"التعامل معه" - Translation from Arabic to Turkish

• üstesinden
• baş
• icabına
• Halledemeyeceğim
• başa
• uğraşmak
• halletmek
• idare
• uğraşması
• uğraşmamız

Bunun üstesinden gelemeyeceksen, bana halledebilecek birini getir.
لو لم تستطيع التعامل معه, ائتنى بمن يفعل

Öylece devam ederler. üstesinden gelirler.
أمر قد اعتادوا عليه ، ويمكنهم التعامل معه

Bu muazzam adaptasyonlara rağmen deniz aslanlarının yaşam alanlarında onların baş edebilmesi için çok hızlı gelişen değişimler oluyor.
ولكن على الرغم من وسائل التكيف المذهلة هذه، هناك تغيرات تنتشر في مواطنها بشكل أسرع مما يمكنها التعامل معه.

Sanırım hayaletin icabına bakıldı, efendim.
أعتقد أن الهدف قد تم التعامل معه ، يا سيدي

Halledemeyeceğim bir şey değildi, ama Katya, sandığım kadar çetin biri değilmiş.
لا , لا شئ ما كان ليمكننى التعامل معه لكن كاتيا لم تكن بالصلابه التى كانت تظنها

Benim için endişelenmene gerek yok. başa çıkabileceğimden daha çok müşterim var.
لا تقلقي بشأني أيتها الصغيرة لدي زبائن أكثر مما يمكنني التعامل معه

Bu, tasarımcıların çoğunlukla uğraşmak zorunda kaldıkları bir mesele.
وهذا أمر يتوجب على المصممين التعامل معه غالباً.

Sinir krizimden sonra annem meseleyi unutmak istedi, ben de halletmek istedim ve rehabilitasyona girdim, o da bana desteğini kesti.
بعد إنهياري العصبي أرادت أمي نسيان الأمر و أنا أردت التعامل معه و لهذا ذهبت إلى إعادة التأهيل

Bu sorunun üstesinden nasıl geleceğimi bilemiyorum.
لست متأكّدة هذه مشكلة أعرف كيفية التعامل معه.

Dinle bu, bu biraz karmaşık, ama üstesinden gelemeyecek bir şey değil.
الموضوع معقد قليلا لكننا نستطيع التعامل معه

İlkinde baş ağrısı yaptı ama üstesinden geldim.
فى المرة الأولى , راودنى صُداع لكننى أستطعت التعامل معه ..

O yüzden bunun üstesinden bir aile olarak gelmeliyiz.
لذا علينا التعامل معه جميعاً العائلة كلها

Daha üstesinden gelemeyeceğim bir şey için hazır değilim.
لست مستعداً لأن أتولى أي شيء لا يمكنني التعامل معه

Biri sana saygısızlık yaparsa silah kullanmadan da onlarla baş edersin.
إن قلل أحد من شأنك، يمكنك التعامل معه دون استخدام مسدس

Tüm sistemlerin baş etmek zorunda olduğu çevresel güçlük kaynaklardır, onları bulmak ve toplamak.
هنا تحدي بيئي آخر على جميع الأنظمة التعامل معه وهو الموارد، إيجادها وجمعها.

Bu seferki de kolay değil ama eğer sistemli yaklaşılırsa baş edilebilir.
هذا ليس بالأمر السهل، لكن يمكن التعامل معه إذا تعاملت معه بشكل منهجي.

Yani, er ya da geç, bunun icabına bakmam gerekecek.
عاجلاً أم آجلاً، هذا أمر عليّ التعامل معه

Üçüncü bir kişi tarafından yapılan bir hataydı ama icabına bakıldı.
بل كانت غلطة من طرفٍ ثالثٍ والذي تم التعامل معه.

Bana bir kaç ufak sorun çıkardı. Halledemeyeceğim şeyler değildi.
لقد سببت لي بضعة مشكلات لا شيء لا يمكنني التعامل معه

Halledemeyeceğim bir şey değil ama burada olduğuna sevindim.
إنه أمر أستطيع التعامل معه لكني سعيد أنك هنا

Ertesi gün, stres yoğunlaştı, ve Veronica'nın başa çıkma yolu da buydu.
في اليوم التالي إزداد الضغط شدة وكذلك طريقة فيرونيكا في التعامل معه

Onunla uğraşmak için bizi neden öne sürdü.
هذا هو السبب في أنها يحثنا على التعامل معه

- Belki de kendi başıma halletmek istemişimdir.
ربما أود التعامل معه بنفسي اتصلي بي أولاً

İdare etmeniz, kullanmanız ve kontrolleri kullanmayı öğrenmeniz gereken koca şey gibi hissettirmiyor çünkü nasıl sürüleceğini öğrenmek için o kadar çok zaman harcıyoruz ki bir uzvumuz haline geliyorlar.
ولا تشعرون بأنها ذاك الشيء الضخم الذي يتعين عليكم التعامل معه وتشغيله تستخدمون منظمات التحكم هذه لأننا قضينا وقتًا طويلًا جدًا لتعلم كيف نقود بالدرجة التي جعلتها تصبح امتدادًا لأنفسنا.

Daha hassas bir film, uğraşması daha anlamlı bir şey.
كلما زادت حساسية خامة الفيلم كلما زادت صعوبة التعامل معه

Arılar komiktir. Gülmeseydik uğraşmamız gereken şey yüzünden ağlardık.
النحل مضحك، إن لم نضحك فسنبكي على ما يجب علينا التعامل معه