| Evet. Cuma akşamları bu kadar çok insanın halı almak istemesi ilginç. | Open Subtitles | أجل، أمر مدهش كمّ الأشخاص الذين يريدون شراء السجاد في ليالي الجمعة. |
| ve renk değiştirir. ve gene hepsi kağıt ve halı bandı ile yapılır. | TED | الآبار المختلفة أو الثقوب ، وتتحول الى لون. وكل شىء تم صنعه من الورقة وشريط السجاد. |
| Büyükbabam öldüğünde, ailemiz, evde halı tamiri yapmaya başladı. | Open Subtitles | بعد أن توفي . بدأت عائلتي تعمل ، بِترميم السجاد |
| Zor bir iş sadece en iyi ve değerli halıları tamir ediyoruz. | Open Subtitles | ، إنه عمل شاق وقد أصلحنا فقط . السجاد الذي يملك قيمة فقط |
| Sadece fayanslar değil, halılar da leş gibi! | Open Subtitles | ـ ليس البلاط متكسر فحسب السجاد قذرة أنها قذرة |
| Her zaman nefret ettiğin salondaki o halıyı değiştirmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد ان أغير السجاد الذي في غرفة المعيشه الذي تكرهه |
| Kararsızlığı, çöküntüyü, geçici çözümleri ve halının altına süpürdüğümüz pislikleri yansıtırlar. | Open Subtitles | تعكس التقلب، الشقوق، الحلول المؤقتة، و الأوساخ التي ننظفها أسفل السجاد |
| Ama bizim olmayan bir sürü halı var. | Open Subtitles | ، كان لدينا الكثير من السجاد . لكنها لم تعد ملكنا بعد الآن |
| Ama bizlere ne toprak verildi, ne de halı dokuması öğretildi. | Open Subtitles | الا اننا لم نحصل على تعليم كيفية نسج السجاد |
| İstediğiniz duvardan duvar halı için, bütün evinizin ölçüsünü almaya gelmişler. | Open Subtitles | قال إنّهم يقيسون البيت كله لأجل السجاد الذي طلبته مِن الجدار للجدار |
| Morlar, lambri kaplı, halı döşeli ülke meclislerinde neler döndüğü hakkında çok şey biliyordu. | Open Subtitles | مورلار يعرف الكثير جداً ، عن سلطات تلك الأروقة ماذا يحدث خلف الجدران المكسوة بالخشب . خلف السجاد |
| Bir sürü halı, sanat eseri, stereo cihaz var mı? | Open Subtitles | هُناك الكثير من السجاد, قطع من الفن, معدات ستيريو؟ |
| O incil değil. halı örnekleri kitabı. | Open Subtitles | هذا ليس أنجيل هذا كتاب مليئ بعينات من السجاد |
| Çamaşır yıkamam, cam silmem, halı silmem, banyo temizlemem... tuvalet temizlemem ayrıca çocukların altını da değiştirmem. | Open Subtitles | أنا لا أقوم بغسيل الملابس ولا أنظف النوافذ ، ولا أنظف السجاد ولا أنظف المراحيض ولا أنظف الحفاضات |
| Gümüşleri, halıları neredeyse taşıyabildikleri herşeyi götürdüler. | Open Subtitles | لقد استولوا على الفضة ، السجاد وكل ما أمكنهم حمله |
| Eğer bana ihtiyacınız olursa yatak odasında halıları söküyor olacağım. | Open Subtitles | اذا احتاجنى أحد فسأذهب الى الوكر لأتخفى تحت السجاد |
| Uçmam lazım. Yarın için temizletmem gereken halılar var... | Open Subtitles | الوقت قد تأخر،يجب أن أسرع سأرسل السجاد للتنظيف من أجل يوم الغد |
| Perdeler, halılar, koltuk kılıfları ve süet eşyalar dahil. | Open Subtitles | الستائر,السجاد دعاسات,حتى القفازات من جلد الغزال |
| Çok renkli, boyalı kiraz kuşunun görkemini uyandırmak için çok renkli halıyı ve canlı renkleri cesaretle kullandım. | TED | استخدمت السجاد المتعدد الألوان ببراعة وبألوان نابضة بالحياة، كي أتمكن من استحضار رونق الطائر متعدد الألوان. |
| Bu, seksin politik ve aynı zamanda kişisel imalar içerdiği fikridir, tıpkı evinizde bulaşıkları kimin yıkadığı ya da halıyı süpürdüğü gibi. | TED | وهي الفكرة في أن لدى الجنس تلميحات سياسية وشخصية كذلك، مثل، مَنْ ينظف الأطباق في بيتك، أو من يكنسُ السجاد. |
| Farkına varmıyoruz ve koltuklarının kumaşının veya halının zehir moleküllerini tuttuğunun da farkında değiliz. | TED | فنحن لا نلاحظ ولا نلاحظ أننا لا نلاحظ الجزيئات السامة الصادرة من السجاد أو نسيج المقاعد. |
| Halıdaki mobilya izlerinden. Buzlukta ya da mikrodalga fırında parmak izi yok. | Open Subtitles | علامات الأثاث على السجاد لاتوجد بصمات أصابع أو آثار على صندوق الثلج أو المايكرويف |
| Kulaklarından fışkırana kadar seni morfinle dolduracağız ve o küçük poponu kırmızı halıya taşıyacağız. | Open Subtitles | سنملؤك بالمورفين إلى أن يخرج من مؤخرتك عندها ستتمكنين من الترنح فوق السجاد الأحمر |
| Bunların hepsi yeni alınan bir halıdan geçmiş olabilir. | Open Subtitles | والذي يستخدم للحماية، والأن كل هذا يتسق مع السجاد الجديد |
| Pembe dizi yıldızı Susan Lucci ve ikonik Lorraine Arbus ile kırmızı halıda yürüdüm. | TED | سرت على السجاد الأحمر إلى جانب نجمة المسلسلات سوزان لوتشي والنجمة اللامعة لورين آربوس. |
| Boşanmış, halılara şarap dökmüş ve değiştirmek bile umrunda olmamış. | Open Subtitles | لقد تطلق، وسكب نبيذًا على السجاد ولم يهتم بتغييرها. |
| Ve olay yeri inceleme tesisi süpürdü. halıların hiçbiri maktulde bulunan dokularla uyuşmuyor. | Open Subtitles | ولقد قامت وحدة مسرح الجريمة بفحص المكان ولا شيء من السجاد يطابق الألياف |
| kilim nasıl dokunur hakkında bir yazı dizisi. | Open Subtitles | والمواد الخام وكيف نسجوا السجاد |
| Kale hazır! Dorothy Gale hoş geldiniz hasır halısı. | Open Subtitles | جهّز القلعة, قم بمد السجاد الأحمر ترحيباً بالسيدة "دوروثي جيل |
| Sorun olan kısım kulüp 1000 m² ve tüm zemini halıyla kapatmak. | Open Subtitles | وما نحتاج إلى القيام به غطاء زي كامل للـ صالة مع زي السجاد. |