"البستان" - Translation from Arabic to Turkish

    • Grove
        
    • Bahçede
        
    • Bahçe
        
    • bahçeye
        
    • bahçenin
        
    • meyve bahçesinde
        
    • bahçeyi
        
    • bostana
        
    • bahçesi
        
    • ağaçtan
        
    • bahçecilik
        
    • bahçesinin
        
    Onların Grove'daki partilerine gidiyorsun, değil mi? Open Subtitles أخبرني، أنت ذاهب إلى حفلتهم في البستان الليلة أليس كذلك ؟
    Federallerin Green Grove kayıtlarını dinledim. Open Subtitles انا سمعت لاول مره على الرادو على الاشرطه ان عملاء الفدز زينوهت في البستان الاخظر
    Bu Bahçede güzel iş yaptın. Bir yıkamacı olmana rağmen. Open Subtitles لقد قمت بعمل رائع في هذا البستان بالنسبة لرجل الغسيل
    Bahçe, tüm canlıların yaşamını, güzelliğini ve faniliğini temsil eder. Open Subtitles البستان يمثل الحياة و الجمال و فناء كل شيء حي.
    Yazın ise beni bahçeye götürürler bostan korkuluğu olarak kullanırlardı. Open Subtitles أما صيفًا فيأخذونني إلى البستان .ويجعلون منّي فزّاعة
    Ancak tepede uçan robotlar bunu kolaylıkla kendileri fark edebilir ve sonra çiftçiye bahçenin bu kısmında bir sorun olduğunu raporlayabilirler. TED والروبوتات تطير فوقها ويمكنها إكتشاف ذلك بشكل تلقائي تم ترسل تقريرًا للمزارع بأنه لديه مشكلة في هذا الجزء من البستان.
    meyve bahçesinde kaza yapmıştı, değil mi? Open Subtitles حسناً الخشب , إذاً قد إصطدم في البستان أليس كذلك ؟
    Kapağı açtığımızda borularda basınç meydana gelecek ve bahçeyi su basacak. Open Subtitles ان تم ملئها، فالضغط على الانابيب سيولد فيضان يغرق البستان
    Öncelikle, Grove'da sağa sola kayarak yaptığımız dans var. Open Subtitles أولاً، هناك حفل راقص في البستان في الجنوب الغربي، جو الثمانينيات
    Gelecek sonbahara kadar Grove'da bir daha çıkmayacak. Open Subtitles هي ليست مسجلة هنا في البستان حتى الخريف القادم
    Ayrıca "Ago fly rev." "Grove fly a." Open Subtitles أيضا , دورة الذبابة مضت وذبابة البستان
    "Vajina'dan ilham alan cihat grubu Shady Grove'da kargaşa yarattı! Open Subtitles العاهرة تستلهم جهاد في" "تخريب حي البستان المظلل
    Bu sabah rahibe Catherina'yla Bahçede ve sonra rahibe Melissabeta'la ambarda buluştuğunu biliyoruz. Open Subtitles نحن نعلم ان هذا الصباح قابلت الاخت كاثرينا فى حقول الفاكهة وبعد ذلك الاخت مليسابيتا فى البستان
    Şu ana kadar o Bahçede yürümüş olan herkesin DNA'sı çıkacak. Open Subtitles سيجدون الحمض النووي لكل شخص عبر ذلك البستان.
    Bobby, sen de Binbaşıyla kal, sonra araçlarla birlikte Bahçede buluşalım. Open Subtitles حسناً يا بوبي، أبق مع السيد الرائد ثم خذ مركبتي - سأقابلكم عند البستان - سأفعل ذلك
    Açık Bahçe, bu bilinmeyen geçmişle yeniden bağ kurmamıza ve yiyeceğimizin geleceğinin ne olacağını düşünmemize olanak sağlıyor. TED يخلق هذا البستان المفتوح الفرصة ليس فقط لإعادة التواصل مع هذا الماضي المجهول، بل وسيلة للتنبؤ بمستقبل طعامنا.
    Bu büyülü krallığın ortasında ise Bahçe var. Open Subtitles وفي منتصفهم جميعاً، المملكة السحرية البستان.
    Anlaşıldı. Triffid'i bağla. Destek gelmeden bahçeye girmeyin. Open Subtitles علم اربط الترايفرد لا تدخل البستان بدون دعم
    Sonra ben bahçenin dışında ama bizimle birlikte çiçek açan başka bir elma ağacını fark ediyorum. Open Subtitles ومن ثم لاحظت شجرة تفاح تنبت خارج البستان وتزهر معنا.
    Mehtapta ata binme, meyve bahçesinde akşam yemeği. Open Subtitles جولـة تحت ضوء القمر وعشاء في ذلك البستان
    Yukarıdan bahçeyi görebiliyordum. Open Subtitles "كان بوسعي رؤية البستان من الأعلى"
    - Burada işin bitince bostana gel bize katıl. Open Subtitles حينما تفرغ من عملك هنا إنضمّ إلينا في البستان
    Orası da meyve bahçesi. Eskiler iyi bir hasadı her zaman severdi. Open Subtitles أنه وقت الحصاد،كما تعلمين، في البستان كالمعتاد.
    Gitmeliyim! ağaçtan meyva yiyen bir geyik varmış! Open Subtitles يجب أن أذهب هناك أيل أكل فاكهة من البستان
    Ben bahçecilik kulübü başkanıyım. Open Subtitles إني أفوق أمكَ، أنا رئيسة نادي البستان
    Arash'la ben bu zeytinlerin yetiştiği meyve bahçesinin zıt taraflarında büyüdük. Open Subtitles أراش و أنا كبرنا على جانبين مختلفين من البستان حيث ينمو هذا الزيتون

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more