانك الوحيد هو العلم دكتور قد تكون أنت من سيدفن

İnandığın bir şey için artık çok geç olduğunda nasıl devam edebilirsin?
إلى أي مدى يمكنك الاستمرار في أمر ما بعد النقطة التي يتوقف إيمانك به فيها؟

Bana Tanrı'ya olan inancına sarılıp bugünü atlatacağını söyleyebilirsin ama karşıya geçme zamanı geldiğinde her iki tarafa da bakmak zorundasın.
لأنه يمكنك إخباري أنكِ تعتمدين على إيمانك بالله لتجتازي اليوم لكن عندما يصل لعبور الطريق أعرف أنكِ تنتبهين للسيارات

Yükselmek hakkında yazdıklarından ve mutlu sonlara inancından çok etkilendim.
'' تأثّرتُ بقراءتك '' المضيّ قدماً و إيمانك بالنهايات السعيدة

İçinde tohum kadar iman olsun, dağları bile yerinden oynatırsın!
ضع إيمانك في حبة الخردل وسوف تقدر على تحريك جبل!

Ve benim için senin imanın belirsiz ve nevrotikti.
ومن وجهة نظري إيمانك يبدو غامضاً ومثيراً

Hadi evlat. Bazen senin güvenin bana ihtiyacım olan bütün gücü verir.
هيا يا بني، أحياناً إيمانك هو كل ما يلزمني للمواصلة

Tanrı'ya inanmıyorsun ama adamın birine inanıyorsun.
لا تؤمنين بالله لكن مستعدة لوضع إيمانك التام برجل؟

İnançsızlığın seni acımasız yapmış.
أنتَ بغاية الشراسة حتى بعدم إيمانك

Ve ben sana teşekkür etmek istiyorum, efendim sonunda bana hak ettiğim inancı verdiğiniz için.
وأريد أن أشكرك سيدي على الإعتراف أخيراً , حيث إيمانك مستحق