| yaşlı kralın zamanı gelince... cennete gitmek için halıya ihtiyacı olmayacak. | Open Subtitles | وعند الساعة سيعود الملك القديم ولن أكون بحاجة إلى هذا البساط |
| Sakın bana bu sabah seni yaşlı Fırtına'ya bindirdiklerini söyleme. | Open Subtitles | لا تخبرني انهم حصلوا لك على الرعد القديم هذا الصباحِ |
| Şehirler biziz. Aristo eski dünyada demişti ki, "İnsan, politik bir havandır". | TED | المدن هي نحن. قال أرسطو في العصر القديم: الإنسان هو حيوان سياسي. |
| Doğa, antik zamanların iklim kayıtlarını bu çekirdeklerin içinde tutuyordu. | Open Subtitles | تاريخ المناخ القديم الذي كان جزءا لا يتجزأ من القَلْب. |
| Benim kadim kılıcım senin yarattığın teknolojinin üstesinden gelmekte yetersiz kalıyor. | Open Subtitles | شفرة سيفي القديم لاتستطيع خرق التكنولوجيا الحديثة التي صنعتها |
| eski ve yeni planları karşılaştırdım. Eskiden kütüphanenin bulunduğu noktada şimdi... | Open Subtitles | لذلك طابقت المخطط القديم بالجديد وحيثما كانت المكتبة تماما فلدينا الآن |
| Üzgünüm ihtiyar dostum, öyle görünüyor ki şişko adamın pisliğini temizlemek sana kaldı. | Open Subtitles | آسف يا صديقى القديم ولكن يبدوا أنك عالق 000 فى قضية الرجل البدين |
| eski hayallerin peşindeler ve bizi Eskisi gibi bölmeye çalışıyorlar. | Open Subtitles | انهم فقط يثبتوننا بأحلامنا القديمة و يحاولون تفرقتنا بالأسلوب القديم |
| yaşlı guard katili kampanya için kullanmak istiyor. Manevi kirliliklere karşı. | Open Subtitles | الحارس القديم يريد أن يستخدم الجريمة ليجمع حملة ضد التلوث الروحي |
| Bu yaşlı kadının vücuduyla dolaşmak bir çeşit ebedi ceza falan olmalı. | Open Subtitles | التجوّل داخل هذا الجسم القديم واسع النّطاق مفترض أن يكون لعنة أبديّة. |
| Biz yaşlı ördekler bir süre sonra birbirimiz gibi konuşmaya başlıyoruz. | Open Subtitles | حسنا , جميعنا نشبه الطير المائي القديم جميعنا نتشابه بعد فترة |
| Çünkü ben istediği şeyleri almak için insanları kullanan aynı yaşlı adamı görüyorum. | Open Subtitles | لاني اري نفس الشاب القديم الذي اعتاد علي الحصول علي كل ما يريد |
| yaşlı kızılderili şefinin laneti. Beyaz adam, kızgın ruhlarca toprağa gömüldü. | Open Subtitles | "لعنة الزعيم الهندي القديم التي دفنت الرجل الأبيض بواسطة الأرواح الغاضبة" |
| Bağımsızlıklarını aldıktan sonra bazı Avrupa ülkeleri eski birimlere döndü. | TED | رجعت بعض الدول الأوروبية للنظام القديم فور حصولها على الاستقلال. |
| New York'un kuzeyinde bir yoldaydım. eski bir fabrikayı bulmaya çalışıyordum. | TED | كنت في الطريق شمال ولاية نيويورك، أحاول إيجاد هذا المصنع القديم. |
| Haklısın. antik bir dünyadan olan mitolojik bir yaratıkla savaşmaya gidiyorum. | Open Subtitles | بالواقع سآخذ هذه الشوكة لمعركة مع مخلوقة أسطوريّة من العالم القديم. |
| Fakat rastgele seçimin antik kullanımından daha ilginç olan onun çağdaş oluşumudur. | TED | ولكن الأكثر إثارة للاهتمام من الاستخدام القديم للاختيار العشوائي هو انبعاثه من جديد. |
| 300 yıldır beşikten mezara insanları kuşatan kadim kilise çanına el konuldu. | Open Subtitles | جرس الكنيسة القديم الذي دق للناس من المهد إلى القبر لـ 300 سنة ، تمت مُصادرته |
| Televizyon programları. Eskiden dünyada herkesin sevdiği bir program vardı. | Open Subtitles | والعروض، كلّ فرد في العالَم القديم كانت لديه شاشة عرض |
| İhtiyar tilki çıkarına uygun değilse ve bedeli yoksa kılını dahi kıpırdatmaz. | Open Subtitles | الثعلب القديم لا يفعل شيء ليس من مصلحته وأبدا من دون ثمن |
| Ve uygun koşullarda yeni bir dünya en az Eskisi kadar mümkündü. | Open Subtitles | و تحت ظل الظروف الصحيحة فاحتمالية عالم جديد لا تقل عن القديم |
| "This Old House" adlı dekorasyon programını izlemeyi bırakmasaydım 250 kilo olmuştum. | Open Subtitles | إذا لم أتوقف عن مراقبة هذا المنزل القديم فسيكون وزني 500 باوند |
| İnsanlar hayal ile gerçek arasındaki... farkı ayırtetme yetilerini yitirdiğinde... Eskiler geri dönüş yolculuklarına başlayabilecek. | Open Subtitles | عندما يفقد الناس قدرتهم على التمييز على معرفة الأختلاف بين الخيال والحقيقة القديم يمكن أن يبدأ رحلتة مرة أخرى |
| Konstantinopol'ün taş ve mermer surlarının uzun süre sağladığı koruma sayesinde, bugün hâlâ Klasik geçmişimize sahibiz. | TED | بفضل أسوار القسطنطينة، تلك الكومة من الطوب والرخام التي حمتهم كل ذلك الوقت لايزال لدينا ذلك الماضي القديم. |
| Ama asıl zor olan şey, nesiller arasındaki duygusal manzarada gezinmektir. Ve "İnsan yaşlandıkça kemale erer" atasözü de doğru değil. | TED | و لكن ماهو اكثر صعوبه هو أن المشهد العاطفي بين الأجيال و المثل القديم القائل مع الزمن تأتي الحكمة غير حقيقي |
| Tarihçilere göre eski Batı. Yazarlara göre Vahşi Batı. | Open Subtitles | بالنسبة لمؤرخ, إنه الغرب القديم لكن بالنسبة لكاتب, إنه الغرب البري |