Hiçbir şeye dokunma. Hiçbir şeyi kırma. yukarı kata çıkma! | Open Subtitles | لا تلمس شيئاً، لا تكسر شيئاً ولا تصعد للطابق العلوي |
yukarı çıkıp egonu sakinleştirmeye ve gerçekten düşünmeye ihtiyacın var... | Open Subtitles | تحتاج إلى أن تصعد و تريح كرامتك و تفكر بعمق |
yukarı doğru çıkan baloncuklar yaptık, sonra da pütürlü fayansta köpürüyor. | TED | لقد حصلنا على فقاعات تصعد للأعلى هناك، ثم رغوة فى الأعلى مع كتل بلاط. |
Şu üç polisi geçmelisin ve saklanamadan yukarıya çıkmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تتجاوز تلك الكسارات ومن ثم، تصعد السلالم بلمح البصر |
yukarı gelip şarap falan içmek ister misin? | Open Subtitles | تريد أن تصعد وتتناول كأساً من النبيذ وشيئا ما؟ |
yukarı çıkmanı, alevleri aşmanı, ve bu kadına bir çift ayakkabı getirmeni istiyorum.'' | TED | وان تصعد الى الطابق العلوي .. مخترقاً النيران وان تحذر لهذه المرأة زوجي أحذية |
yukarı tırmanıyorum ve arkada, en arkada daha da yukarı tırmanılan tahtadan bir merdiven var. | TED | أواصل الصعود، ويوجد مكان، في الخلف، عليك أن تصعد سلماً خشبياً لتصل إليه. |
Lobiden iniyorsunuz, tavandan aşağıya sarkıtılmış aydınlatmalarımızla -seversiniz ya da sevmezsiniz- lobiyi geçiyorsunuz, merdivenden yukarı çıkınca da oditoryumdasınız. | TED | تنزل باتجاه البهو, تمشي عبر البهو بين أضوائنا المتدلية, أعجبتك أم لم تعجبك, تصعد الدرج الذي يودي بك إلى المدرج. |
Bay Arrow, yukarı çıkmadan biraz görüşebilir miyiz ? | Open Subtitles | سيد آرو ؟ هل لك أن تأتي إلى هنا قبل أن تصعد إلى سطح السفينة |
yukarı çıkmadan önce şöminenin önüne kafesi koymayı unutma. | Open Subtitles | لا تنسى أن تضع الحاجز أمام المدفأة قبل أن تصعد |
Çık yukarı ve yatağa gir. | Open Subtitles | الآن اريدك ان تصعد لأعلى و تستلقى على السرير |
Ağızları bir tarafta yukarıya bakarken, diğer tarafta aşağıya doğrudur. | Open Subtitles | أفواههم تصعد من جهه وتنزل من الناحيه الأخرى |
Neden yukarı gelip saçımı taramıyorsun, dedektif bey? | Open Subtitles | لم لا تصعد معى إلى الغرفة و تسرح لى شعرى؟ ايها التحرى |
Arkadaşının arabaya binip, bir daha geri dönmemesinden? | Open Subtitles | ألا تخاف أن فتاتك تصعد تلك السياره ولاتعود ؟ |
Acele eden fırıncının karısı göğe doğru yükselen ikinci fasulye sırığını fark etmedi. | Open Subtitles | وعلى عجالة منها لم تلحظ زوجة الخباز ساق الفاصولياء الثانية تصعد إلى السماء |
Merdivenlerden ağır ağır çıkarken izlerdim onu, beni büyüten kadına hiç benzemiyordu. | TED | وأراها تصعد السلم ببطء، ولم تكن والدتي التي نشأت معها. |
Yani otobüse bindiğini görmeyeceksiniz. | Open Subtitles | إذاً، رجالك لن يمكنهم حالياً رؤيتها تصعد الحافلةِ |
Gitme oraya. | Open Subtitles | لا تصعد هناك ربما يوجد المزيد من الديناميت |
- Harika. yukarı çıkmak ister misin? | Open Subtitles | لم لا تصعد للطابق العلوي وسأعد لك بعض القهوة أو الشاي؟ |
Neden garson kız kamyona biniyor? | Open Subtitles | لماذا تصعد هذه النادلة إلى هذه الشاحنة ؟ |
Yani duyusal veriler eski beyne girdikçe neokortekse çıkıyor. | TED | فعندما تدخل مدخلات الحواس و تدخل إلى الدماغ القديم, هي أيضاً تصعد إلى قشرة الدماغ الحديثة. |
Trene binmeden önce mi, trende mi, yoksa indikten sonra mı oldu? | Open Subtitles | قبل أن تصعد القطار أو داخله أو بعد النزول منه ؟ |
Erimiş kayalar yüzeye yükselir ve soğuyarak kabuğu oluştururlar. | Open Subtitles | تصعد الصخور المذابة للسطح وتبرد لتكوّن القشرة |
Ama şunu unutmayın; kızlar otobüse binerken onlara saygısızlık yapmayın. | Open Subtitles | لكني سأقول هذا حين تصعد الراهبات إلى متن الحافلة لاتقللوا من احترامهن ولاتحرجوني |
Her gün akşam saat 6'da, kime e-posta gönderdiğiniz veya ne yaptığınızın önemi yok, masalar tavana doğru yükseliyor. | TED | وفي السادسة مساء كل يوم، لا يهم من تقوم بإرساله بريدا إلكترونيا أو ما تفعله، تصعد المكاتب إلى السقف. |