| Ne kadar da huzur verici! Önünde durduğunuz zaman, bunların 40'ların sonlarında askeri kışlalar olduğuna inanmak zor. | TED | مشرقاً وآمنًا، وعندما تقف أمامه، يصعب التصديق أن هذا كان في السابق قاعدة عسكرية في نهاية الأربعينيات من القرن الماضي. |
| Bütün bunların altında küçük bir kızın olduğuna inanmak zor. | Open Subtitles | يصعب التصديق أن فتاة صغيرة تغطيها كل هذة القذارة |
| İnsanın kendi kardeşini öldürme emri verebilecek kadar hasta olduğuna inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن شخص ما مريض يأمر بقتل أخيه. |
| Birilerinin bu vücudun büyüsü olmadığını söylediğine inanabiliyor musunuz? | Open Subtitles | هل يمكنكم التصديق أن أحدهم يقول هذا الجسد ليس ساحرًا؟ |
| Kabarcıklı yoğurtun her hangi bir yerde meşhur olmasına inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن زبادي به فقاقيع رائج في أي مكان |
| Yaşlı suratlının eskiden bizim gibi genç olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن تلك العجوزة كانت صغيرة مثلنا ذات يوم |
| Üzgünüm efendim.Kelso'nun beni seçtiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | آسف يا سيدي. لا أستطيع التصديق أن كيلسو اختارني. |
| Bu adamın meşhur bir katil olduğuna inanmak güç. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن هذا الرجل كان قاتل غير معروف. |
| Senin hatan olduğuna inanmak bir hayli zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن من الممكن أن يكون خطأك |
| Bu adamın hepimizin korktuğu adam olduğuna inanmak zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن هذا الرجل الذي كنا نخافه جميعًا |
| Bak, eğer çocuğun bir melek olduğuna inanmak istiyorsan keyfin bilir. | Open Subtitles | اسمعي، إن أردت التصديق أن الولد قديس، تفضّلي |
| Senden daha iyisi olduğuna inanmak çok zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن هناك من هو أفضل منك |
| Miki'yi öldürenin Inui'nin ajanları olduğuna inanmak güç. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن جواسيس (إينوي)من قتل (ميكي) |
| Hayvanat bahçesinin beyaz kaplanını ödünç vermediğine inanabiliyor musunuz? | Open Subtitles | أيمكنكم التصديق أن حديقة الحيوانات لم تدعني استأجر نمرهم الأبيض؟ |
| Bizi kurtaran adamın bu olduğuna inanabiliyor musun? | Open Subtitles | هل تستطيعين التصديق أن ذلك هو الرجل الذي أنقدنا؟ |
| Küçük kardeşimizin kendine Meksikalı bir erkek arkadaş yaptığına inanabiliyor musun? | Open Subtitles | هل يمكنك التصديق أن أخونا الصغير وجد لنفسه حبيب إسباني؟ |
| Yu'nun yokedilmemiş olmasına inanmak zor. | Open Subtitles | أنه من الصعب التصديق أن (يو) لم يدمر بعد |
| hala sularının kalmış olmasına inanmak zor. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} من الصعب التصديق أن هناك ماء عذب متبقي. |
| Bu adamın 12 yaşında olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يُمكنني التصديق أن هذا الشخص في سن الـ12. |
| Amerika'dan daha kötü bir yer olduğuna inanamıyorum, bula bula bizi buldu. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن هنالك مكاناً أسوء من أمريكا ولكننا وجدناه |
| Hala annemin lezbiyen olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | مازالت لا أستطيع التصديق أن أمي كانت شاذة |
| Sevgilimin bekarlığa veda partisi için bana kıyafet seçtiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع التصديق أن حبيبتي تجعلني أغير ملابسي لأذهب إلى حفلة لتوديع العزوبية. |