"تدير" - Translation from Arabic to Turkish

    • yönetiyor
        
    • işletiyor
        
    • idare
        
    • işletiyorsun
        
    • yönetiyorsun
        
    • yöneten
        
    • yürütüyorsun
        
    • işleten
        
    • başında
        
    • yönetmek
        
    • sahibi
        
    • yürütüyor
        
    • yapıyor
        
    • çalışıyor
        
    • yönetecek
        
    Mary Gordon adında bir kadın var, Roots of Emphaty diye bir organizasyonu yönetiyor. TED هناك امرأة تدعى ماري غوردن والتي تدير مكاناً ما يدعى: جذور التعاطف.
    Başarılı bir web geliştirme şirketi işletiyor ve birkaç kişi çalıştırıyor. TED فهي تدير شركة تطوير مواقع إليكترونية ناجحة وتوظّف العديد من الأِشخاص.
    Fakat bir kadın evi nasıl iyi idare edeceğini bilmeli. Open Subtitles لكن ربة المنزل الجيدة عليها أن تعرف كيف تدير المنزل
    Son dakika dostum şehrin boktan bir yerinde boktan bir lokanta işletiyorsun. Open Subtitles خبر عاجل، صديقي أنت تدير مطعم قذراً في جزء قذر من المدينة
    -Burayı hala sen yönetiyorsun değil mi? Open Subtitles أنت ما زلت تدير هذا المكان ألست كذلك؟ أديره؟
    Esans yağ işinde olan, şaraphaneleri olan, hatta ülkenin en büyük reklam ajansını yöneten kadınlarla tanıştım. TED فقد قابلت نساء تدير اعمال متعلقة بالزيوت الصحية ومعامل النبيذ وحتى اكبر وكالات الاعلانات في البلد
    Yetkisiz bir operasyon yürütüyorsun ve deneyimi veya eğitimi olmayan çocukları tehlikeye atıyorsun. Open Subtitles أنت تدير برنامجاً استخباراتي غير مفوض، معرضاً أطفالاً لا خبرة لديهم وغير مدربين للخطر
    Hatların ikisini yönetiyor, ve kendi evini ödeyebilmek yapmak için yeterince para tasarruf etti. TED إنها تدير خطين، وقد وفرّت ما يكفي من المال لدفع مقدم لبيتها.
    Eskiden piyanistti. Şimdi bir yetimhane yönetiyor. Oh, hadi, lrma. Open Subtitles كانت عازفة بيانو فى الحفلات الموسيقية لكنها تدير ملجأ للأيتام الآن
    Delhi'de okumuş ve burada Okulu yönetiyor. Open Subtitles لقد تعلمت فى دلهى والآن تدير المدرسة هنا
    Burns ailesi tek dükkanlı bir kasabanın tek dükkanını işletiyor. Open Subtitles نعم،أنت لا تدير اسرة بيرنز متجر عام فى احدى البلدان
    Çiftçi pazarında küçük bir sebze ve meyve standı işletiyor ve ücretsiz numune dağıtan sağlıklı yiyecek kooperatifinde yarı zamanlı olarak çalışıyor. Open Subtitles انها تدير كشكا صغيرا للخضروات و العصائر في سوق المزارعين و تعمل بشكل جزئي في منح عينات مجانية في شركة الأغذية الصحية
    Niye kampüsteki herkes Rachel Witchburn'ün hayatlarını idare etmesine müsade ediyor? Open Subtitles لماذا كل الجميع فى الجامعة يستعدوا لان تدير رايتشل بيرن حياتهم؟
    Ancak sağlıklı bir troid hücrelerimizi etkili bir şekilde yönetir, orda olduğunun farkında bile olmayan bizleri düzenli bir şekilde idare eder. TED لكن الغدة السليمة تدير خلايانا بكفاءة شديدة لدرجة أنها تحافظ على عمل أجسامنا بسلاسة دون أن نلاحظ وجودها.
    Dükkanını iyi işletiyorsun, masayı da güzel donatıyorsun. Open Subtitles أنت تدير مطعمك بشكل جيد وتحافظ على الطاولات جيدا
    Gerçekten, Atlantik Denizi'nin bu yanındaki en kirli ekibini yönetiyorsun. Open Subtitles انت تدير اشرس فريق في جانب المحيط الاطلسي
    Belki de diğer ülkelerdeki kumar piyasasını yöneten suç imparatorluğunun, başında bulunan kişi olduğunu doğrulayabilecek bir tanık bulabilmeyi başarmıştır. Open Subtitles سيطرة مايكل كورليونى على امبراطورية اجرامية تدير لعبة القمار فى هذة البلاد و ربما بلاد أخرى أيضاً
    Bu gemiyi sen yürütüyorsun gibi görünmüyor, Lop-eye. Open Subtitles يبدو أنك لا تدير هذه السفينة بعد كل شئ يا لوب-آي
    Genelev işleten bir arkadaşının mektubu var içinde. Open Subtitles مِنْ صديقة له , على الأرجح تدير بيتاً للدعارة
    Buradan yönetmek zor olmaya başladı. Open Subtitles سوف يكون امراً شاقاً ان تدير الامور من هنا
    Evcil hayvan mağazası sahibi bir kız vardı. Open Subtitles هي تدير متجر حيوانات أليفة و ساعدتني في إختيار واحد و قد كان لطيفا
    Acaba hükümet sivil haklarına aldırmadan, gizli bir operasyon mu yürütüyor? Open Subtitles للحقوق المدنية هل تدير الحكومة منظمة عسكرية سرية و التي من حقها انتهاك الحرية المدنية؟
    Evi idare etmesine izin vermiyor. Mutfağa o giriyor. Servisi o yapıyor. Open Subtitles لا يدعها تدير المنزل، بل هو في المبطخ، و هو من يقدّم الطعام.
    10 yıl içerisinde tüm hastaneyi yönetecek duruma gelebilir. Open Subtitles خلال عشر سنوات يمكنها أن تدير المستشفى باكمله

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more