"السينما" - Translation from Arabic to Turkish

    • sinemaya
        
    • sinema
        
    • film
        
    • sinemada
        
    • filme
        
    • sinemanın
        
    • sinemadan
        
    • sineması
        
    • sinemasının
        
    • filmlerde
        
    • Sinemayı
        
    • filmi
        
    • Sinemadaki
        
    • filmler
        
    • Filmlere
        
    Hafta sonlarını sahilde geçiriyor ve neredeyse her akşam sinemaya gidiyorlardı. Open Subtitles قضوا العطلات الأسبوعية على الشاطيء وذهبوا إلى السينما تقريبًا كل ليلة.
    - Öyle mi? Canım sıkılır ve kendimi dışarı atarım. Gidecek bir yer bulamazsam ben de sinemaya gelirim. Open Subtitles حين أشعر بالقلق ، فاٍننى أخرج ، ثم أجد أنه ليس هناك مكان أذهب اليه ، فأذهب الى السينما
    Sonrada Onu arabanın bagajına attı ve biz sinemaya gittik. Open Subtitles و وضعه في صندوق السيارة و قاده الى السينما بالصندوق
    Burayı şu anda Kara sinema Evi adını verdiğimiz yere dönüştürdük. TED إذًا قمنا بتحويل هذه المساحة إلى ما ندعوه بيت السينما السوداء.
    Tamamlanmamış realitenin... ..ontolojisi aracılığı ile, sinema gerçek anlamda modern bir sanattır. Open Subtitles يتجسد في وجود الواقع غير المكتمل ما يجعل السينما فن شديد المعاصرة
    Bu demek oluyor ki film endüstrisinin elinde eşitlikle alakalı hikayeleri bütün dünyaya yaymak için inanılmaz bir güç var. TED وهذا يعني أن صناعة السينما لديها وصول غير مسبوق لتكون قادرة على توزيع قصص عن المساواة في جميع أنحاء العالم.
    Böylece buradaki problem, anksiyetenin yarattığı duyguya sinemada rastlayıp rastlayamayacığımız problemidir. Open Subtitles والسؤال الآن بالطبع هو هل نستطيع مقابلة عاطفة القلق في السينما
    İstersen, sinemaya ya da öyle bir yere gidebiliriz diye düşünmüştüm. Open Subtitles في الحقيقة,أضن بأننا يمكننا أن نذهب الى السينما أو ما شابه.
    Okuldan sonra beni alacak, sinemaya ve McDonalds'a gideceğiz. - İkisine de. Open Subtitles ،قالت انها ستصطحبني بعد المدرسة .وسنذهب إلى السينما ومن ثم إلى ماكدونالدز
    Joe, Kilchester'deki sinemadan çıkıyor, bisikletle dört mil öteye Broadhinny'ye gidiyor, kadını öldürüyor ve bitiş jeneriğinde sinemaya dönüyor. Open Subtitles جو ترك السينما فى كلشيستر, قاد 4 اميال بالدراجة الى برودهنى, ضرب السيدة الكبيرة ,عاد بالدراجة قبل انتهاء العرض.
    Çocukları sinemaya yolladım, yani sadece sen ve ben varız. Open Subtitles لقد أرسلت الأولاد إلى السينما لذا فقط أنا وأنت هنا
    Çünkü bakın, çocuklar onu sinemaya götürdüğü için o da okula gitmemiş. Open Subtitles أترى, بسبب أخذك لها إلى السينما, لذا كانت لا يذهب إلى المدرسة
    Çünkü bakın, çocuklar onu sinemaya götürdüğü için o da okula gitmemiş. Open Subtitles أترى, بسبب أخذك لها إلى السينما, لذا لهذا كانت لا تذهب للمدرسة
    June Appleby ve Troy Wertsler, sinema dışına park ettikleri arabalarında vurulmuşlar. Open Subtitles جون أبليبي و تروي ويرتسلر اطلق النار عليهم في مرآب خارج السينما
    İleri düzey sinema salonumuz, sakinlerimiz için müthiş yeniliklerle sahip. Open Subtitles قاعة السينما لدينا مجهزة ببعض الابتكارات الرائعة لتسلية المقيمين لدينا
    Bak, biri sinema için bedava patlamış mısır kuponu bırakmış. Open Subtitles إنظري، لقد ترك أحدهم قسيمة لتناول الفشار في السينما مجاناً.
    - Önce hediye, akşam yemeği, ardından film. - Üçünüze de mi? Open Subtitles ـ الهدية في البداية ثم العشاء وبعدها السينما ـ اتعنين ثلاثتكم معا؟
    Geri dönüşünüzün ikinci sınıf bir film ile olmasından kaygılanmıyor musunuz? Open Subtitles ألست قلقاً أن تكون عودتك إلي السينما بفيلم من الدرجة الثانية؟
    Babasıyla arabalı sinemada geçireceği bir gecenin onu neşelendireceğini sanmıyorum. Open Subtitles و لا اعتقد ان يومك معها في السينما سوف يبهجها
    RW: Bir gece filme gitmeye veya bir şeyler yapmaya ne dersin? TED رايان: ليلة واحدة، هل تريد الذهاب إلى السينما أو شيء من هذا؟
    Şu an dövüşmek için çok doluyum ama bu akşam sinemanın önüde dövüşürüz. Open Subtitles إن مشغول جداً الآن للعراك معكم ولكنني سوف أتعارك معك الليلة خارج السينما
    Ve sinemadan çıktıktan sonra beni evine çay içmeye davet etti. Open Subtitles و بعد أن تركنا السينما ، دعتنى فى بيتها على الشاى
    İnteraktif hikâye anlatımının 20. yüzyılın sineması gibi olacağına inanıyorum: Zamanını derinden değiştiren bir sanat. TED أؤمن بأن القصص التفاعلية بإمكانها أن تكون ما كانت عليه السينما في القرن العشرين: فن ذو تأثير عميق على عصره.
    Mekan bomboş! Jerry neredeyse herkesi kovdu. İtalyan sinemasının başı belada. Open Subtitles جيري أرسل كل الأشخاص تقريبا إلى البيت السينما الإيطالية تواجة مشكلات
    Aynı zamanda filmlerde çalışmayla da ilgileniyorum. Open Subtitles ولكنني أيضاً مهتمة بالعمل في مجال السينما
    Sinemayı kastediyor... John Wayne'nin filmi. Open Subtitles أنها تَعْني في السينما ذلك الفيلمِ بطولة جون وَين
    Aslında filmi izlemeye davetli değildi, daha çok küçüktü. TED و لم يكن قد حضر السينما من قبل . فقد كان صغيراً جداً على ذلك.
    Sinemadaki o adamı ben öldürmüş olamazdım. Open Subtitles لم أكن قادراً على قتل ذاك الشخص في السينما
    Ve 60'lı yıllar filmler için içler acısı bir dönemdi. Open Subtitles وما شابهها من الأفلام المثيرة للشفقة شكلت السينما خلال السيتينات
    Yani, onunla Filmlere gitmezdim. Open Subtitles أقصد، بأني لم أرغب في الذهاب إلى السينما معه.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more