| Senin yerinde olsaydım bu hastaneyi neden olduğu şeylerden dolayı dava ederdim. | Open Subtitles | إذا أنا كُنْتُ في نعالِكَ، أنا أَقاضي هذه المستشفى لكُلّ هي تساوي. |
| Ailemi beni hazırlamadıkları için, bu hastaneyi tüm zamanımı aldığı için suçluyorum. | Open Subtitles | ألوم والداي على عدم تهيئتي للعالم، ألوم هذه المستشفى لأخذها كل وقتي. |
| Seni temin ederim bu hastanedeki her cerrahı, herkesi teşhis konusunda yenerim. | Open Subtitles | أضمن لك أنى أستطيع القيام بتشخيص أى مريض جراحى فى هذا المستشفى |
| Seni temin ederim bu hastanedeki her cerrahı, herkesi teşhis konusunda yenerim. | Open Subtitles | انا أضمن لك أني أحسن التشخيص من أي جراح في هذه المستشفى |
| Şu anda yaptığından daha azını yapan insanları hastanelik etmişimdir. | Open Subtitles | معدل إدخالي للناس إلى المستشفى أقل من معدل ماتفعلنه الآن |
| Chartwell Hastanesi'nde farklı renk gözleri olan bir doktor yok. | Open Subtitles | لكن لايوجد أي دكتورة بعيون مختلفة موظفة حالياً في المستشفى |
| Onu hastaneye götürdüğümde barsaklarının vücuduna geri koyulması için 32 dikiş atıldı. | TED | وعندما حملناها إلى المستشفى إحتاجت إلى 32 غرزة لإعادة أمعائها إلى الداخل |
| Bunun için hastahaneye gittim. | Open Subtitles | ذهبت إلى المستشفى ذهبت إلى غرفتها، لا أحد كان هناك |
| Ertesi sabah, henüz daha hastanedeyken bir telefon geldi. | TED | وفي صباح اليوم التالي كنت مازلت في المستشفى تلقيت اتصالاً هاتفياً |
| Clara-san, hastaneyi kurtarmak için çalıyorsun değil mi, hiç istemesen bile, değil mi? | Open Subtitles | لذلك من أجل إنقاذ المستشفى, لم يكن أمام كلارا إلا أن تصبح لصا |
| Hastaların hastaneyi terk ettikten sonra başlarına neler geldiğini bilemem ama kendinizi şartlandırmayın. | Open Subtitles | لا أعلم ما يحدث للمرضى بعد ترك المستشفى لكن حاولي ألا تسبقي الأحداث |
| Evet, dâhi çocuk, bu mecazda, hastaneyi bir tavuğa benzettim. | Open Subtitles | سيدي؟ أجل أيها العبقري, في هذا التشبيه, المستشفى هي الدجاجة |
| Bu hastanedeki çalışanları tanıyorum.En iyi şekilde bakılacaktır. İnan bana. | Open Subtitles | سيقوم طاقم هذا المستشفى بتقدم ما بوسعهم من عناية، صدقيني |
| Bu günün sonuna kadar, hastanedeki herkesin gerçek adını öğreneceğim. | Open Subtitles | تحدي سأعرف الأسماء الحقيقية لكل الأشخاص في المستشفى بنهاية اليوم |
| sef, hastanedeki bu konudan muaf tek kisinin siz oldugunu söyledi. | Open Subtitles | الزعيم قال أنكِ الشخص الوحيد في هذه المستشفى المعفي من هذا |
| O adamlardan biri o çocuğu hastanelik etti ve arkadaşını öldürdü. | Open Subtitles | أحد هؤلاء الرجال أخذ هذا الطفل إلى المستشفى و قتل صديقه |
| Glee Kulübü şu an Westside Hastanesi'nde, toplu sinir krizini atlatmaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | أعضاء نادي الموسيقى في المستشفى القريب حيث يتعافون من إنهيار عصبي جماعي |
| Bana bir saat süre lazım, binbaşı. Onu hastaneye götürün. | Open Subtitles | ، انا بحاجه الى ساعه ايها الميجور . أوصله الى المستشفى |
| Düşünecek zaman kazanmak için hastahaneye gitmem lazım. | Open Subtitles | عليّ أن أدخل المستشفى لكي أحصل على بعض الوقت للتفكير. |
| hastanedeyken çaresizce eve gitmeyi istedim. | TED | حين كنت في المستشفى ، أردت بشدة أن أعود للمنزل. |
| Ölüyorsun. Şu anda Seni hastaneye yetiştirecek tek kişi benim. | Open Subtitles | وأنا الشخص الوحيد الذي يُمكنه إيصالك المستشفى في الوقت المحدد. |
| Doğduğumda, hastane odasını inceleyen gözlerimde, diyor annem "Bu mu? Bunu daha önce de yapmıştım." gibisinden bir bakış varmış. | TED | عندما ولدت ، أمي قالت لي أني تطلعت حولي في غرفة المستشفى بنظرة تعبر على أنني كنت هنا من قبل |
| Bu hafta revire sen bakıyorsun, değil mi? Atım nasıl? | Open Subtitles | لقد كنت تخدم فى المستشفى هذا الأسبوع كيف حال حصانى |
| Burada Toronto Eğitim hastanesinde asistandım bayan Drucker çalışmakta olduğum hastanenin acil servisine getirilmişti. | TED | وكنت مقيما في مستشفى تعليمي هنا في تورونتو عندما أتت السيدة دراكر إلى قسم الطوارئ في المستشفى التي كنت اعمل بها. |
| Ama haber virüsten hızlı yayıldı ve hastanede panik başladı. | TED | ولكن تنتشر الكلمة أسرع من الفيروس والدعر انتشر داخل المستشفى. |
| hastaneden tam olarak kim olduğumu ve dünyada yapmak istediğimi bilerek ayrıldım. | TED | تركت المستشفى وأنا أعرف بالضبط مَنْ كنت وما أريد فعله في الدنيا. |
| Bu binalar esnek değil ve hastanenin verimli çalışması için hastane yataklarının dolu olmasını gerektiren bir sistemle çalışıyorlar. | TED | وهذه المباني ليست مرنة، فهي تحافظ على النظام فيها بحيث يجب أن تبقى الأسرّة ممتلئة لكي يعمل المستشفى بكفاءة. |
| hastane yöneticisinin fahişe gibi giyindiği duyumunu aldın mı? | Open Subtitles | لديك إحساس غامض أن مديرة المستشفى ترتدي ملابس كالبغايا؟ |