olasılık Kuramı der ki kimse geleceği kesin doğrulukla tahmin edemez. | Open Subtitles | تنصّ نظريّة الإحتمال أنّه لا يُمكن للمرء التنبّؤ بالمُستقبل بشكل يقين. |
İkinci olasılık, doğal geleneksel tarzda bir evrimin doğanın güçleri tarafından dayatılmasıdır. | TED | الإحتمال الثاني بأنه سيكون هنالك تطور من النوع التقليدي، طبيعي، تفرضه قوى الطبيعة. |
Aynı şeyin ADHD'li insanlarda da geçerli olup olmadığını bilmiyoruz, ancak bu türden sonuçlar en azından bu olasılığı hesaba katmamızı gerektiriyor. | TED | وسواء كان الشيء نفسه ينطبق على البشر أم لا لانعلم حتى الآن، لكن مثل هذه النتائج تفتح لنا الباب للنظر في هذا الإحتمال |
Sence bunun olma olasılığı çok mu az? | Open Subtitles | هل تعتقدين أن الإحتمال ضئيل فى حدوث شئ كهذا ؟ |
Çok çok küçük bir ihtimal de olsa tetikte ol, tamam mı? | Open Subtitles | الإحتمال الذي يُصعب حدوثه انتبهي لنفسكِ، مفهوم؟ |
Her ne kadar bu ihtimali ortaya atmaktan nefret etsem de eğer bu adam beyin sarsıntısı geçirmişse bayılmış falan olabilir mi? | Open Subtitles | أكره طرح هذا الإحتمال لكن إذا كان الرجل قد تعرض للإرتجاج، ربما يكون قد اغمي عليه؟ |
O zaman Tanrı inancının bir yalan olma olasılığını kabul ediyorsun? | Open Subtitles | إذن أن تتقبلين الإحتمال أن الإيمان بالله هو كذب؟ |
Muhtemelen entropi artacak, ve bu olasılık oldukça fazla. | TED | من المحتمل أن يتزايد، و الإحتمال كبير للغاية. |
Bu olasılık bizi meraklandırıyor, büyülüyor ve dehşete düşürüyor. | Open Subtitles | فنحن فضوليون, مأخوذون بسحره ونخشى من ذلك الإحتمال |
- Emin olmanın bir yolu yok. - Bu tek olasılık. | Open Subtitles | لا سبيل لدينا للتأكد إنه الإحتمال الوحيد |
Bu olasılık bile bilim insanlarının ciddi öngörülerde bulunmasına yetiyor. | Open Subtitles | ولكن حتي هذا الإحتمال جعل العلماء يراهنوا عليه |
Bu olasılığı diğer alternatife tercih ederiz. | Open Subtitles | سنأخذ بهذه الإحتمالات بدلاً من الإحتمال الآخر. |
Öyle bir dünya var olsa bile, annemin bu olasılığı gözden geçireceğine eminim. | Open Subtitles | وأتساءل عما إذا كان هناك عالم موجود أين أمي عندما تنظر على هذا الإحتمال |
olasılığı elediğinizde, sadece gerçekle kalırsınız ne kadar olanakdışı olduğu önemsizdir. | Open Subtitles | عندما تستبعد المعقول، ستبقى الحقيقة مهما كانت بعيدة الإحتمال. |
İlginç fakat ihtimal dışı olurdu. | Open Subtitles | هذا سيكون ممتعا لكن بعيد الإحتمال ربما |
Şu anda böyle bir ihtimal karşımızda duruyor. | Open Subtitles | الإحتمال يطرح نفسهُ في اكثر شَكل مُرضي. |
Bu "tek" ihtimal Phoebe. | Open Subtitles | إنها الإحتمال الوحيد. |
Bu ihtimali de düşündüm. Beclypp thinne idese thaet heo hine lyste. Bence duygularının farkına varmasının vakti geldi. | Open Subtitles | توقعتُ ذلكَ الإحتمال اظن انهُ حانَ الوقت لإعادة إيقاظ تلكَ المشاعر |
Ya tek-durum olasılığını ya da Bayesian İstatistik uygulamasını kullanırım. | Open Subtitles | ... حسناً، بإستعمال الإحتمال الوحيد ... "أو بتطبيق إحصائيات "بيزيان |
Ve böylece görüyorsunüz ki, olası olmayan bir sonuca mecbur bırakıldım. | Open Subtitles | وكما ترون، أجد نفسي مجبراً على إستنتاج ،بعيد الإحتمال |
Hesaptaki paranın bir kısmı, büyük ihtimalle politikacılara harcanmış. | Open Subtitles | الإحتمال الأكبر أن جزء من تلك النقود التي كانت في حساب البنك , إستخدمت كتمويه |
Onları bu olasılığa ikna edebilecek senden daha hevesli... ..birini düşünemiyorum. | Open Subtitles | بالطبع ينبغي علينا بعدم التفكير بآي شئ أفضل من تجهزاتكم لإقناعهم بهذا الإحتمال |
İlacın zıt etki yapabileceği ihtimalini yok saymak istemem. | Open Subtitles | الإحتمال هذا أستبعد أن أريد لا |
olasılıksız ve çok uygunsuz. | Open Subtitles | نعم. بعيداً عن الإحتمال وغير ملائم للغاية |
Bunu en azından görmezden gelmemek hata olurdu. - Will hayal görüyor. | Open Subtitles | سيكون من التضييق ألا نضع الإحتمال على الأقل |