| - Hayır. Buradan kaçırmanın bir yolunu bulana dek onu Malcolm'dan uzak tut. | Open Subtitles | فقط أبقها بعيدة عن مالكولم الا أن نجد طريقة نخرجها من هنا |
| Sana sadece bir kere diyeceğim: sorular sormayı bırak ve Sarah'dan uzak dur. | Open Subtitles | سأقولها مرة واحدة توقفي عن إلقاء الأسئلة وأبقي بعيدة عن سارة |
| O yüzden yatağımdan ve Marvin'den uzak dur, olur mu? | Open Subtitles | لذا كيف اقول لكى بان تبقى بعيدة عن سرسرى وبعيدة عن مارفين |
| Konuş benimle. Jack, işin CTU dışında kalması gerektiğini açıkça söyledi. | Open Subtitles | جاك أوضح أن الطريقة الوحيدة لإيجاد الدليل يجب أن تكون وحدة مكافحة الإرهاب بعيدة عن الأمر |
| Bu nedenle, yedi yaşımdayken ailemden ayrılmak ve köyüme çok uzak bir şehirde ailemle hiç iletişim kurmadan yaşamak zorunda kaldım. | TED | لهذا السبب, كان علي ان اترك العائلة عندما كنت في السابعة وان اسكن في مدينة بعيدة عن قريتي بدون وسيلة للاتصال بعائلتي |
| aslında, evden gerçekten çok uzakta tehlike ve felaketler yüzünden terk edilmiş | Open Subtitles | بالواقع، المرزعة كانت بعيدة عن المنزل كانت مكاناً منعزلاً محفوفاً بالمخاطر والأمراض |
| Görüyorsun sana Bailey Park'tan uzak durmanı söylemiştim. | Open Subtitles | أتدركين الأن لم طلبت منك أن تبقي بعيدة عن منطقة بيلي بارك ؟ |
| Sorular sormayı bırak ve Sarah'dan uzak dur. | Open Subtitles | توقفي عن إلقاء الاسئلة وابقي بعيدة عن سارة |
| Benden ve Sarah'dan uzak dur ve o ucube sevgiline çenesi kapamasını söyle yoksa... | Open Subtitles | ابقي بعيدة عني وابقي بعيدة عن سارة وأخبري صديقك أن يسكت وإلا.. |
| O tılsımı Kagan'dan uzak tutarak, bütün dünyaya iyilik yapmış olacaksın. | Open Subtitles | سوف تقدمين خدمة كبيرة للعالم إذا أبقيت هذه بعيدة عن (كيغان) |
| Shinu'dan uzak durmak en iyisi. | Open Subtitles | - محال. كلما بقيت بعيدة عن شينو أكثر، كلما كان ذلك أفضل. |
| Sana Sam'den uzak durmanı da emretmem gerek. | Open Subtitles | لا بد من أواصل في تحذيركِ بأن تبقي بعيدة عن سام |
| Bugün Eddie'den uzak durmalısın. | Open Subtitles | عليك أن تبقي بعيدة عن ادي اليوم |
| Bugün Eddie'den uzak dur. | Open Subtitles | ابقي بعيدة عن إدي اليوم. موافقة ؟ |
| Tamam, diriliş gemisinin menzil dışında kalmasını sağlarız ve bulundukları yere sıçrarız. | Open Subtitles | تأكد أن سفينة الإنبعاث بعيدة عن المدى وبعدها أعبر لموقعهم |
| Sessiz ortaklar, ülke dışında banka hesapları... Ama hepsi yasal. | Open Subtitles | شركاء صامتون، حسابات بعيدة عن الشاطئ , لكن لا شيءَ غير شرعيَ. |
| Paris'ten çok uzak küçük bir köyde polis memuruydu. | Open Subtitles | لا أحد كان ضابط شرطة في قرية صغيرة بعيدة عن باريس |
| önemli olmaktan çok uzak, fakat potansiyeli var. | Open Subtitles | الكتب بعيدة عن كونها رائعة، ولكنها مهمة. |
| Artık neyse ki birçok işletmenin mesleki ahlak kuralları var ve tedarik zincirlerini denetliyorlar, ancak her işletme değil. Bundan çok uzakta. | TED | لحسن الحظ، كثير من المؤسسات التجارية، لديها معايير لقواعد السلوك والمحاسبة لسلاسل التوريد الخاصة بها، لكن ليس كلها. وهي بعيدة عن ذلك. |
| Beni Patty Hewes'tan uzak tutmak için işe aldın ve hâlâ bana güvenmiyorsun. | Open Subtitles | لقد أستأجرتيني لكي أبقى بعيدة عن باتي هيوس) ولم أحظى بثقتكِ بعد) |
| Seksenlerdeydik, soğuk savaş henüz bitmekten çok uzaktı. | Open Subtitles | فى الثمانينيات كانت الحرب الباردة بعيدة عن النهاية |
| Pek de uzak olmayan bir yerde düşman bahçeleri var Satan ve ordularının o tarafa giden herkese oklar attığı bir bahçe. | Open Subtitles | إنها قلعة للعدو ليست بعيدة عن هنا حيث يصوب الشيطان سهامه لأي أحد يقترب إلى هذه البوابة |
| Biliyorsun, küçük kızı buradan fazla uzakta değil. | Open Subtitles | أتعرف ، إبنتها الصغيرة ليست بعيدة عن هنا |
| Kafam mı yoksa ben mi tıp okulundan uzağım bilmiyorum bana ne enjekte ettiğini hatırlayamıyorum. | Open Subtitles | أو أنه رأسي, أو أني بعيدة عن كلية الطب, لكني لا أتذكر ما حقنتني به. |
| Kentin uzağında bulunan gösterişsiz bir otele gitmek üzere bir taksiye biner. | Open Subtitles | واستقلت تاكسى الى فندق صغير فى منطقة معزولة بعيدة عن المدينة |