| çalıntı tatlıların dilinde bıraktığı heyecanın bedelini ödemen gerekiyor dalgalanan çarşafa dolanarak. | Open Subtitles | على لسانك ذو الحلويات المسروقة عليك أن تدفع الفاتورة متشابك في الأكفان |
| Üç yıl önce, çalıntı ilaç satmaktan hüküm giydiğini biliyoruz. | Open Subtitles | نعرف بأنّك أدنت ثلاث سنوات مضى لمبارزة المواد الصيدلانية المسروقة. |
| Yani, çalıntı arabanla, o kadına yanlışlıkla çarptığın yerin birkaç kilometre yakınında. | Open Subtitles | على بعد ميل و اثنين من مكان اصطدامك بهذه المرأة بسيارتك المسروقة |
| Devlet adına Fei-Hong a çalınan antikaları geri aldığı için teşekkür etmek istiyorum. | Open Subtitles | بالنيابة عن الحاكم أريد أن أشكر فى هونج لدوره في استرجاع الأثار المسروقة |
| çalınan malzemelerimi izlemekte bana yardım etmek yaptıkları en önemsiz şeymiş gibi davrandılar | Open Subtitles | يتصرفون وكأن لديهم أمور أهم بكثير من, تعلمين, مساعدتي في تعقب معداتي المسروقة |
| Buradaki biri denizaltının çalınan sanat eserleri için bir oyun peşinde. | Open Subtitles | يحاول أحدهم إجراء عملية . على القطع الفنية المسروقة من الغواصة |
| çalıntı araba kontrol ediliyor. Şüpheli muhtemelen yeni bir araç buldu. | Open Subtitles | وسيتم تفتيش السيارات المسروقة ربما حصل المشتبه به على سيارة جديدة |
| çalıntı bir mülkün makbuzunu almanın kanuna aykırı olduğunu bilmenizi isterim. | Open Subtitles | عليك ان تكون مدركا أن تلقي الممتلكات المسروقة جريمة في القانون. |
| Kızılderililerden satın aldığın çalıntı postların birazını geri verebilirsin belki. | Open Subtitles | ربّما يمكنك إرجاع بعض الجلود المسروقة التي إشتريتها من الهنود |
| Sahte kimlikleri takip ediyordum. çalıntı sosyal güvenlik numaraları ile yapılan. | Open Subtitles | كنتُ أتتبّع هويّاتٌ مُزيّفة تمّ صنعها من أرقام الضمان الإجتماعي المسروقة. |
| çalıntı el çantalarından kışlık palto ören meşhur bir hırsızın kızı. | Open Subtitles | بنت السارقة الأسطورة التي تحيك المعاطف الشتوية من قماش المحافظ المسروقة |
| Alıcılar yöntici ofis görevlisine dijital olarak biraz para gönderirler, ve alıcılar çalıntı kart bilgilerini gönderirler. | TED | يبعث المشتري إلى المراقب الإداري بعض الدولارات بطريقة رقمية، و يقوم البائع ببيع تفاصيل بطاقة الائتمان المسروقة. |
| Hangi çocuk bir buçuk milyon dolarlık çalıntı malı cebinde taşımak istemez ki? | TED | لأنه ما من قرصان صغير يريد أن يحمل في جيبه من البضائع المسروقة ما قيمته مليون ونصف دولار |
| çalınan silahları bulduğum için beni kutlayacağı da su götürmez. | Open Subtitles | ولا شك في أنه يود تهنئتي على إيجاد الأسلحة المسروقة |
| çalınan araba pasifik'in diğer tarafına askeri araç olarak götürülüyor. | Open Subtitles | العربات المسروقة تُشحن عبر المحيط الهادئ لكي تستخدم بشكل عسكري |
| Geçen hafta Far Rockaway tesisin benden çalınan yakıttan satın aldı. | Open Subtitles | منشأة روكواى التى لك إشترت الوقود من شاحناتى المسروقة الأسبوع الماضى |
| Josef Brunner, İsviçre bankalarından çalınan altının saklanmasında Hitler'e yardım eden banker. | Open Subtitles | جوزيف برونر، المصرفي الذي ساعد هتلر اخفاء الذهب المسروقة في البنوك السويسرية. |
| Eğer herhangi çalınan dosya görürsen, oranın karantinaya alınmasını istiyorum. | Open Subtitles | وإن وجدت أيّاً من الملفات المسروقة أريد أن يتمّ عزلها |
| Ve ofis görevlisi çalınan kartın çalışıp çalışmadığını doğrular. | TED | بعد ذلك يقوم المراقب بالتحقق من أن البطاقة المسروقة تعمل. |
| Kardeşin, kayıp planlar, füze planlarıyla ilgili daha fazla bilgi toplayayım diye beni gönderdi. | Open Subtitles | شقيقك قام بإرسالي لأستجمع المزيد من الحقائق بشأن الخطة المسروقة تصميم الصاروخ |
| Çaldığın öz içeride ne durumda? | Open Subtitles | كيف تلك .. النعمه المسروقة التي بداخلك تعمل؟ |
| Hayır, en ufak bir şey bırakmamış. Fakat çaldığı şeyi satması halinde onu avlayabiliriz. | Open Subtitles | لا,لا,ولاشئ, ولكننا بالطبع سوف نمسك به عندما يحاول ان يبيع الأشياء المسروقة |
| Bir yandan da sanat simsarlığı yapıyorum. çalınmış ya da sahte sanat eserlerinin. | Open Subtitles | و أبدأتُ العمل في تجارة الأعمال الفنية التي تكون منها المسروقة أو المزيفة. |
| - Siz ikiniz evine gidin. - Belki de polisi arayıp kamyoneti çalındı diyebiliriz. | Open Subtitles | ــ أنتما الأثنين تَمْرّانِ بمنزله ــ أبلغوا عن شاحنته المسروقة |
| Bir katil cinsel rahatlama aradığında bir şeyleri almak daha sonra akla gelir. | Open Subtitles | عندما يكون القاتل يبحث عن اطلاق طاقة جنسية الاغراض المسروقة تكون للأفكار اللاحقة |
| O barkotları tespit edebilirsek çalınan malların bir dökümünü çıkarabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا إعادة تركيب ملصقات التسعير وربما نستطيع إحصاء جرد البضاعة المسروقة |
| Biliyorum, araba çaldığını kanıtlayamıyorum. | Open Subtitles | أعم أنني لا أملك اي دليل على السيارات المسروقة. |
| Ya hala kendi kamyonunda çalındığı gün ki gibi duruyorsa? | Open Subtitles | ماذا لو أنها لم تزل كما كانت على تلك الشاحنة المسروقة ؟ كما قلت سابقا |
| Şimdi, senden tek isteğimiz, biz alışveriş yaparken 24 saat boyunca kartının çalındığını bildirme. | Open Subtitles | الآن كل مانريده هو أن لا تبلغ عن بطاقتك المسروقة لمدة 24 ساعة حتى نقوم بالتسوق فقط أسترخي ودعنا نتمتع بما حصلنا |