"استعداد" - Translation from Arabic to Turkish

    • hazır
        
    • hazırım
        
    • hazırız
        
    • hazırlar
        
    • razı
        
    • gönüllü
        
    • hazırlıklı
        
    • hazırsın
        
    • istekli
        
    • hazırdı
        
    • razıyım
        
    • hazırdım
        
    • istiyor
        
    • kabul
        
    • hazırlanın
        
    Genç karısını memnun etmek için neredeyse her şeyi yapmaya hazır. Open Subtitles انه على استعداد ان يفعل اى شئ لكى يرضى زوجته الشابة
    Ben onu alırım, sen onları buradan belirtmek için hazır ol. Open Subtitles سأحضر لها، وتحصل على استعداد لمحجر العين لهم للخروج من هنا.
    Birisi için her şeyi feda etmeye hazır olduğun zaman. Open Subtitles عندما تكون على استعداد أن تضحي بكل شيء لشخص ما
    Hiçbir kötü alışkanlığa sahip olmadım. İşbirliği yapmaya da hazırım. Open Subtitles و إننى على استعداد للتعاون يمكنهم سؤالى أى أسئلة يريدون
    Yani, herkes hazır mı kan ve idrar tesri için? Open Subtitles لذا ، فإن الجميع على استعداد لل الدم وفحص البول؟
    Ben de artık seks yapmak için hazır olduğunu düşünüyordum. Open Subtitles اعتقدت انها على استعداد أخيرا لممارسة الجنس معي مرة أخرى
    Bize doğru bir şey geliyor diyorsa hazır olmakta fayda var. Open Subtitles إذا قال شيء سيأتي بالنسبة لنا، نكون أفضل استعداد ل 'ايم.
    Ama gerekirse aynı zamanda uğrunda ölmeye hazır olduğum bir ideal. Open Subtitles ولكن إذا لزم الأمر، وهو المثل الأعلى أنا على استعداد للموت
    Thomas, senin adamın Danimarkalılara haber vermek için hazır herhalde. Open Subtitles توماس،متى تظن زملائك الدنمركيين سوف يكونون على استعداد لسماع الأخبار
    Dinle beni, LSAT sınavlarına girdiğini biliyorum avukat olmaya da hazır olabilirsin. Open Subtitles انظري أنا أعلم بأنك أنهيتي إختباراتكِ و أنك على استعداد لتصبحي محامية
    Görünen o ki Hindistan genç başbakanına bir kez daha hazır. Open Subtitles تبدو مثل الهند هو مرة أخرى على استعداد لأصغر رئيس وزرائها.
    Onların hepsine sahip olabilmek için her şeyi yapmaya hazır mısın? Open Subtitles هل أنت على استعداد للقيام بكل ما يلزم لتحظي بكل ذلك؟
    Polis eskort konvoyu, tasdikleme bittiğinde yola çıkmak için hazır. Open Subtitles موكب حراسة الشرطة على استعداد للرحيل بمجرد أن يكتمل التحقق.
    Ben işi sonuna kadar götürmeye hazırım. Sen ne kadar götüreceksin? Open Subtitles أنا على استعداد للذهاب لنهايه الطريق إلى أيّ مدى يمكنكِ الذهاب؟
    Söyleyecek bir şeyin varsa söyle. Çünkü şu anda tamamen hazırım. Open Subtitles اذا كان لديك ما تقولينه فانطقى به انا على استعداد لسماعه
    Filistin'deki din kardeşlerimize elimizden ne gelirse yapmaya hazırız hocam. Open Subtitles نحن على استعداد لمساعدة الاخوة الفلسطينيين في أي وسيلة ممكنة.
    Ama bu gece, bütün vatandaşlarımız, ...kanunların yanında ve kendilerini savunmaya hazırlar. Open Subtitles ولكن الليله, جميع مواطنينا في جانب القانون وعلى استعداد للمقاومه
    Sen benden insanların asla yapmaya razı olmayacağı şeyleri yaptırmamı istiyorsun. Open Subtitles تريدني أن أجعل أشخاصاً يقومون بأمور ليسوا على استعداد للقيام بها
    Devlet Kurumları, özel kurumlar ve güvenlik firmaları bilgileri hızla paylaşmaya gönüllü olmalı. TED يجب علينا جعل الحكومات والمؤسسات الخاصة والشركات الأمنية على استعداد لمشاركة المعلومات بسرعة.
    Ama hazırlıklı olun. Çünkü bizi orada neyin beklediğini bilmiyoruz. Open Subtitles ولكن كونوا على استعداد لأننا لا ندري ماذا ينتظرنا هناك
    Öldürmek için yeterince hazırsın, ama ölmeye hazır görünmüyorsun. Open Subtitles كنتم على استعداد للقتل يبدو انكم لستم على استعداد للموت
    Artık bir medyum çağırmanın vakti gelmişti, istekli bir ruh, Binder'in özlediği ve sevdiği merhumlarıyla iletişime geçmesini sağlayabilirdi. Open Subtitles لتر وكان الوقت الآن ل جلب المتوسطة , روح على استعداد تسمح بيندر للتواصل مع الشعب الذي غاب وأحب.
    Yani, köpek ne yapılması gerektiğini biliyordu ve en büyük fedakârlığı yapmaya hazırdı. Open Subtitles لذلك علم الكلب ما الذي عليه فعله وكان على استعداد لتقديم التضحية الكبرى
    Kuralları çiğnemeye razıyım ve sana bildiğim her şeyi anlatmak istiyorum. Open Subtitles إنى على استعداد لكسر القانون ومستعد أن أقول لك كل شىء.
    Bunu bekliyordum ve gerçeğimi anlatmak için bedelini ödemeye hazırdım. TED كنت أتوقع ذلك، وكنت على استعداد لدفع هذه التكلفة من أجل قول حقيقتي.
    Asıl soru şu, gerçekten bu riski almak istiyor muyuz ? TED السؤال هو نحن على استعداد لهذه المخاطرة؟
    Eğer sorumluluğu kabul ediyorsanız, bu yöntem sizin için uygun olabilir. Open Subtitles إذا كنت على استعداد للتوقيع على التنازل أعتقد أنه بإمكاني مساعدتك
    İyi komşular olmaya hazırlanın. TED كونوا على استعداد لتكونوا جيرانا جيدين.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more