| Benim de seve seve bıçaklayacağım bir otel görevlisi var. | Open Subtitles | هناك موظف فى الفندق يمكننى بمرح أن أغرس السكينة به. |
| Burasının doğru otel olduğundan eminim. Tüm bu insanları hatırlıyorum. | Open Subtitles | انا اعلم انه الفندق الصحيح, انا اذكر كل الناس به |
| İhtiyacım olan her şey otele döndüğümde çantanın içinde olacaktı. | Open Subtitles | كل شئ كنت احتاجه موجود فى الفندق فى تلك الحقيبة |
| Yani parayı bana ancak seninle bir otele gidersem mi vereceksin? | Open Subtitles | هل تعني بأنك ستعطيني المال أذا ذهبت معك الى الفندق ؟ |
| Tatilimin ilk haftasından sonra e-postalarımı kontrol etmek için otelin iş merkezine uğradım. | TED | حوالي أسبوع من وقت عطلتي توقفت عند مركز أعمال الفندق لأتفقد بريدي الإلكتروني |
| Sonra o oteli satın almış. Hep o odada kalmış. | Open Subtitles | بعد ذلك، إشترى الفندق وأقام في تلك الغرفة إلى الأبد |
| otelden ayrıldıklarını fark ettiğimde küçük bir kaçamak yaptıklarını sanmıştım. | Open Subtitles | عندما أدركت أنهم يغادرون الفندق خطر لي، أنهم قـد يهربون |
| "Uçak ücreti, otel, yemekler, bahşişler, likör ve doktor masrafları. | Open Subtitles | يتضمن طائرة السفر ، الفندق ، الوجبات ، وفاتورة الطبيب |
| otel katibinin küçük, küçük bir parçası vardı. Biz sahnede bile değildik. | Open Subtitles | كان هناك جزء بسيط من عامل الفندق لم نكن في ذلك المشهد |
| - Şey... Bu otel saatliğine oda kiralayan türden değil. | Open Subtitles | لان هذا الفندق ليس من النوع الذي يؤجر الغرف بالساعه |
| 1952'de Hyperion otel'de oda tutmuş ve bir daha da ondan haber alınamamış. | Open Subtitles | تم تسجيلها في الفندق في عام 1952 ولم يُسمع عنها شئ بعد ذلك |
| Bilirsin, manzaralı, güzel bir otel odası, belki bir havuz. | Open Subtitles | ، بعض غرفة الفندق اللطيفة ومنظر جميل، لربّما حمام سباحة. |
| Bilirsin, manzaralı, güzel bir otel odası, belki bir havuz. | Open Subtitles | ، بعض غرفة الفندق اللطيفة ومنظر جميل، لربّما حمام سباحة. |
| Bir bot kirala ve şehirdeki otele git. Prenses seninle irtibata geçer. | Open Subtitles | خذي قارب وإذهبي إلى الفندق الوحيد بالمدينة الاميرة سوف ترسل في طلبك |
| otele dönmemi ister misin yoksa bana bir şey mi yapmak istersin? | Open Subtitles | هل تريدني أن أعود إلى الفندق أم تريد أن تفعل شيئاً بي؟ |
| Ama eğer davada kalmaya devam etmek istiyorsan, tekrar otele taşınmak zorundasın. | Open Subtitles | و لكن إن تابعت العمل فيها فإن عليك أن ترجع إلى الفندق |
| Kıyafet balosundan kaçmış gibi o kılıkla otelin lobisinden geçemezdim. | Open Subtitles | هل كنت ادخل لوبى الفندق هكذا.. مرتديا ملابس اللاجئيين كالبالون |
| Sana otelin telefonunu veriyorum. Eğer bir şey duyarsan, beni arayacaksın. | Open Subtitles | سأعطيك رقم تليفونى فى الفندق إتصل بى إن سمعت أى شئ |
| Ayrıca ona, otelin yakınlarında iş tutabileceği yerlerin telefon numaralarını da verdim. | Open Subtitles | كما أعطيته بعض أرقام الهواتف لأماكن حيث يستطيع مقابلة الفتيات قرابة الفندق. |
| Bu oteli 15 yıldır işletiyorum. Bir gün bile izin yapmadım. | Open Subtitles | إنني أدير هذا الفندق منذ 15 عاما ولم آخذ إجازة قط |
| Cinayetten sonraki sabah otelden o kadar hızlı çıkmış ki eşyalarını ardında bırakmış. | Open Subtitles | خرج من الفندق بسرعة في الصباح التالي بعد الجريمة ترك جميع أغراضه خلفه |
| oteldeki su hayaletini nasıl yakaladıysak şimdi de porselen hayaletini yakalamaya gidiyorum. | Open Subtitles | مثلما امسكنا بشبح الماء في الفندق سوف اذهب و امسك بشبح المزهرية |
| - Elena senin için bir motel odası tutmuştu değil mi? | Open Subtitles | ايلينا استأجرت تلك الغرفة في الفندق لك ، أليس كذلك ؟ |
| Temizlik ekibi Delta Ivy House Hotel'i 107 no'lu odaya. | Open Subtitles | إلى دلتا، طاقم التنظيف إذهبوا إلى الفندق غرفة رقم 107 |
| - Bu gece bir motelde kalacağım. - Hadi ya. Evet. | Open Subtitles | انا سوف أقيم في الفندق هذه الليلة نعم لدينا بعض المشاكل |
| Habersiz geldiğim için özür dilerim ama motele gitmeyi göze alamadım. | Open Subtitles | أسف على قدومي بهذا الشكل لكنني لم أستطع الذهاب إلى الفندق |
| - oteline mesaj bırakırım. - Ama buraya gelemez. | Open Subtitles | سأترك له خبرا فى الفندق ولكنه لايمكنه المجئ الى هنا |
| Çok üzülüyordu Onun evine gidemezdim ve onu otelime de götürmek istemedim | Open Subtitles | . لم يكن بإمكاني الذهاب إلى غرفتها ولم أكن أريد إصطحابها إلى الفندق |
| Onun mutlu olmasını istiyorum. Başka bir otelde, başka bir arkadaş bulmasını istiyorum. | Open Subtitles | إننى أريده أن يكون سعيداً أريده أن يجد صديقة آخر فى الفندق الآخر |