Onunla tekrar karşıladığımızı hayal ettim, ama bunun olacağına inanmadım... | Open Subtitles | تخيلت أن ألتقي به مرة أخرى لكني لم أصدق ذلك |
Rüyalarımda bile bu kadar yoğun olacak bir şey hayal etmemiştim. | Open Subtitles | أعمري ما تخيلت أي شئ حاد جدا هكذا. حتى في أحلامي. |
Çünkü bana nasıl hep olmayı hayal ettiğim kişi olacağımı gösterdin. | Open Subtitles | لأنك أظهرت لي كيف أن تصبح شخصاً. لطالما تخيلت نفسي بجانبك. |
Bu Düşündüğümden daha sert olacak. Bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | سيكون ذلك أصعب من ما تخيلت لا أعلم كيف سأقوله |
Bir e-posta at ve Düşündüğümden uzun süreceğini söyle. | Open Subtitles | ردي عليه و أخبريه أن الأمر أطول مما تخيلت |
İşi aldığımda, başka bir çeşit kamp olduğunu düşünmüştüm . | Open Subtitles | عندما تقدمت للوظيفة ، تخيلت أنه نوع آخر من المخيمات |
Böyle bir şeyi tahmin ediyordum, ama bu kadar çabuk yapacaklarını düşünmemiştim. | Open Subtitles | لقد تخيلت شيئا مثل ذلك ولكن لم أتخيل أن يفعلوها بهذة السرعة |
Gerçekten korktuğum bir şey olursa, daha fazla dinlerim diye düşündüm. | Open Subtitles | أدركت أنني سأستمع له أكثر إذا تخيلت شيئاً أخاف منه حقاً |
- Evet, tam olarak hayal ettiğim bu değildi ama... | Open Subtitles | نعم , ليست حقا لوحة تخيلت رسمها ابدا , لكن000 |
- Bunu sırtında bir çantayla ata binmek gibi hayal etmiştim. | Open Subtitles | لقد تخيلت الركوب علي ظهر حصان بحقيبة مليئة بالنبيذ تعلمين ؟ |
Niyetim bu şekilde elveda demek değildi. Daha farklı hayal etmiştim. | Open Subtitles | هذه ليست الطريقة التي أردت توديعك بها تخيلت الأمر بشكل مختلف |
Şahsen ben hayal ettiğimden daha fazlasını becerebileceğimin farkına vardım. | TED | شخصيًا تعلمت.. أني أقدر على أكثر مما تخيلت |
Gerçekleştiğini hayal ettiğim diyalog gerçekleşmiyordu. | TED | لم يوجد ذلك الحوار الذي تخيلت أنه يحدث. |
Bundan da ötesi, sanırım iyi bir tartışmacı hayal etmiş olursunuz, onun gibi olmayı denemeye değecek tarzda bir tartışmacı. | TED | و أكثر من ذلك، أعتقد أنك قد تخيلت مجادل بارع، مجادل قيِّم من نوع المجادلين الذين يجب أن تحاول أن تكون منهم. |
Küçük bir kız olarak, bir gün kaçan giden biri olmayı hayal ettim. | TED | عندما كنت طفلة، تخيلت دائمًا أنني سأهرب بعيدًا يومًا ما. |
Mitchell sana cevap vermek zorunda olduğum gün Düşündüğümden daha şiddetli bir belanın içinde oluruz. | Open Subtitles | اليوم الذي يجب ان اخبرك فيه ,ميتشيل نحن في مشكلة اعقد مما تخيلت |
Pekala, biliyor musun kendimi baloda Düşündüğümden değil ama beklediğim gibi. | Open Subtitles | إذا أنت تعلمين ليس كما تخيلت وقتي في الحفل لكن, إنه يعادل |
Sizi görmek için gözlerime ihtiyacım yok Jedi'lar. Düşündüğümden de güçlüymüş. | Open Subtitles | لا اريد عيناي ان تراك , ايها الجاداي انه قوي اكثر مما تخيلت |
Yine de kelleni vücudundan ayırmak için 20 ayrı yol düşünmüştüm. | Open Subtitles | مع أنني تخيلت 20 طريقة لإزالة رأسك من جسمك |
Önceden saldırıdan hüküm giydiğini tahmin edemezdik, aradığımız kişi olabilir. | Open Subtitles | لما تخيلت ان لديه سابقة أدين بالاعتداء قد يكون ضالتنا |
Y'lerin içinde, kendimi Margaret Mead'in modern hali gibi düşündüm ve kısa zamanda keşfettim ki onlara verebileceğim çok fazla şey vardı, tabii onların da bana. | TED | تخيلت نفسي مارجريت ميد الحديثة بين جيل الألفية، وقد تعلمت بسرعة أن لدي ما أقدمه لهم بنفس قدر ما قدموه لي. |
Ama, bana hatırlatacağını düşündüğüm şeyi değil de; onun yerine durmadan başka bir şeyi hatırlattığı ortaya çıktı. | TED | لكن تبين، أنها لا تذكرني بالأمر كما تخيلت أنها ستفعل، بل إنها تذكرني دائماً بأمر آخر |
Hatırlıyorum, çünkü sen bunu söyler söylemez, limonatamızı içip tahta beyaz parmaklıklardan dışarı bakarken... varendamızda oturup çocuklarımızın oynamalarını... seyrettiğimizin hayalini kurdum. | Open Subtitles | لقد فعلت أتذكر لأنه ما ان قلت ذلك تخيلت صورتنا و نحن نجلس على الشرفة نشاهد أولادنا يلعبون و نحن نحتسي الليمونادة |
Bu sürenin bir sebep için harcandığını ve ailem ve arkadaşlarım için geçtiğini düşünüyordum. | TED | تخيلت أن الزمن قد توقف و مرّ على عائلتي وأصدقائي فقط |
- Sorun nedir? Bir şey duydum sandım ama dinleyince hiç ses gelmiyor. | Open Subtitles | لا أعلم ، تخيلت أننى سمعت شيئاً وعندما انتبهت لم أسمع أى شيء |