Peki bizi, beyinleri anlamaktan alıkoyan sezgisel, ama yanlış varsayım nedir? | TED | إذاً ما هو الإفتراض البديهي, لكن غير الصحيح الذي منعنا من فهم الأدمغة؟ |
ama zaten olay bu. Sonra diğer varsayım hakkında neden yanıldığınızla ilgili bir argüman geliştirmem gerekecek. | TED | و هذا هو الهدف, صحيح؟ ثم سأقوم بمناقشة لماذا أنتم خطأ في الإفتراض الآخر. |
varsayım şu ki, temel yasa gerçekten tüm parçacıkların birleştirilmiş kuramının formunu alır. | TED | الإفتراض هو أن القانون الأساسي يأخذ شكل النظرية الموحدة لكل الجسيمات. |
Söylemediğini varsayarak bilgi almak için farklı metotlar mı uygulamalıyım? | Open Subtitles | لذا يمكنني الإفتراض أنك حصلت عليها بطرق لا تستطيعين قولها ؟ |
Çok fazla varsayımda bulunamayız. Jack'in hâlâ verecek çok fazla cevabı var. Buchanan. | Open Subtitles | لا يمكننا الإفتراض إلى هذا الحد لا يزال لدى جاك الكثير للإجابة عنه |
Önermeniz oldukça ilgi çekici. | Open Subtitles | الإفتراض الأساسي مثير للإهتمام. |
Bunun okyanustan gelmeyeceğini varsayabiliriz. | TED | وبوسعنا الإفتراض أن هذه الكمية الإضافية لن تأتي من المحيطات |
Ve bir noktada bu varsayım onun kıçında patlayacak ve bu ne kadar geç olursa o kadar da büyük olur. | Open Subtitles | في مرحلةٍ ما، هذا الإفتراض سيضره كثيراً وبمرور الوقت سيزيد الضرر |
Geyik Avcısı hakkında yaptığınız en kritik varsayım yanlış. | Open Subtitles | الإفتراض الأكثر أهمية الذي تفترضونه حول صائد الغزلان خاطئ |
İtiraf etmeliyim ki General benim, Kral'ın vekilinin hangi renkten olursa olsun halka karşı olan güvenini kıran daha fazla varsayım dostane olmayan bir eğilimi ifade ediyor gibi gözüküyor. | Open Subtitles | يجب أن أعترف ياجنرال بمجرد الإفتراض وهو ان أنا وزير الملك سيخرق الإيمان العام نحو الشعب من اي لون للبشرة |
Bu varsayım üzerinde ilerliyoruz, evet. | Open Subtitles | اجل نحن نتعامل مع هذا الإفتراض |
Yanlış varsayım yapabileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظنّك ستخطئ بطرح هذا الإفتراض. |
varsayım, bütün hataların anasıdır. | Open Subtitles | الإفتراض هو مضاجعة أمك |
Anlayacağınız üzere, batı gelenekleri insanlığın yaptığı en büyük kötülüklerin bencillikten doğduğunu varsayarak hataya düşerler. | Open Subtitles | كما ترون التقاليد الغربية تعاني من ذلك الإفتراض المسبق بأن |
Sanırım iki cinayet olayından da aynı kişilerin sorumlu olduğunu varsayarak devam etmeliyiz. | Open Subtitles | أفترض أنّه يتوجب علينا المضي في ظل الإفتراض أنّ كليهما... -مسؤول عن كلتا الجريمتين . |
Böyle bir varsayımda bulunmaya nasıl cüret edersin? | Open Subtitles | كيف تجرؤ على إتخاذِ مثل هذا الإفتراض |
Önermeniz ilgi çekici dedi. | Open Subtitles | قال إن الإفتراض الأساسي مثير للإهتمام. |
Ben de Bay Önermeniz İlgi Çekici. | Open Subtitles | و من الجميل رؤيتك أيضاً، يا سيد "الإفتراض الأساسي مثير للإهتمام". |
Ayrıca bavulunu toplamış. Yanına pasaportunu ve kredi kartlarını almış. Bu yüzden kaçırılmadığını varsayabiliriz. | Open Subtitles | لقد وضبت أيضاً حقيبة، وأخذت جوازها وبطاقات إئتمانها لذا يمكننا الإفتراض بأنها لم تُختطف |
Bu işte yalnız olduğunu varsayabiliriz. | Open Subtitles | حيث يمكنك الإفتراض بأنها لم تتصرف لوحدها |