Normal kurtların sürülerindeki yaralı bir kurdu asla terk etmediklerini biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلم أن الذئاب العادية لا تترك أحد أعضاء الجماعة مُصاب |
Etrafta para ile durma ve kartı da makinede bırakma. | Open Subtitles | لا تلوح بالمال في الآنحاء ولا تترك البطاقة في الصراف |
Baba, seni incittiğim için özür dilerim, ama bana başka seçenek bırakmadın. | Open Subtitles | اعتذر لأن مشاعرك تأذت يا أبي ولكنك لم تترك لي أي خيار |
Bob, bu şey sadece birkaç gün sürecek, neden Jordan'ın yapmasına izin vermiyorsun? | Open Subtitles | إسمع يا بوب, سيتطلب الأمر كله بضعة أيام فلم لا تترك الأمر لجوردن؟ |
Hala anahtarları üstünde bırakmak gibi kötü bir alışkanlığın var. | Open Subtitles | لا يزال لديك عادة سيئة كونك تترك مفاتيحك في السيارة |
Ama eğer kendini bırakıp da fazla korkarsan... ülkemiz kötü adamların hakimiyetine girer. | Open Subtitles | ولكن إذا ما تركت نفسك للخوف أكثر ثم تترك الأشرار يسيطرون على البلاد |
İyi fikir. Şimdi, bırak herkes gitsin, yoksa sevgilin kül tablasını dolduracak. | Open Subtitles | فكرة جيدة ، الآن تترك الجميع يخرج أو تصبح صديقتك منفضة سجائر |
Tıpkı bilgisayarların sabit sürücüsünde olduğu gibi, bütün kayıtlar manyetik bir iz bırakır. | Open Subtitles | منذ أن كانت كل التسجيلات تترك طابعاً مغناطيسياً مثل القرص الصلب للحاسوب, بالمناسبه |
- Aileniz, cemiyetimizi terk ederek dış dünyaya geri dönmelidir. | Open Subtitles | عائلتك يجب أن تترك مجتمعنا و تعود إلى العالم الخارجي |
Ama çağlayan rutubetli vadilerin hiç terk etmeyen sayısız başka kuşun da yuvası. | Open Subtitles | ولكن تجذب الشلالات الكثير من الطيور الأخرى التي لا تترك الوديان المليئة بالضباب. |
O zaman sen de acele et. Sakın Kovboy'a bırakma kızı. | Open Subtitles | ليس بإماكانك أن تترك راعي البقر أن يأخذها منك |
Asla Dale'i hastaneye bırakma, Francis. Bu sana bağlı. | Open Subtitles | أبداً , أبداً لا تترك ديل في المستشفى يا فرانسيس |
Bak, arkandan iş çevirmek istemezdim ama bana başka seçenek bırakmadın. | Open Subtitles | انظر، لم أشأ التحدث خلف ظهرك لكنك لم تترك لي خيار |
Bunu yapmak istememiştim ama bana başka bir seçenek bırakmadın. | Open Subtitles | لم أرغب في عمل هذا، لكنك لم تترك لي خيارًا. |
Ama kendi yoluna gitmek istemiştim ve bende buna izin vermek zorundaydım. | Open Subtitles | لكن عليك أن تكمل طريقك، و كان عليّ أن أدعك تترك المنزل |
Öyleyse kocamin böyle çirkin seyler söylemesine neden izin vermiyorsun? | Open Subtitles | إذن لماذا تترك زوجي يقول عنك تلك الأشياء السيئة ؟ |
Bekar bir kadın için bu şekilde anahtar bırakmak riskli. | Open Subtitles | ذلك خطير لامرآة تعيش وحدها ان تترك مفتاحا هكذا بالخارج |
Neden bayanı bırakıp bunu erkek ile ucube arasında halletmiyoruz? | Open Subtitles | لما لا تترك هذه السيده وتتحدث الى الرجل يا معتوه |
Saklanmayı bırak da karşıma çıkıp bir şey gibi yüzleş benimle. | Open Subtitles | حسنا ، لماذا لا تترك الإختباء و تخرج لتواجهنى كشئ ؟ |
Ayıp be birader. İnsan kardeşinin elini havada bırakır mı? | Open Subtitles | ليس أمرًا لطيفًا يا أخي أن تترك يد أخيك معلّقة |
Eğer Bayan Caldwell kocasıyla telefonda konuştuysa, niçin telefonda parmak izi bırakmadı? | Open Subtitles | لو كانت السيدة اتصلت بزوجها على الهاتف لماذا لم تترك بصمتها على الهاتف ؟ |
Ama düşünmeyi bana bırakıyor böylece rüya görmeye zamanım kalmıyor. | Open Subtitles | لكنها تترك لي التفكير حتى لا يكون لدي وقت للأحلام |
Senden bir şey getirmeni istedik, bir şey bırakmanı değil. | Open Subtitles | أردناك أن تجلب شيء من عنده لا أن تترك شيء |
Taşıt kullanırken sorunlarını evde bırakmalısın Leland. | Open Subtitles | فكرة طيبة أن تترك همومك ورائك عندما تقود سيارتك. |
Bir kaç gün içinde orayı ziyaret edip metro istasyonunun vestiyerine ufak bir paket bırakman iyi olur. | Open Subtitles | اعتقد انك يجب ان تقوم بزيارة الى هناك فى خلال يومين وان تترك حزمة صغيرة فى غرفة المعاطف لمحطة الأنفاق |
Kızı tam da senden hoşlanmaya başlamışken bırakıyorsun. | Open Subtitles | سوف تترك هذه الفتاة الجميلة عندما بدأت لتوها الأعجاب بك |
Durumu, "oh, onlara kim olduğumu gösteremedim" şeklinde bırakmayın. | TED | لا تترك الموقف باحساس أنك ،اوه، لم ارهم من أنا |