"Verilmiş bir söz." "On bin dağ bile bizi ayıramaz." | Open Subtitles | قد تم قطع الوعد, ولايمكن لعشرة آلاف جبل أن يفرقونا |
Bir kontrol edeyim öyleyse. Ama bir şeye söz veremem. | Open Subtitles | انني ادخلها في النظام لكن لا استطيع الوعد بشيء لك. |
Anılarım silinse bile... Kalbim her zaman bu sözü hatırlayacak. | Open Subtitles | ربما ذاكرتي قد تختفي لكن قلبي سوف يتذكر هذا الوعد |
Sana sonra detaylıca anlatırım ama bu sana verdiğim sözü değiştirebilir. | Open Subtitles | سأخبرم المزيد عن هذا لاحقاً ربما ستغير الوعد الذي قطعته لكِ |
Bu hafta, yepyeni bir malzemeden tasarladığın... küresel başarı Vaat eden... çığır açacak bir ayakkabı modeli büyük bir şaşaayla tanıtıldı. | Open Subtitles | من الوعد بمستقبل عالمي مرتبط بحذاء يدوى صداه في العالم و هو تصميمك مع شكل جديد تماماً يظهر مع نفخ الأبواق |
Ve 2009'da, değişim ("change", yani Obama'nın seçim sloganı) Washington'a bilimi hakettiği yere taşımaya dair bir söz vererek geldi. | TED | وفي سنة 2009 أيضا ، جاء التغيير إلى واشنطن ، مع الوعد بجعل العلوم في مكانتها المناسبة. |
Verdiğim söz yüzünden onların parlayan güneşi oldum. | Open Subtitles | لأنهُ كان الوعد الذي قطعتهُ لأكون شمسهُم المُشرقة |
Başka türlü onunla tekrar görüşmemeye söz veremem, Bayan Harper. | Open Subtitles | والا لن يمكنني الوعد ألا أعاود رؤيتها مجددا سيدة "هاربر" |
Beni dinle, evlat. yemin etmelisin. yemin etmek söz vermek demektir. | Open Subtitles | اسمعني يا بني, يجب أن تقسم القسم يعني الوعد |
söz sözdür. Evald'ın buna saygı duyduğunu biliyorum. | Open Subtitles | الوعد ، وعد و أنا أعرف أن إيفلد يحترم ذلك |
söz sözdür. Ve Evald'ın buna saygı duyduğunu biliyorum. | Open Subtitles | الوعد ، وعد و أنا أعرف أن إيفلد يحترم ذلك |
Belki bu sözü hala yerine getirebiliriz. | Open Subtitles | ربما مازال يمكننا أن نوفى بهذ الوعد بطريقة ما. |
Evet, mesele güven meselesidir Ve verdiğin sözü hatırlatmak için Sana mabetten bir şey aldım | Open Subtitles | ولتذكيرك بهذا الوعد اشتريت لك شيئا من متجر المعبد |
Yolculuğa çıkmadan önce verdiğim sözü bilmeni istiyorum | Open Subtitles | رَغِبْتُ أن أَقُولَ الوعد الذي وعدته قبل سفري |
Aslında, böyle bir Vaat karşılığında 10.000$'lık bir ödeme aldığınızı ifade etmiştiniz, değil mi? | Open Subtitles | في الواقع,أنتي شهدتي أنكي قد أكدتي هذا الوعد بأخذك لمبلغ 10,000 دولار, صحيح؟ |
Vaat Şehri başarılı olmalı. Her şey buna bağlı. | Open Subtitles | مدينه الوعد لابد ان تنجح كل شىء يتوقف عليها |
sözünü tutacağına dair bir teminat isterim. | Open Subtitles | أحتاج بعض التأمين بأنك يمكن أن يسلّم على ذلك الوعد. |
sözümü tutmak için uğraşmadığımı mı sanıyorsun? | Open Subtitles | تظنين انى لم ابذل كل مالدى لابقى هذا الوعد |
Beni öldürme sözün mü yoksa iki bacağımı da kırdırtacağın sözü mü? | Open Subtitles | هل كان ذلك الوعد هو أن تقتلني ام هو ذلك الوعد بأن تكسر قدميّ |
Bir Khochey Pathan'ın sözüdür bu. | Open Subtitles | "هذا هو الوعد باثان." |
Gerçekten de her ne olursa olsun, seks vaadi ile bir adamın kendi ölümüne yol açması mümkün müdür? | Open Subtitles | اهذا حقا كل ما يتطلبه الامر ليقود الرجل لوفاته الوعد بالجنس ؟ |
Evet ve sen de her fırsatta bu sözden dönüyorsun. | Open Subtitles | نعم وأنت تقوم بحنث ذلك الوعد كلما أتيحت لك الفرصة |
Aile önce gelir. Vadedilmiş Topraklar'da öğretmediler mi sana bunu? | Open Subtitles | العائلة أولاً, أم أنهم لم يعلمونك هذا في "أرض الوعد"؟ |
Tutulamayan sözler en kötüsüdür. | Open Subtitles | مخالفة الوعد شئ مرير ومن الأفضل ألا تعد من الأساس |
Ve bence birinin kârlı bir terfi almasına yardım etmek kelime olarak da ruh olarak da verdiğim söze uyuyor. | Open Subtitles | يوافق تماماً على مضمون "و روح "الوعد حسناً ، لقد سأمت من الألعاب النفسية |
Annem hep sesli olarak dile getirilmeyen sözlerin kabul edilmeyeceğini söyler. | Open Subtitles | أمي تقول الوعد لا يُحسب . ما لم تقلهُ بصوت مرتفع |