| İster inanın ister inanmayın, aslında araç filosu için -- (Gülüşmeler) aile tarifesi aldık çünkü en uygun tarife buydu. | TED | صدقوا أو لا فقد اشتريناها بعرض التوفير العائلي جميع مركبات هذا الأسطول لأن هذه هي طريقة الحصول على أفضل الأسعار |
| Belki ben de aile vergisi almalıyım. - Aman Tanrım! | Open Subtitles | ربما كان علي ان أحصل على التخفيض العائلي, يا إلهي |
| Bu gösteriye en azından bir aile eğlencesi süsü vermeliyiz. | Open Subtitles | علينا على الأقلّ أن نمنح هذا الأمر طابع الترفيه العائلي |
| Bu aile çekişmesi yeni bir çeşit bitkiye öncülük edebilir. | Open Subtitles | هذا النزاع العائلي سوف يؤدي إلى نوع جديد من النبات. |
| Sanırım, tekrar bir aile olmamız düşüncesinden işte o zaman vazgeçtim. | Open Subtitles | اعتقد أن تلك هي لحظة خروجي من الإطار العائلي إلى الأبد |
| İşte bu günlerde insanlar aile hayatını, aile kurumlarını hiçe saymaya başladı. | Open Subtitles | أترين؟ , لقد بدأ الناس هذه الأيام باحتقار الحياة العائلية والنظام العائلي |
| Sayın Yargıç, 62 tane aile içi şiddet iddiasınında davadan çıkarılmasını istiyoruz. | Open Subtitles | ياحضرة القاضي، لقد قدمنا إقتراحاً بإستبعاد الـ 62 مزعم بشأن العنف العائلي |
| Hayatlarımızı normale döndüreceğiz. Bu küçük bir aile sırrı olacak. | Open Subtitles | سنعيد حياتنا إلى طبيعتها، سيكون لدينا هذا السر العائلي الصغير |
| Yani sıklıkla, haftanın yedi günü. aile işi çocuk işçi demektir. | TED | في كثير من الأحيان، كنا نعمل سبعة أيام في الأسبوع. العمل العائلي يساوي عمالة الأطفال |
| Bu özellikle aile içi şiddet hakkında olsa da bunu başka örneklere de uyarlamak mümkün. | TED | هذا حول العنف العائلي على وجه الخصوص، ولكن يمكنك وضع نظائر أخرى. |
| aile yemeğinde bir sandalyenin boş olması gibi bir şey bu. | TED | إنه كفرد من العائلة مفقود في العشاء العائلي. |
| Bu yüzden bunu yapmak istiyorsak benim teklif ve tavsiyem aile Demokrasi Toplantıları sistemini denemek. | TED | في سبيل تحقيق ذلك، اقتراحي ونصيحتي هي: تجربة نظام اللقاء العائلي الديموقراطي، |
| aile boyu bir pizza gelebilir. Sadece 1 kişilik bir pizza olabilir, değil mi? | TED | وإنها قد تكون من الحجم العائلي . او انها مجرد شريحة واحدة فقط , أليس كذلك ؟ |
| Bu yüzden küçük aile partimize geldiğiniz için teşekkür etmek istiyorum. | Open Subtitles | و لهذا أود أن أشكركن على قدومكن... . لإحتفالنا العائلي الصغير... |
| Özellikle aile benzerliğiniz senin düşündüğünden daha derinse. | Open Subtitles | خاصة إذا كان التشابه العائلي ذهب أكثر عمقاً مما تعتقد. |
| Biraz olsun aile hissinin kalmış olmasına sevindim. | Open Subtitles | أنا سعيد أن أرى فيك ومضة من الشعور العائلي ما زالت باقية |
| Ama baban olarak, kendi aile yapımız ve toplumun çizdiği sınırlar arasında zıtlık oluşmamasını sağlamalıyım. | Open Subtitles | ولكن بصفتي أبوك، فأنا ملزم بإحتواء تلك النيران الثورية ضمن الأصول التي أسسها مجتمعنا وهيكلنا العائلي |
| ailenin içinde olduğu durum nedeniyle bu konuyu düşünmeye istekli görünüyorlar. | Open Subtitles | يبدو أنك ذو نية للتفكير في الأمر على ضوء الظرف العائلي |
| Tüm bu imparatorluğu, senin Ailevi problemlerin yüzünden kendi başına yıkmanı izlemek için kurmadım ben. | Open Subtitles | لم أشيّد إمبراطوريتي من الصفر لأشاهدها تنهار على يد فشلك العائلي. |
| Maris'in ailesi kereste ticaretinden zengin olmuş dedin. | Open Subtitles | أَعْني، أخبرتَني الذي ماريس ' المال العائلي جاءَ مِنْ الخشبِ. |
| Çocuklar iyi geçinmeye başlamıştı ve artık ailecek eğleniyorduk. | Open Subtitles | يبدوا انه يوجد طريقة للم الاولاد ويصبح لديكم المزيد من المرح العائلي |
| Ailemizin tekrar bir araya gelişini bu şekilde hayal etmemiştim. | Open Subtitles | ليست هذه هي الطريقة التي تصوّرتها للمّ شملنا العائلي بربّك، فلنجلس ونشرب جعّة |
| aile yemekleri,Family dinner Wisteria Lane'de birçok anlam ifade eder. | Open Subtitles | (العشاء العائلي) كان لتلك العباره معنى في ويستيريا لين سابقا |
| Bayıldım. Böyle Ailece geçirmek ne güzel. | Open Subtitles | أنا احب هذا وأحب الشعور العائلي الحقيقي هل تعلمون ؟ |
| Yerinde olsam, eski ailesel gerginliklere yeni bir halka eklemez bir bira alıp kenara çekilir düşüncelerimi kendime saklamaya çalışırdım. | Open Subtitles | ولو كنت مكانك، وصلت حديثاً لمنتصف بعض التوتر العائلي القديم الأرجح أنني سأحاول الجلوس على الصفوف الجانبية مع جعتي وأحتفظ برأيي لنفسي |
| Soy kütüğüne göre benim kuzenim. Fakat aslında daha da fazlası. | Open Subtitles | هو ابن عمي كما في السجل العائلي ,لكن في الواقع هو أكثر |