Daha az acı hissetmek için sinirlerini kes ve bacağını feda et. | Open Subtitles | يجب أن تقطع أعصابك وتخسر رجلك من أجل أن تشعر بألم أقل |
Davayı düşünmeden geçirdiği tek bir dakikası bile olmuyordu. Kendi açtığı davadan sadece birkaç gün önce bir sabah acı içerisinde uyandı ve stres kaynaklı bir kalp krizi sebebiyle hayatını kaybetti. | TED | قضى كل وقته بالتفكير فيها و قبل ايام من موعده مع المحكمة استيقظ في الصباح بألم شديد ومات بنوبة قلبية جراء الضغط النفسي |
Duyu sistemim aracılığıyla gelen uyarıları, saf acı olarak hissediyordum. | TED | التنبيه يأتي خلال أنظمة الإحساس لأشعر بألم حقيقي |
Eğer hastanın karın ağrısı başlarsa ağrı geçmeden arkasına tüpü yerleştirin ve karın ağrısı olan diğer herkesi test edin. | Open Subtitles | إن شعرت بألم في بطنها فأدخلوا أنبوباً في مؤخرتها قبل أن يختفي وافحصوا كل الآخرين الذين يشكون من آلام بطنية |
Ailelerinizden, ait olduğunuz dünyadan koparıldınız mal gibi satıldınız, şeker kamışı emdiniz kamçının acısını hissettiniz vahşi hayvanlar gibi avlandınız! | Open Subtitles | لقد تم إبعداكما عن عائلتكما عن أسرتكما و تم بيعكم كالماشية و قمت بتقطيع قصب السكر و أحسستم بألم الجلدة |
Şimdi, eğer bu düğmeyi çevirmeye devam edersem beynine vücuduna ölüm emrini vermesi için yeterli Acıyı meydana getireceğim. | Open Subtitles | الآن، إذا أردت الإستمرار بإدارة هذا المقبض، أليس كذلك؟ سأتسبب بألم كاف، مما يجعل دماغك يصدر أمراً لجسدك بالتوقف |
Karnım yine bugün çok ağrıyor. | Open Subtitles | لقد بدأت أن أشعر بألم فى بطنى مجدداً اليوم |
Son üç senede, dayanacağımı düşündüğümden çok daha fazla acı ve travma yaşadım. | TED | في السنوات الثلاث السابقة، مررت بألم وإجهاد عاطفي أكثر مما كنت أتخيل أن أصمد. |
Bu 13 yıın büyük bir kısmında ve özellikle de sonunda büyük bir acı çekiyordum. | TED | ورغم ذلك، في معظم الأوقات خلال تلك الفترة، وحتى نهايتها تقريبًا، كنت ما زلت أشعر بألم كبير. |
Bunu, günümüzde dekompresyon hastalığı olarak adlandırıyoruz fakat o zaman için, birkaç işçiyi öldüren açıklanamaz acı veya baş dönmesi olarak biliniyordu. | TED | والمعروفة اليوم بمرض شلل الغواص ولكن في ذلك الوقت، تجلى بألم ودوار غير قابلين للتفسير وأودى بحياة العديد من العمال |
Yola kadar zorla gidebildim ama içimde ve bacağımda bir acı hissetmeye başladım. | Open Subtitles | شققت طريقي إلى الشارع وبدأت أشعر بألم في جنبي وساقي |
Bacağındaki bir tümör ona haftalardır büyük bir acı yaşatıyor. | Open Subtitles | ورم في الساق تسبب لها بألم شديد منذ أسابيع |
Bu biraz acı verici olacak, Bay Verrill. | Open Subtitles | و هذا سيجعلك تشعر بألم هائل يا مستر فيريل |
Bu biraz acı verici olacak, Bay Verrill. | Open Subtitles | و هذا سيجعلك تشعر بألم هائل يا مستر فيريل |
38 yaşındaki eski denizci, sırtındaki ağrı yüzünden acile başvurmuş. | Open Subtitles | بحريّ سابق يبلغ 38 عاماً قدم للطوارىء بألم في الظهر |
Kulağında bir ağrı vardı ama doktor hiçbir şeyi olmadığını söyledi. | Open Subtitles | أصيب بألم في الأذن لكن الطبيب قال أن الأمر بسيط |
Aşırı-empatiyle veya romanda başkalarının acısını ve daha nadir olarak mutluluğunu hissetmesine neden olan bir durumla mücadele eder. | TED | الشخصية تُعاني من التعاطف المفرط، حالة مرضية في الرواية تجعلها تشعر بألم اﻵخرين، وبدرجةٍ أقل، ببهجتهم. |
Daha uysal bir canlı ya da duacılarından biri olsaydım... sanırım bu Acıyı hissetmezdim. | Open Subtitles | لو كنت كبيراً للأساقفة لتمكنت من التكيف أو ربما لو كنت أحد روادك المنتظمين لما شعرت بألم كهذا الألم |
Okul hemşirem çok kötüydü, ne zaman karnım ağrıyor desem beni sınıfıma yollar, "Sızlanmayı kes" derdi. | Open Subtitles | لقد كانت ممرضة مدرستنا حقيرة جدا وكلما كنت أخبرها بأننى أشعر بألم فى بطنى كانت تعيدنى للفصل وتقول لى توقف عن النواح |
yani kanserdeki ana sorunlardan birisi işte bu, onu bir takım sıfatlar ve belirtilerle tarif ediyoruz. Yorgunum, şişkinim, ağrım var vb... | TED | إن أحد المشاكل الأساسية في السرطان أننا نصفه الآن بعدد من الصفات و الأعراض كأنا متعب أو انا متورم أو أشعر بألم .. إلخ |
Eskiden kuyruğunun olduğu yer mi acıyor? | Open Subtitles | هل تشعرين بألم في الحدبة فوق مؤخّرتك حيث كان ذيلك ؟ |
Ameliyatında aksilik çıkmadı. 1 2 gün karın ağrısı çekeceksin. | Open Subtitles | جراحتكِ تمّت بسهولة، ولكنكِ ستشعرين بألم داخلي ليوم أو اثنين |
Zehir inanın, size daha önce hiç deneyimlemediğiniz acılar çektirebilir. | TED | صدقني، من الممكن لنوعية السموم هذه أن تُشعرك بألم لم تشعر به من قبل. |
Hafıza kaybı dışında iyisin. Çürükler dışında ağrın var mı? | Open Subtitles | بخلاف فقدان الذاكره فأنتِ متماسكه بجانب بعض الكدمات ، هل تشعرين بألم |
Feci sancı yapıyor, sonra uyuşuyor ve bu elimi kullanamıyorum. | Open Subtitles | واشعر بألم شديد وخدر في هذه اليد ولااستطيع استعمالها |
Aniden sol gözüm büyük bir acıyla kapandı ve gözümün neden göremediğini anlayamadım. | TED | فجأة عيني اليسار انطفأت بألم شديد ولم أستطع أن أعرف لماذا لا أستطع أن أرى بها. |
Teşhis koymakta geciktikleri için hasta hâlâ kronik ağrılar çekiyor. | Open Subtitles | بسبب التأخير في تشخيص الحالة يستمر المريض بالشعور بألم مزمن |
Bir polis, bir annenin böyle bir acısıyla uğraşmamalı. | Open Subtitles | لا يجدر بالشرطي أن يتلاعب بألم أمّ ٍ بتلك الطريقة |
Hey, geçen karın ağrısıyla ağlayarak bana gelmiştin. | Open Subtitles | لقد أتيت لي باكيًا اليوم السابق بألم في بطنك |