"تجرح" - Translation from Arabic to Turkish

• kesme
• kesiyor
• kırıyorsun
• acıtır
• acıtıyor
• incitiyorsun
• acı
• incitme
• yaralama
• kesiyormuş
• incitir
• incittiğin
• incitmekten
• yaralar
• kesmeden

Bi yerini kesme -Ben keserim merak etme
لا تجرح نفسك مرة اخرى ـ لن اجرح نفسي ، لا تخافي

Ayrıca elleri titrediği için iki aydır bacaklarını tıraş edemiyor. kesiyor.
أيضاً للشهرين الأخيرين لم تحلق ساقيها بسبب الارتجاف تجرح نفسها

Tanıdığım en harika insanı kırıyorsun.
أنت تجرح رجل من أعظم الرجال الذين عرفتهم

Yaşamak daha çok acıtır. Öldüğün zaman,acı biter.
الحياة تجرح اكثر بكثير عندما تموتين , ينتهي الالم

Arka bahçen çok tehlikeli. Geçen gün tırmığa bastım. Çizgi filmlerde eğlenceli, ama gerçek hayatta çok acıtıyor.
حديقتك الخلفية خطرة لقد خطوت عليها فى يوما فى الرسوم المتحركة قد يكون مضحكاً فى الحقيقة قد تجرح مثل الجحيم

- Krull'un duygularını incitiyorsun.
أووو , بين , بين أنه كلب أنت تجرح مشاعر أبو زلومه

Sakın beni incitme Nick. çok ağzım yandı benim.
فقط لا تجرح مشاعري نيك لقد جرجت مرات عديدة سابقاَ

Öldüremeyeceksen yaralama, baba.
يجب أن لا تجرح ما لا تستطيع قتله، أبّى.

Bir keresinde onu bir bıçakla buldular. Kendini kesiyormuş gibi görünüyordu.
لقد عثروا عليها بسكين في مرة يبدو أنها كانت تجرح نفسها

Yani kesme yok ama iştahsızlık ve uyku düzeni değişiklikleri var ayrıca eskiden sevdiğin bir şeyi yapmayı bıraktın.
إذن فأنت لم تجرح نفسك و لكن شهيتك للطعام و نومك تغيّرا و تركت شيئاً كنت تستمتع به

Dilimlerken kendini kesme lütfen.
لا تجرح نفسك مـُجدداً

Dikkat et de kendini kesme evlat.
احذر عن تجرح نفسك يا فتى

-Titremeler yeni başlamış olamaz. Kendini hep kesiyor olmalı. -Kesinlikle.
-الارتجاف ليس حديثاً، لا بد أنها كانت تجرح نفسها دائماً

Senim duyguların incindi diye herkesinkini de kırıyorsun.
نفس "جاك" القديم , تأذى مشاعرك ثم تجرح أى شخص آخر

Bundan dolayı gerçekler acıtır.
ولهذا، فإنّ الحقيقة تجرح.

Baba, lafların acıtıyor. - Eee...
أبي، الكلمات تجرح.

- Uyuşturucu mu? Biliyor musun, bazen gerçekten de duygularımı incitiyorsun.
أتعرف , احيانا انت تجرح مشاعري حقا

Ailemin daha fazla acı çekmesini istemiyorum... artık gitmek istiyorum.
أنا لا أريد والدي ان تجرح بعد الآن. أريد أن أذهب الآن.

-Haydi, Snork, atla. -Bileğini incitme, Snork.
-هيا "سنورك" حول "لا تجرح كاحلك يا "سنورك

Ama bana, "Öldüremeyeceksen yaralama" diyen sen değil miydin?
لكن ألم تكن أنت من حذرني، "لا تجرح ما لا تستطيع قتله ؟"

Ne zamandan beri erkeklerin ter kokusu hassas duygularını incitir oldu?
و منذ متى كانت رائحة الرجل تجرح مشاعرك ؟

Duygularımı incittiğin için memnun oldum.
انا فخورة جداً انه يجب عليك ان تجرح شعوري بممارسة الحب

Evli olduğunu, bunu daha önce hiç yapmadığını ve karını incitmekten korktuğunu söylemediğin sürece.
طالما أنك لا تقول بأنك متزوج وأنك لم تفعل هذا مسبقا وأنك تخشى أن تجرح زوجتك

Ama, kazananın merhameti, _BAR_kaybedenin yüreğini yaralar
ولكن ترفّع الفائز وتواضعه تجرح قلب الخاسر أكثر

Bir yerini kesmeden o elindekini ver.
أعطني هذه وقبل أن تجرح نفسك