| [Olumsuz Düşünceyle Savaş] Kemoterapi başladıktan dokuz hafta sonra kardeşimin CAT tarama sonuçları geldiğinde yanındaydım ve elini tutuyordum. | TED | بعد مرور تسع أسابيع منذ أن بدأ العلاج الكيماوي، أجرى أخي فحصًا مقطعيًا، وكنت بجانبه عندما حصل على النتائج. |
| dokuz defa 27 metrelik direğin en üstüne kadar tırmandım. | TED | تسلقت قمة ذلك الجبل والتي تبلغ ٩٠ قدم تسع مرات. |
| dokuz yıl önce Walgreens'te dilenmekten tutuklanan bir adamla tanıştım. | TED | التقيت رجلاً، اعتُقِل قبل تسع سنوات بتهمة التسول في ولغرين. |
| Bana 22 bin papel, artı dokuz yıllık faiz borcu var. | Open Subtitles | إنّه مدين لي بـ 22 ألفاً بالإضافة إلى فوائد تسع سنوات |
| Ama duyduğuma göre dokuz yıl önce onu bulan Amerikalıların hepsi ölmüş. | Open Subtitles | نعم،ولكنى قد سمعت أن العلمء الذين وجدوة منذ تسع سنوات ماتوا جميعاً |
| Ön kapıdan saate dokuz adım... ve bu odaya üç adım daha. | Open Subtitles | تسع خطوات من الباب الأمامي إلى الساعة وثلاثة خطوات أخرى لهذه الغرفة |
| Ian Rider ile dokuz yıl çalıştım. Bu durumdan hiç haberim olmadı. | Open Subtitles | عملت لايان رايدر لمدة تسع سنين انا لم اعرف شيئاً عن ذلك |
| Sadece dokuz çeşit varsa eğer, birini iki defa istemek zorundasın. | Open Subtitles | كهناك تسع نكهات وحيدة، أنت عليك أن تسأل عن واحد مرّتين. |
| Kusuruma bakmayın, iki saatte dokuz kahve götürdüm. Boşaltma zamanı. | Open Subtitles | معذرة, شربت تسع أكواب قهوة في ساعتين حان وقت التصريف |
| Bana 22 bin papel, artı dokuz yıllık faiz borcu var. | Open Subtitles | إنّه مدين لي بـ 22 ألفاً بالإضافة إلى فوائد تسع سنوات |
| Bununla birlikte, hayatımı toplam Sekiz kere kurtardın... -...ben de seninkini dokuz kez. | Open Subtitles | هذه هي المرّة الثامنة التي تنقذين بها حياتي، ولقد أنقذتُ حياتكِ تسع مرّات. |
| Ve dokuz yıl sonra, Carver isimli bir oğlumuz oldu. | Open Subtitles | ومنذ تسع سنوات هذا الرجل وأنا لدينا يدعى ابن كارتر |
| Olabilir ama sen dokuz dakikanın, "biraz olmadığını" da düşünüyorsun nereden bileceksin ki? | Open Subtitles | ربّما، ولكنكِ تعتقدين أيضًا بأنّ تسع دقائق ليست بالمدّة الطويلة، لذا ما أدراكِ؟ |
| Hol üç bölüme ayrılıyor ve dokuz kalın kemerden oluşuyor. | Open Subtitles | القاعة تنقسم إلى ثلاثة اقسام وتتضمن تسع اقواس شديدة الانحدار |
| Hol üç bölüme ayrılıyor ve dokuz kalın kemerden oluşuyor. | Open Subtitles | القاعة تنقسم إلى ثلاثة اقسام وتتضمن تسع اقواس شديدة الانحدار |
| Şimdi, dokuz ay sonra, yeni bir çağa doğru ilerliyoruz. | Open Subtitles | الآن وبعد تسع أشهر نحن ماضون العزم للأنتقال لحقبةٍ جديدة. |
| Sizlere dokuz farklı ülkeden 17 müze ile ilgili pekçok eğlenceli pazarlık ve hikaye anlatabilirim. | TED | الكثير من المفاوضات والقصص الممتعة، يمكنني اخباركم بها، مع 17 متحفا مثيرا للإهتمام من تسع دول. |
| Ve kadınlar girip kartı okutup dokuz gıda alabiliyorlar. | TED | والنساء كانوا يستطيعون الذهاب وتمريرها على الجهاز للحصول على تسع مشتروات غذائية. |
| Lukaşenko'ya karşı dokuz tane başkan adayı var. Sonucun ne olacağını göreceksiniz. | TED | ترى تسع مرشحي رئاسة ضد لوكاشينكو. سوف تعلم النتيجة. |
| Havacılıkta, kalkan her dokuz uçaktan birisi düşseydi hiçbir uçuş yapılmasına izin vermezdik. | TED | ففي الطيران ، لن نسمح للناس بالطيران إذا كان هناك طائرةً تسقط من بين كل تسع طائرات. |
| Sık sık olur bu. on seferin dokuzunda sorun çıkmaz. | Open Subtitles | هذا يحدث كثيرا ، تسع مرات من عشر لاتوجد مشكلة |
| Önemsiz biri olunca bile... Yirmi iğrenç papelden daha fazla olmalıydı. | Open Subtitles | حتى أنْ يَكُونَ نكرة ولكن حتى كلا أحد فاننى استحق اكثر من تسع دولارت حقيرة |
| Ya da evinden dokuz kere atılan dokuzuncu kuzenim gibi. | Open Subtitles | أو قريبي التاسع الذي يبعد تسع مرات من مكانه |